Bölüm 28

908 73 4
                                    

Günün geri kalanında Oğuz Esma’yla uğraşıp onu deli etmeye çalışıyordu. Başarılı da oluyordu. En son komutan yanlarından geçerken “ESMA SEN BİRİNDEN Mİ HOŞLANIYORSUN?” diye bağırınca daha fazla dayanamayıp kırmızı suratı ile Oğuz’un boğazına yapışmıştı.

-Bu işte bir terslik var. Orada Esma yerine Yahya olmalıydı.

-CEREN GEL YARDIM ET ÖLDÜRELİM BU SALAĞI!

-Bence de öldürmeliyiz yürü be Esma.

Ceren Yahya’ya yaklaşıp kafasına vurdu.

-O senin kaç senelik arkadaşın, ölsün mü git kurtar şunu.

Ceren öyle diyince Yahya düşünür gibi yaptı. Daha sonra Esma’yı tek hamlede çekti Oğuz’dan. Oğuz’un elleri direk boğazına gitti. Kesik kesik nefes aldı.

-Ben kendim de kurtulurdum ama ameliyatlı yerime geldi.

-Oysaki kafana vurmamıştım.

-Ooo Esma vurdu goll

Bu enerji dolu anların ardından yine ayrılıp işlerinin başına geçtiler. Gerçi bu kadar asker varken onlara yapacak pek bir şey de kalmıyordu. Aramalara cevap verme, rapor, kağıt ıvır zıvır derken gün bitiyordu. 2 günün geçmesini bekliyorlardı bu yüzden.

Tüm askerler spordan sonra akşam yemeği için yemekhaneye yönelirken dördü de üzerini giyip herkes gibi yemekhaneye gittiler. Yürürken dip dibe oldukları Esma ve Ceren'in kolları sürekli birbirine çarpıyordu. Bu yüzden ya sağa doğru ya da sola doğru sendeliyorlardı. En sonunda Ceren konuşmaya başladı.

-Off git şunların yanına dikil, yapışık ikiz gibi geziyoruz.

-Ay aman giderim ben. Ben gideyim zaten Esma gider.

-Şş, trip yapma trip.

Esma ani bir dönüşle Yahya ve Oğuz'un olduğu kısma geçecek iken Ceren ile yüz yüze çarpacak şekilde geldiler. Çarpmayı Ceren’in önüne siper ettiği kolları engellemişti. Bu hallerine gülerlerken Ceren, "Aha rezil olduk. Şu ikisi gördü ya.” derken Esma kaşlarını çatıp, "Az önceki sahne neydi lan öyle? Yaz dizisi esas kız ve esas erkek çarpışması gibi tövbe tövbe." dedi gülerek.

-Kusura bakma kardeşim, sen benden daha iyilerine layıksın.

-Ah, nasıl olur bu? Olamaz, benim gönlüm seni görür bir tek...

Yahya ikisinin arasına girdi.

-Hey hey hey. Bu yaz dizisinden çıktı yeşilçam filmine döndü.

-YEMEEEEĞK!

Birden 'yemek' diye bağıran ve adımlarını hızlandıran Oğuz'u gören Ceren, Esma'yı hızlı bir şekilde dürterek, "Çelme çelme çelme." dedi. Bunu duyan Esma gaza gelerek anında ayağını Oğuz'un ayağına doladı. Oğuz sendeleyip zemine yapışmaktan tuhaf akrobatik hareketler ile kurtulurken diğer üçü gülmekten kızarmıştı. Yahya kahkahalarının arasından, "Olum, o hareketler ne lan baban cambaz mı? diyip gülmeye devam etmişti. Oğuz gözlerinden alev fışkırırcasına bakışlarını önce Yahya’ya sonra Esma’ya yöneltti.

-Babam emekli bankacı kanka. Sen de benden ne istiyorsun bugünkü gündür ya? Anlatsana biraz.

-Bilmiyorum Oğuz, içimde sana karşı bir gıcıklık oluştu.

-Sol lobuna tükürürüm senin ha. Gıcıklıkmış. Yürü yemek yiyeceğiz.

Ceren ise kendi kendine söyleniyordu.

-Bu düşmanlık nereden çıktıysa? Sanki kedi ciğeri yediler birbirleri ile bu ne ya?

-Bu soğuk savaşı o başlattı Sülüman'ım...

Yahya Oğuz’ u kedi gibi tutup yemekhanede boş bir yere fırlatırken Ceren ona eliyle oturmasını işaret etti. Oğuz için de yemek alıp masaya geçti üçü. Yemek tüm günün aksine sakin geçmişti. Artık enerjileri kalmamış bir an önce uyumak istiyorlardı. Sessizliği Yahya’nın sorusu bozdu.

-Bugün günlerden ne?

-Çarşamba

-Yarın annemin yemekleri geliyor.

-Ne yemek mi bana niye söylemiyorsun lan? Bir de aynı odada kalıyoruz utan utan

-Kes Oğuz. Yemeyeceğin şeyi bilmene gerek yok önce önündekini ye.

-Nasıl yemeyeceğim? Bana bana, badine mi diyorsun bunu?

-Sana sana, evet sana diyorum.

Oğuz elindeki kaşığı birden bırakıp geri çekildi. Öylece uzaklara baktı.
Yani hemen yanındaki duvara. O böyle dona kalınca diğerleri yemeye devam etti. Bir süre sonra o da normal haline döndü. Suyunu içen Yahya’ya ufak bir bakış attı.

-Yani şimdi sen bana ananın yemeklerinden yedirmeyecek misin?

-Anam dedi ki o Oğuz mudur nedir ona sakın yedirtme yemeklerim boşa gitmesin. Ama size serbest kızlar.

-Ne yani o güzelim börekleri bunlar mı yiyecek?

-Börek olduğunu nerden biliyorsun sen?

-Kokusunu alıyorum kanka, yanında da limonlu kek var.

-Beni dinledin demi gizlice?

Oğuz bakışlarını yine duvara çevirip kafasını kaşıdı. Tabii ki de dinlemişti tüm konuşmayı. Ve Yahya’dan çok o bekliyordu gelmelerini.

Yemekten sonra Ceren ve Esma çimlerde oturup diğer ikisini bekledi. Nöbetleri var mı diye bakıp geleceklerdi. Kısa bekleyişin ardından sadece Oğuz dönmüştü. Bu da Yahya nöbete gitti demek oluyordu.

-Sen de ne şanslısın be Esma ne zamandır nöbet yok bir şey yok yat anam yat.

-Kes be kim yatıyormuş?

-Böyle düz siyah pırasa saçlı biri.

-Oğuz daha oturmadan laf atmaya başladın ya. Susun kafamı dinleyeceğim ben.

Ceren’in küçük uyarısından sonra kalabildikleri en uzun sessizlikte durdular. 2 dakika 10 saniye

-Çimenler neden yeşil acaba?

Esma çenesini eline yaslayıp öylece Oğuz’a baktı. Diyecek bir şey bulamıyordu. Sadece içinden yüzüne tükürmek geliyordu.

-Oğuz... Bu kadar ayküsüzlüğünün sebebini ilk 6 ay anne sütü almamana falan bağlıyorum.

-Hiç de bile. Bana 3.5 yaşıma kadar süt vermiş annem. Canım anam çok düşünür beni.

-Vay be. Ben 8 ay falan içebilmişim anca. Arka plana üzüntülü müzik istiyorum...

Ceren kafasını bir sağa Esma'ya, bir sola Oğuz'a çevirdi. Yaşlı teyzeler gibi ağzında cık cık sesler çıkardı.

-Lan mal mısınız? Neden kaç ay süt içtiğinizi konuşuyorsunuz? Ha bu arada ben de 10 ay kadar falan.

Sözlerini bitirdikten sonra ikisini de çekiştirerek yerlerinden kaldırdı. "Hadi hadi hadi, uykuya. İyi geceler Oğuz, hadi güle güle." dedi.

-Niye geldik niye kovulduk. Siz de bir tuhafsınız.

Ceren Oğuz’u dinlemeden çekiştirdiği Esma ile yatakhanelere gitti ve kendini yatağa attı. Daha sonra kalktı ve üniformasını özenle dolaba astı.

-Kız Esma-

-Şş, uyudum ben. Sen de yat zıbar. Unutma diyeceğini yarın de...

-Ulan ben yatınca bir saate zor uyurum, bu yatar yatmaz uyur. Hayata 1-0 önde başlamış mübarek...

Ceren dediği gibi 1 saate anca uyuyabilmişti. Bu süre içinde bir konudan girmiş bir konudan çıkmış bir sürü şey düşünmüştü. Canı sıkılınca telefonunu alıp Huriye’ye mesaj atmıştı. Geri cevap alamayınca daha da sıkılıp uyumaya zorlamıştı kendini.

*

Mardin’de bir askeriye ve nöbet tutan Yahya. Hafiften üşümüş ellerinde silahı. Birer birer sönen evlerin ışıklarına bakıyordu. Belli belirsiz tebessüm etti.

-İyi geceler..

İki Badi Bir Araya GelmemeliydikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin