Ceren'in bu fikri kızları da heyecanlandırmıştı, hemen kafalarını salladılar. Yarın onları aramaya karar verdiler. Bir gün daha bitmek üzereydi. Saat 11'e gelirken canı iyice sıkılan Ceren "Bi dolaşıp gelsek mi ya?" diye sordu. Onun bu sorusuna gözlerini açarak baktı Huriye.
-Saat 11 oldu ne kadar güvenli olabilir ki?
-Kızım biz askeriz silahla dolaşıyoruz.
-Ay şunlara bak sanki yıllardır askerler.
-Ee o günlerde gelecek.
-Ya hadi hadi gidelim amaa.
-Imm, bir düşüneyim...
-Ee gidiyor muyuz?
-Hayır, dedi gülerek.
Bu fikir onaylanmayınca "Ben uyuyayım bari." diyerek gitti Ceren. Ondan biraz sonra da Esma ve Huriye uyumak için yerlerine ilerlediler.
Tatlı ama pek de uzun olmayan bir uykunun ardından sabah olmuştu. Bugün bayramdı. Kalkıp kahvaltı hazırlarlarken Esma telefonu alıp dünkü planı uygulamaya başladı. İçeri odaya geçip sırayla Zeynep ve Buse'yi aradı. Konuşması bitince tekrar mutfağa geldi.-Güzel haberim var kızlar, gelebileceklerini söylediler. Hatta Zeynep Yavuz ile gelecekmiş.
Bunun üzerine ikisi birden 'oooo' yapmaya başladı. Yavuz, Zeynep'in nişanlısıydı. 3 ay olmuştu nişanlanalı. Sabaha bu güzel haberle başlayıp kahvaltılarını yaptılar.
-Ee ne zaman geleceklermiş? dedi Huriye.
-Haftaya olabilir dedi bir aksilik çıkmazsa gelecekler İnşallah.
-İnşallah. Ama ben haftaya biraz yoğunum nöbetlerim var.
-Olsun ya olmadı biz geliriz hastaneye.
-Geliiin. dedi Huriye gülerek.
Kahvaltının ardından hepsi tek tek akrabaları aramaya başladı. Bu uzun işin ardından giyindiler dışarı çıkmak için. Ancak bir sorun vardı. Gidebilecekleri tek bir kişi bile yoktu.
Sokakta biraz dolaştıktan sonra bir grup çocuğu şeker toplarken gördüler. Huriye çocuklara doğru 'uzaklarda bir köy var' bakışı atarak baktı. Gülerek, "Kızlaar, ne yapacağımızı buldum. Şu miniklerle şeker toplayalım mı?" dedi heyecanla. Esma ve Ceren anında onayladılar.- Güzel fikirr.
- Aynen ha, olar tabiki.
Çocuklara doğru yavaşça yürürken, bir yandan da onlara ne diyeceklerini düşündüler. Esma, "Yavrular, biz de sizinle şeker toplayalım mı? Meblanın yarısını size veririz, kabul mü?" derken Ceren, "Çocuklar şeker ister misiniz? İviiiit. Önce toplamamız gerekiyor ama. Timiiiiiim." dedi. İki öneri arasında tartışınca Huriye:
-Tamam, cümle tartışmayı bırakın. İşin özünü direk soracağız tamam mı? Çocuklar biz de sizinle şeker toplayabilir miyiz, diyeceğiz. Bu kadaar, dedi.Bu şekilde konu kapanmıştı. Aralarında birkaç adım kalmışken Huriye'nin telefonu çaldı. Hastaneye çağırıyorlardı. Huriye telaşla, "Kızlar gitmem lazım." dedi, dudaklarını büzerken. Esma, "Off, tam zamanı ya." derken Ceren, "Şimdi mi ama ya?" diye karşı çıktı. Huriye, "Hadi hadi. Siz eğlenmenize bakın. Unutmayın ha beni." dedi gülerek. İkisine de hızlıca sarılıp vedalaştı ve gitti. İkisi de aynı anda oflarken çocukların yanına gelmişlerdi bile.
- Çocuklar biz de sizinle şeker toplayabilir miyiz?
- Olmaz.
Bu cevap karşısında şaşırırlarken Esma, "Neden lan?" dedi. Çocuk bilmiş bir tavırla:- Siz çok yaşlısınız. Sizin yüzünüzden bize az şeker verirler.
Ceren kaşlarını kaldırarak, "Ne? Biz mi yaşlıyız? Ya yürü gidelim Esma." dedi. Bunu demesi ile bir çocuk fısıldayarak, "Olum kızlara yaşlı denir mi? Aha rezil olduk, gül gibi ablam trip atıyor." dedi ve ardından sesini yükselterek, "Neden olmasın? Tabii ki de gelebilirsiniz. Bu arkadaşın gözleri hipermetrop, yakını göremiyor. Ruhu kararmış bunun ruhu." dedi. Çocuk ona karşı çıkarak:
- Hemen sattın lan.
- Olum az kibar ol bari. Kızlara yaşlı denir mi?
- Al işte bunlar yüzünden bize şeker vermeyecekler. Ulan Hasan, sorarım ben sana.
- Hıı, sorarsın.
Diğer çocuk da konuşmaya katılarak, "Tamaam, susun artık. Hem gelseler de bir şey olmaz. Eğlenmiş oluruz."
Daha sonra şeker toplamak üzere evleri gezmeye başladılar. Kapıyı açıp karşılarında çocuklarla birlikte şeker isteyen iki koca kız görenler şaşırıyordu. Bazıları gülerek onlara da şeker uzatıyor bazıları ise "Ayıp ayıp" diyerek sadece çocuklara şeker veriyordu. Böyle olunca Esma şeker alamadık diye üzülürken Ceren utanarak, "Biz ne yapıyoruz ya?" diyordu. Ancak Esma tekrar onu ikna ediyordu. Bu şekilde geçen bir saatin ardından hem çocuklar hem de kızlar şeker toplamıştı. Ceren "Hadi yeter bu kadar" dedi. Esma biraz daha devam etmek istese de daha fazla bir şey dememişti. Ceren çocuklara onları da yanlarına aldıkları için teşekkür edip hem şeker hem de bayram harçlığı verdi. Esma bunu görünce direk onun yanına gitti ve "Para veririm ama şekerlerimi asla emek harcadım ben onlar için." dedi. Ceren bir of çekerek çocuklara 'O deli' der gibi elini salladı. Tabi hemen ardından ensesine bir el indi.
-Ne vuruyorsun ya?
-Sensin deli.
Çocukların yanından ayrılıp birbirleriyle uğraşarak yürürlerken yolda Oğuz ve Yahya'yı gördüler. Belli ki onlar da gidecek yer bulamamıştı. Yanlarına giderlerken onları ilk fark eden Oğuz oldu. "Aaa bizim gızlar" Yahya kafasını kaldırıp baktı ve gülümsedi.
-Nasılsınız?-İyiyiz ne olsun, siz?
-Biz de.
Birlikte yürümeye başladılar. Etraf şeker toplayan çocuklar ve bayramlaşan insanlarla doluydu. Yahya tekrar kafasını kaldırdı.
-Kimseler yok demi? Böyle izne çıkamayıp ailenizin yanına gidememek, el öpememek. Bir garip gelir bana.
-Evet ya gidecek bir yer yok. Bizde çocuklarla şeker topladık biraz.
Oğuz bunu duyunca hemen kafasını kaldırdı.
-Lan bana da verin ben de istiyorum.
-Canımı al şekerlerimi alma, dedi Esma.
Üçü de ona kınayan bakışlar atarken yollarına devam ettiler. Oğuz bir yandan da Esma'ya laf yetiştiriyordu.
- Ben böyle cimrilik, kıskançlık görmedim. Ulan insan bir tane de mi vermez. Yazdım bunu bir kenara. Sen benden yemek istersin.
- Ya ama ben emek vererek topladım bunu. Teyzelerin kınayan bakışları mı dersin, çocukların bana yaşlı demedi mi dersin. Neler geldi başıma neler.
- Yine de o şekerlerden alacağımı biliyorsun dimi? dedi gülerek. Ceren de Esma'nın tarafını tutarak, "Vermaa." dedi.
Yeşillik bir alana gidip çimlerin üzerine oturdular. Ceren şeker topladığı poşeti kenara savururken, Esma bağdaş kurup kucağında bir bebek tutar gibi dikkatle tutuyordu poşetini. Esma, "Aman ha, aç kurt gibi saldırmayalım. Yavaş yiyelim yavaş bitsinler. Hadi Ceren, aç poşetini. Öğütmeye başlayalım." dedi gülerek. Ceren savunmaya geçerek:
- Elmalı olanlar benim. Gerisine karışmam.
Yahya çilekli şekerleri sahiplenirken Oğuz, "Morlu, sarılı, susamlı, kahveli olanlar da benim o zaman." dedi, poşete alıcı gözü ile bakarken. Esma gözlerini kocaman açarak, "Ben daha ölmedim yiğitler. Ben varken susamlıları kimseye yar etmem." dedi toplantıda konuşur gibi bir ciddiyetle. Bu şekilde güle güle şekerleri bitirdiler.
-Poşetler güzelmiş bayanlar, dedi Yahya gülerek. Bunu demesi ile Oğuz poşetleri eline alıp, "Bim poşeti!" dedi gülerek. Esma poşete aşkla bakarak, "Ucuz ve güzel." dedi.
Yahya kızlara göz kırptı ve poşeti aniden ellerinden alıp Oğuz'un kafasına geçirdi. Açmasına müsade etmeden ensesine vura vura kovaladı onu. Onlar koşuştururken kızlar da gülerek onları izledi.
Bir süre izledikten sonra oturmaktan sıkılıp onlar da ayaklandılar.
-KOŞ!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Badi Bir Araya Gelmemeliydik
Humorİki asker arkadaşın görev yeri aynı yere çıkarsa ne olur? Komutanın dedikodusunu yaparlarken arkalarından komutan gelir mesela. Ya da 20 yaşına gelip de hâlâ bağcığını bağlayamayan Esma, Ceren'e bağlatırken askerler onları görür. Bu onların her gün...