Bölüm 24

965 85 5
                                    

Sabah Cumartesi olmanın mutluluğu ile kalktılar. Hemen hazırlanıp çıktılar. Aşağı inerken Oğuz ve Yahya ile karşılaşınca beklemeden hemen çıkabilecekleri için sevinmişlerdi. Yürürken Yahya tedirgince konuştu;

-Yalnız bu askeriyedeki ilk iznimiz olacak. Ya aynı anda çıkamazsak?

-Şom ağzına elimi sokarım kanka sus.

-Oğuz bak benim sinirlerimi bozma, izne diye hastaneye gidersin.

-Ceren gibi mi?

Oğuz bunu diyince 'puhahaha' diye gülmeye başlamıştı.

-Ya bu neden bizimle geliyor ki?

-Ayıp ediyorsun kız, mis gibi adamım işte daha ne?

Ceren elini kaldırıp sertçe yüzüne vurdu. Bu onun 'bıktım' deme şekliydi. En sonunda kapıya ulaşmışlardı. İlk önce Oğuz çıktı. Sıra Ceren'e geldiğinde asker "Komutanım sizin bugün izniniz yok." dedi. Ceren elini kalbine götürdü. "Ne demek yok?" Ceren üzgün üzgün kenara çekilirken Esma da onun yanına geçti. 

-Ben de o zaman iznimi burada kullanırım.

-Badilerin bir numarasısın ama şimdi gitmezsen haftaya da gidemezsin.

-Evet Esma ya koş gel belki senin iznin vardır.

-Komutanım, siz panodaki kağıtlara bakmadınız mı?

Asker böyle diyince dördü de şaşırdı. Panodaki kağıtları geç, panodan bile haberleri yoktu.

-Baktık ama unutmuşuz yaa görüyor musun? Hangimizin izni varmış bugün?

-Bakayım komutanım...Oğuz ve Yahya Üstçavuş.

Esma tekrar Ceren'e döndü. "Bak bizi izinler bile ayırmıyor."

-Ay çok romantik. Neyse artık size iyi eğlenceler.

Yahya onlara üzgün üzgün baktı. "Komutanla mı konuşsak ya?"

-Olum ne komutanı? İzinliyiz işte gel gezelim acıktım zaten.

Oğuz, Yahya'yı sürüklerken Ceren de bir şey fark etti. "Eğer izinli değilsek şuan içtimaya yetişmemiz gerekiyor. Yine.."

Hemen yatakhanelere koştular. Vakit azdı. Ellerinden geldiğince hızlı giyinmeye çalıştılar. Merdivenlerden ise adeta uçmuşlardı. Hemen içtima alanına koşmaya başladılar. Eğer geç kalırlarsa Serdar Teğmen herkesin içinde bağırıp çağırırdı.

İçtima alanına geldiklerinde hüsrana uğradılar. Serdar Teğmen gelmiş sinirle onlara bakıyordu. 'Komutanım izinliyiz sanıyorduk panoya bakmamışız da' diyemezlerdi. Mecburen güzel bir azar ve hemen ardından en az onun kadar güzel bir ceza yiyeceklerdi.

-Neredeydiniz siz!

-Özür dileriz komutanım.

-Hadi Ünal Çavuşa alıştık sayılır, ya sen Uçar çavuşum?

Ceren kafasını önüne eğmiş yerle bakışıyordu. Serdar Teğmen elini alnına götürüp masaj yaptı. Bu kadar sinirlenecek bir şey yoktu diye geçirdiler içlerinden. 

-Yerleri süpürün, odamı temizleyin, çöpleri toplayın. Yemekler de sizde. Şimdi sayın!

İkisinin de gözleri kocaman olmuştu. Sadece içtimaya geç kalmışlardı, yangın falan çıkarmamışlardı.

*

-'Hadi Ünal çavuşa alıştık'  ne demek ya. Ne zaman geç kaldım ben? Herkesin suçu bende patlıyor, ben hep kurunun yanında yanan yaş kişi oldum.

İki Badi Bir Araya GelmemeliydikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin