Yine sıkıcı bir okul günü daha geride kalmıştı. Bu renksiz hayatımda her gün birbirinden farksız sıkıcı ve sıradandı. Hayatımda ki tek renk Kaan'dı o da olmasa çekilecek gibi değildi şu okul.Akşam olmuştu. Babam ve annem yaralarım hakkında soru bile sormamıştı. Yaramaz bir çocuk olmasam da küçüklüğümden beri çok fazla kaza atlattım ve bizimkiler sanırım bu duruma alışmışlardı. Sadece Can merak etmişti, beni görünce gelip bana sarıldı ve ne olduğunu sormuştu.
Peder akşam yemeğinde aynı masada yemek yenilmesine çok önem verirdi ben ise bunu çok saçma bulurdum, hatta bir kaç kez bu konuda tartışmıştım. Fakat babam çok katı bir adamdı bana karşı asla en ufak bir merhamet bile göstermezdi, bazen bu durum canımı çok sıkıyordu fakat annem bunun nedeninin babamın beni hayata karşı daha dirayetli yetiştirmeye çalışmasından dolayı olduğunu söylerdi, çünkü hayat acımasızdı ve babam hayatın bu acımasızlığını bana yıllardır gösteriyordu.
Fakat garip olan şudur ki asla Can'a böyle davranmıyordu babam. Can ne derse o yapılıyor hatta Can istemese bile o yapılıyordu. Can üzülmesin yok canı sıkılmasın diye bin bir türlü şeyler alınıyor ve her türlü ilgi ve alaka eksik edilmiyordu fakat Can bu olan her şeye rağmen hiç şımarık bir çocuk değildi bu dünyada gördüğüm en temiz en zeki ve en terbiyeli çocuklardan biriydi her şeye rağmen hiç bir şımarıklık göstermiyordu. Bu yüzden onu çok seviyordum hatta en çok Can'ı seviyordum o benim minicik fasulyemdi.Akşam tüm aile yine yemek masasında toplanmıştık. Tüm aile her zamanki gibi sıfır sohbet ve gayet asıl bir şekilde yemek yiyorduk. Bu gördü kurallarından nefret ediyorum, evdeki tüm kurallardan nefret ediyorum.
Bir anda masadaki sessizlik bozuldu.Babam:
-"Yarın akşam herkes saat sekizde bu masada olsun ve hiç bir bahane ile geç kalmasın, yeni iş ortağım ailesiyle bu kasabaya taşındı ve bunu kutlamak için bir yemek davetinde bulundum. Bir aile yemeği olucak, sanırım onlarında Duru yaşlarında bir oğlu var. Neyse bu yemek oldukça önemli bir yemek. Hem ortağımla olan manevi bağımızıda geliştirmiş oluruz."Masada hiç bir ses çıkmamıştı, çünkü bunun onaylanmasına gerek bile yoktu, babam derdi ve o oldurulurdu.
Babam bir üzüm şirketinin sahibiydi ve genelde bu üzümler Şarap yapımında kullanılırdı, kendi şarap markamız yoktu ama bir çok şarap firması üzümlerini bizden alırdı, bu kasabada yaşamımızın nedenide buydu babamın tarım alanlarına ve iş merkezine oldukça yakındı burası.
Babam arada iş ortaklarıyla böyle yemekler düzenlerdi, genelde oldukça nadir böyle akşamlar oluyordu. Babam maddiyattan çok manevi bağlara önem verirdi ve gelende iş ortaklarıyla veya iş yapacağı bir insanla bu bağı kurmaya değer verirdi. Babam için maddiyat çok çabuk harcanılacak bir şeydi fakat maneviyat öyle değildi, insanların barış içinde yaşamasının en önemli unsurunun manevi bağlar olduğunu düşünüyordu ve bu tezi kendi hayatında da uyguluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Ve Melez Vampir
VampireBaşına geleceklerden habersiz her gün gibi normal bir güne uyandığını düşünüyordu ama yaşayacakları bütün bildiklerini değiştirecekti. Normallık artık ona çok uzaktı...