32 | nazar

1K 103 14
                                        


"Bana o kitabı uzat, onun yeri burası." Yoongi bana yandan bakış attıktan sonra uzun arabadan dediğim kitabı aldı ve bana uzattı. "Beni neden çağırdın?" homurdanışlarını gülerek izledim. Kitabı yerine koydum ve ona tekrar döndüm. Beş basamaklı merdivende dönmek oldukça zorluydu.

En azından bana göre.

"Eve tek gitmek istemedim. Şu günlerde biraz daha fazla desteğe ihtiyacım var." Omuz silkerek inmemde yardım ettikten sonra, "Git Hoseok ile konuş, beni meşgul etme." dedi. Nane kafa, yolunmak istiyordu.

"Saç rengini değiştir bence, geçti modası." Yoongi'yi tanıdığım zaman diliminde en gıcık olduğu şeyin, saç rengine laf söylenmesi olduğunu öğrenmiştim. Kesinlikle bana karşı kullandığı sözlerin altında kaldığımda bu taktiği kullanıyordum.

"Sanane bundan, sanane." merdiveni itikledim ve tekrar beşinci basamağa kadar çıktım. Elimde başka bir kitap vardı yerini bulmak biraz zorlayacak gibiydi.

"20983 diyor, bu diğer bölümde sanırım, kontrol etsene." dedim. Yoongi söylene söylene yanımdan ayrılırken kitabım kapağını incelemekle meşguldüm. "Evet..." dedi uzatarak. "Diğer bölüme ait o kitap, ver bana."

Beşinci basamak o kadar da yüksek olmadığından, dönüp teker teker inmek yerine merdivenden atlamaya çalıştım. Fakat benim planımda ayağımın kayması ve kaydıktan sonra merdivenin geriye, benim ise öne, kolumun üzerine düşme yoktu. Acıyla inlediğimde, Yoongi küfür mırıldanıp bana koşmuştu.

Aslında kötü bit şeyim yoktu, bunu hastanede öğrenmiştik. Sadece ben anın verdiği hissiyatla çığlık atmıştım. Sadece sargı ve ağrı kesici. Tek ihtiyaçlarım.

"Gülsem mi, ağlasam mı bilmiyorum." Huysuz arkadaşım homurdanmalarına devam ederken otobüs durağına ilerledik. "Aslında aynı durum benim için de geçerli. İzinliyim, gülerim ama kolum sargıda." Aniden arkasını döndü ve alnıma vurdu. Beni görmek istemediği için önden yürüyordu.

"Sen nasıl bir insansın, Mi Sun. Tüm olumsuzlukları üstüne çekmek zorunda mısın? Aptal mısın kızım sen?"

Hak veriyordum hemde sonuna kadar hak veriyordum. Tüm olumsuzlukları başıma toplamamın yanında, sürekli kötü şeylere basamak da oluyordum. Alnımı ovuştururken gözlerine baktım. "Cidden bu günkü hariç diğer tüm olumsuzlukları isteyerek ve bilerek yapmadım."

"Uğursuz." dedi bana bakıp dudak büzerek. "Ağzına vurucam şimdi, kendine gel, Yoongi." tatlı tatlı gülümsedikten sonra duraktaki oturağa oturdu ve ellerini önünde buluşturdu.

"Yılbaşında Hoseok burada olacak. Artık sargıyı beraber yaparsınız." gülerek alay ettiğinde bende güldüm. Oysa daha yılbaşına yirmi gün vardı ve benim de güzel planlarım vardı. Ve bu planlar içinde Yoongi ve Joon ile bir yılbaşı geçirmek yoktu.

"Yılbaşında Joon ile içmeye git. Başka bir plan yapma."

Hırsla bana döndü, "Olmaz. Git Jin Ae ile plan yap. Arkadaşımı yedirmem sana." dedi. Nane kafayı cidden yolacaktım. "Yoongi..." dedim onun koluna sokulup. "Biletimi şimdiden aldım hayatım, yılbaşında Kore'de değilim."

"Ciddi misin sen? Seni öldürmek istiyorum!"

*

Esneyerek alarmı kapattım, yatakta bir tur döneyim derken sargılı kolumun üstüne düşmüştüm. "Bir gün kendimin katili olacağım..." dedim kendimi yerden kazırken. Kış aylarında cidden yataktan çıkmak istemiyordum. Sıcak bir yataktan, okul için kalmak iğrençti.

"Jin Ae! Kalk okula gideceğiz." Sonlara doğru kısılan sesimle beraber kafamı yatağa yaslayıp gözlerimi kapattım. Biraz daha oylandım ve yirmi dakika sonra çalan alarmla ayaklanıp banyoya gittim. Gündelik işlerimi hallettim ve kalın bir şeyler giyip mutfağa geçtim.

destiny | hoseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin