"Ben direk kütüphaneye geçiyorum, hem ödevimi yapar hem de çalışırım. Sen de, kendine dikkat et."
Telefonu omzumla kulağım arasına sıkıştırdığımda kumaş çantamın içinde dağılan not defterimi topluyordum. İçinde milyar tane fotokopi kağıdım vardı ve biraz bile kırışsa kalp krizi geçirirdim sanırım.
O derece önemliydi çünkü işsizlik günlerimde tüm hocalarım sanki anlaşmış gibi üzerime yığmıştı. Ve ben hepsini kendi paramdan geçirmiştim.
Ay, kırışmamalılardı.
"Anladım, eve kaçta gelirsin?"
"Bilmiyorum, duruma göre değişir." dememle onaylama sesini duymuştum. Sonra ise telefonu kapatmış bez çantama atmıştım. Bacaklarım beni taşıyamayacak gibiydi, o derece yorgunum ve ödevimin son iki günü kalmıştı.
Kütüphaneye girdiğimde, benden büyük olan şeker görevli bana gülümsemiş ve çantamı bırakabileceğim bir dolap vermişti. Pek düzenli biri değildim, bu yüzden anahtarını boynumdaki kolyeme ek olarak taktım.
Sadece telefonumu alıp arka cebime tıktığımda, kitapların arasındaki belli olmayan kapıdan çıkmıştım. Dudaklarımı yalarken, pis gülüşüyle nane kafayı görmüştüm.
Onun burada olması belki bu anlama gelmezdi ama bana bakarak gülüyorsa, Hoseok da buradaydı. Gözlerimi kısmış bir süre ona bakış attığımda yanındaki sandalyeler çekilmiş ve Hoseok ile zeki olarak düşündüğüm -kafedeki- arkadaşı yanına oturmuştu.
Ah, şans falan diyemeyecektim çünkü Hoseok benim burada olduğumu gayet iyi biliyordu. Ve anlaşılan arkadaşları da öyle. Yine de bir şey demeden, önüme konulan arabadaki kitapları raflara uygun dağıtmaya başladım. Arada bir göz ucuyla da Hoseokları kesiyordum.
Aptal gibi yine incelemiştim. Her geldiğinde üzerini izlemek benim için bir alışkanlık olmuştu. Bu defa siyah kısa kollu tişörtü ve gördüğüm kadarıyla açık renk kot pantolonu vardı. Yakışıyordu ona, bu düşüncemle başımı sağa sola salladım. Dışarıdan aptal gibi gözükebilirdim ama iç dünyamda değişik bir çelişkideydim.
Benim için önemliydi.
Düşüncelerime dalmış önümdeki kitapları seri şekilde raflara dizerken, neşeli bir şekilde "Selam." dedi Hoseok. Baygınca ona bakarken aslında tüm bu hareketlerim yorgunluğumdan dolayıydı. Kin beslemiyordum çünkü bana karşı öyle bir hareketi olmamıştı. Ayrıca ona karşı da minnettardım.
Eh, bana iş ayarlamıştı.
"Selam, yorgunum biraz. Çekilir misin kenara Hoseok?" biraz kenara kaydıktan sonra hala bana gülümseyerek bakmaya devam ediyordu. Bu -gördüğüm kadarıyla- bitmeyen enerjisine hayrandım. Ciddi anlamda ben daha meslek sahibi olmadan emekliliği beklerken, Hoseok saçma bir şeklide hayat enerjisiyle doluydu.
Ayrıca, daha yeni ders çalışmayı bırakmıştı, bir tarafına takılı batarya yoksa bu kadar hareketli olması kıskanacak bir durumdu.
"Duyduğum kadarıyla, Bayan Kim sana ödev vermiş. Sen nasıl o kadından ödev almayı başarabildin?"
"Ah, işsizdim. Onu düşünürken aniden kendimi yanında buldum." kıkırdamıştı ve yandan ona bir bakış attıktan sonra elimdeki kitabı çevirerek yerine koymuştum.
Kütüphaneye geleli üçüncü saatime giriyordum ve birazdan kendi ödevime başlayarak ruhumu teslim edecektim.
"Ama şanslısın, aynı ödevi bana da vermişti. Sana yardım edebilirim."
'Neden?'
"Böyle bir iyilik yapmak istiyor musun gerçekten?"
Birkaç saniye duraksadığında, cidden kendini nasıl bir ateşe attığını düşünüyordu sanırım. Sorun yoktu, onunla yaparken de sürünecektim, onsuz yaparken de. Aslında, benim için pek bir şey değişmiyordu.
"T bloğundaki yedinci rafta konunun tarihi hakkında kaynaklar var, oradan başlayalım."
*
"Saat kaç, biliyor musun? Telefonumun şarjı bitmiş." Hoseok pantolonunun cebinden telefonunu çıkarıp masaya koydu ve kilit ekranını açtı. Baygın bir bakış attığımda, bana güldü.
"Dediklerimi buldun mu?" yan yana oturmak başta biraz sıkıntılıydı çünkü ben rahatına düşkün bir insandım, bağdaş kurup otururdum. Hoseok ise bambaşkaydı, put gibi oturuyor ve gün içersindeki tüm enerjisini masaya aktarıyormuş gibi sakince duruyordu.
Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu ve çalıştığım bu kütüphane, fakültenin yakınında olduğundan geç saatlere kadar açık kalıyordu. Esnedim, cidden uykum gelmişti.
"Uykun mu geldi? Benimde." Hoseok da benden sonra esneyince hafif bir tebessüm ettim. Aklıma takılan soruyu, sorup sormamak arasına takılı kalmıştım.
Şey oluyordu mesela, merak ediyordum ama alacağım cevaptan çekindiğim için soramıyordum.
Yine de, cesaretimi toplayıp "Hoseok?" dedim. Dudağımı yemiştim resmen, kanasa şaşırmazdım.
Kafasını kaldırıp bana baktığında ilk defa bu kadar, nasıl demeliyim bilmiyorum ama güzel gelmişti. Garipti işte, yaşadıklarımız ya da tanışmamız. Her şey garipti.
Aynı zamanda da farklı.
"Neden?"
Dudakları biraz aşağı sarkarken, bu hareketi stresli olduğu zamanlara yaptığını görmüştüm, gözlerini kırpıştırdı.
"Nasıl yani?"
"Yani, neden Hoseok? Neden bana yardım ediyorsun? En basitinden bu ödevde, neden yardım ediyorsun? İş bulmama da yardım ettin." dedikten sonra biraz bekleyip devam ettim.
"Korkuyorum diye evime kadar benimle yürüdün, eziliyorsun diyip sınıfıma bıraktın. Benim yanımdasın falan, bunların altında başka bir sebep var mı?"
Bir süre önümde değişik şekillere girdi, bu hali bende daha çok merak uyandırmıştı. Ben ise, sanırım ondan daha heyecanlıydım, bacağımı sallayarak ona bakmaya devam ediyordum.
"Aslında..." diye konuşmaya başladığında, Hoseok'a odaklandım. Bayan Kim'in verdiği ödevden daha önce geliyordu bu şu anlık. Ama Hoseok, söyleyip söylememe konusunda tereddüt yaşıyordu.
Bir şey demeden, sadece onu bekledim.
"Emin olmak istedim. Yani, seni sadece kafede görmüyordum, fakültenin kafesinde ya da bahçesinde de seni görüyordum. O eski çalıştığınız kafedeki olay, aslında seninle iletişim kurmamı sağlamıştı."
"O yüzden, köpekten kaçtığıma bu kadar emindin." dedim dudağımı dişimle çekelerken. Aklıma sütlü dondurma gelmişti. Bu detayı fark etmesi, nedensizce hoşuma gitmişti.
"Bir de şey var, nasıl demeliyim bilmiyorum ama senden sanırım hoşlanıyorum."
Nefesimi tuttuğumu, Hoseok'un telefonu çaldığında ve özür dileyerek açtığında aldığı kötü haberden dolayı aceleyle gidip beni tek başıma kütüphanede bıraktığında anlamıştım.
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
destiny | hoseok
Fanfiction❛Eğer o gün, o kahve dökülmeseydi belki de bugün biz olamayacaktık Hoseok.❜ 180107