Yemek molasında, mutfakta hazırlananları yerken Jin Ae yanıma geldi. Boş sandalyeden birine oturup tepsisini önüme bıraktı ve çubuklarını çıkarıp yemeğe başladı.
"Dün, neden o çocuğa tanımıyorum dedin? Aslında o değil miydi?" demesiyle yüzüne boş boş baktım. Temizlik odasında konuşulmuştu bunlar, nereden biliyordu ki?
"Sen neden biliyorsun Jin Ae?" dememle dudak büzdü, "Özür dilemeye gelmiştim ama siz konuşurken bölmek istemedim. Kulak misafiri oldum diyelim."
"Keşke işinde de kapı dinlemek kadar iyi olsan." dediğim şey güzel değildi ama sevmediğimi bildiği halde bunu yapmasını hazmedemiyordum. Ona söylemiştim, bu konu hakkında kavga da etmiştik. Ama gel gör ki, ev arkadaşımdı.
"Kasıtlı olarak yapmadım, sesin zaten net bir şekilde duyuluyordu." çubuğumu tepsiye bırakıp yüzüne bakınca dudak büzdüğünü görmüştüm. Beklentiyle bana bakıyordu ve ne tepki vereceğimi kestiremiyormuş gibi bir hali vardı.
"Her neyse, sana anlattığım şu köpek olayı. Köpeğin sahibi oydu ve beni tanıdı. Tanımasını istemezdim."
Göz kırpıp elindeki çubukları bana doğrulttu "Ama yakışıklı biri." dediğinde bende onun gibi çubuklarımı uzattım. "Şansını zorlama."
"Gıcık." diyip yemeğine döndü, benimkinin bittiğini fark etmiştim. Pek de doymamıştım aslında ruhsuzca "Ben gidiyorum." dememle tepsisini kaldırıp yemeğinden bana koydu.
Yaptığı bu hareketle dudaklarımı birbirine bastırmıştım, gamzemin çıktığına emindim. Yine de, bu yemek onun hakkıydı. Benden daha fazla çalışacaktı bugün. Tepsiyi önüne ittirdiğim sırada "Doydum ben." dedim.
"Biraz daha saçmala." dedi, tekrar tepsiyi bana uzattı. "Hem dün beni temize çıkardın." demesiyle "Yemek için yapmadım ben onu."dedim. Derin bir nefes aldıktan sonra kaşlarını çattı.
"Mi Sun, yemezsen Hoseok'un üzerine yine kahveyi dökerim." dedi. Kaşlarım çatılmıştı, Hoseok?
"O kim?" uyuz uyuz gülerek, "Hoseok canım." dedi sanki herkesin bilmesi gerekiyormuş gibi. "Şu köpeğin sahibi ve dökülen kahvenin esiri."
*
"Sanırım belim koptu. Ben bugün erken gidecektim eve." dememle Jin Ae elindeki menülerle bana doğru adımladı. Çatlak, tek başına bir şey becerse kolumu falan keserdim sanırım.
"Azcık yardım ettin, ne olmuş yani?" kaşlarım havalanırken terslemek için ağzımı açmıştım ama yanımdan hızlıca geçti ve temizlik odasına girdi. Al işte, menülerin mutfağa gitmesi gerekiyordu ama Jin Ae temizlik odasına girmişti.
"Menüler mutfağa!" diye son gücümle bağırdığımda "Biliyorum!" diye bağırmıştı. Dört aydır burada çalışıyorduk ama hala bazı şeyleri yanlış yapıyordu.
Temizlik odasından çıkıp mutfağa girdi ve oradan ayrılıp yine temizlik odasına geri döndü. Göz devirip sandalyeleri düzeltmeye başladım, işimiz neredeyse bitmişti.
Duvardaki saat gözüme takılınca bıkkınca nefes verdim. "Jin Ae, saat on buçuk olmuş. Acele et, eve gidelim artık."
"Tamam!" diye bağırdığı sırada, büyük bir gürültü oldu, ardından Jin Ae'nin çığlığı duyuldu. Elimdeki sandalyeyi bırakıp odaya koltuğumda kapının kulbunu tuttum, işte o zaman elimin titrediğini fark ettim.
"İyi misin?" diye bağırdım ama kapıyı açamıyordum. Ancak tüm gücümle ittirdiğimde açılmıştı. Dolap, Jin Ae'nin üzerine devrilmişti.
"Yardım et!" burada benim olmam iyi mi yoksa kötü müydü bilmiyordum ama gücüm o dolaba yetmezdi. Yine de kenarda duran sandalyeyi elime aldım. Eğer Jin Ae'nin bacağını sağlam istiyorsak dolabın gücünü azaltmamız gerekecekti.
Ve bu dolap, saçma bir şekilde çok ağırdı.
Sandalyeyi dolapla Jin Ae'nin arasına sıkıştırdım. "Yardım istemeye gidiyorum, lütfen biraz dayan." dememle "İyiyim ben." dedi. Bu durumda pek fazla inanasım gelmiyordu ama son bir emin olmak için bakış attım ve koşarak odadan çıktım.
Kafeden çıktığımda şans eseri önümden biri geçtiğinde kolunu tuttum, Hoseok. Sanırım şans denilen bu kavramın hayatımda yeri yoktu.
"Arkadaşımın üzerine dolap düştü, yardım eder misin?"
*
Selam.J U N G H O S E O K.
~♡~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
destiny | hoseok
Fanfiction❛Eğer o gün, o kahve dökülmeseydi belki de bugün biz olamayacaktık Hoseok.❜ 180107