Büyük savaşın giderek daha da fazla yaklaştığının herkes farkındaydı. Duru ve Toprak çalışmalarını hızlandırmışlardı. Neredeyse uyumuyorlardı. Duru avlanma teknikleri konusunda kendini iyice geliştirmişti, bir kaç saniye içerisinde avını yakalıyordu. Toprak Duru'nun hızlı gelişim göstermesinden oldukça memnundu. Duru'nun beş duyu organı da ortalama bir vampire oranla beş kat daha iyiydi. Duru'nun bu kadar güçlü olması Toprağın içinde başarabilecekleri yönünde oldukça umut uyandırmıştı. Yaptıkları plana göre kulübede bir gün daha kalacaklar daha sonra ise dağılmış halde yaşayan vampirleri bir araya getirmek için gece gündüz tüm ülke boyunca seyahat edeceklerdi. Kaan ise bu sırada atış eğitimlerine çalışıyordu. Bu süreç en zorda Kaan için geçiyordu. Çünkü savaşacağı kişi kendi ailesiydi. Doğru tarafta olduğunu hissediyordu ama babasını öldürebilecek olma zorunluluğu onu çok zorluyordu. İçinde yaşadığı kuşku halini Duru'ya yansıtmak istemiyordu. Her ne pahasına olursa olsun Duru'yu koruyacağından emindi, gerekirse kendi ölürdü ama Duru'yu feda edemezdi.
Duru yaklaşık 16 saat süren antrenman sonrası oldukça bitkin düşmüştü, Toprak ise tam anlamıyla bitmişti. Biraz ara vermenin iyi olduğunu düşündüler. Toprak Duru'dan çok fazla hoşlanıyordu fakat adam akıllı açılamamıştı bile. Yaşadıkları onca olay bir şekilde duygusal yakınlaşmalarının hep önüne geçmişti. Toprağın hisleri hiçbir zaman karşılıksız olmamıştı. Duru'da başından beri Topraktan hoşlanıyordu. Büyük Savaştan önce Toprak bazı şeylerin netleşmesini istiyordu. Belki çok iyi bir zaman değildi ama başka zamanları da olmayabilirdi. Duru yalnız başına kulübenin önünde oturduğunu fark eden Toprak, Duru'nun yanına doğru gitti.
-"Bugün oldukça iyiydin. Hızın, gözlerin, koku alma seviyen, reflekslerin... Sanırım cidden gelmiş geçmiş en iyi vampir olacaksın."
-"Vampir... Hala oldukça yabancı hissediyorum bu kelimeye kendimi. Çok sabırlı bir öğretmensin, oldukça bilgesin her konuda. Yoksa gerçekten öğretmen misin? Senle bu kadar yakınken hakkında çok az şey bildiğimi hissediyorum. Kaç yaşında olduğunu bile bilmiyorum. Bedenin 18 olsa da belki 150 yaşında bir ihtiyarsın."
Toprak Duru'nun dedikleri karşısında gülmeye başladı.
-"150 ha. Hiç güleceğim yoktu. Ruhum cidden bu kadar mı yaşlı duruyor. Sadece benim hakkımda değil, vampirler hakkında da çok az şey biliyorsun. İnsanlardan çok daha uzun yaşadığımız ve genç gözüktüğümüz doğru ama bizde yaşlanıyoruz Duru. Ortalama bir vampir 218 yıl yaşıyor. Ölümsüz değiliz. Öyle olsaydı herhalde şu anda Dünya'yı vampirler yönetiyor olurdu. Bana gelince, evet sizin türünüz için biraz yaşlı olduğum doğrudur. 32 yaşındayım. Diğer tahmininde çok isabetli, bu konuda da baya iyisin. Öğretmenim, vampir çocuklarına özelliklerini doğru kullanmaları üzerine dersler veriyorum. Sanırım yaşı en büyük öğrencim sen oldun."
Duru rahatlamıştı, aralarında çok büyük bir yaş farkı olması onu korkutuyordu. Toprağın gözünde küçük bir kız çocuğu gibi gözükmek istemiyordu. Kendi yeni yeni Dünya'yı keşfediyordu, Toprak ise her şeyi deneyimlemiş bir bilgin gibiydi. "Neyse ki hayatta kalmayı başarırsak bu yaş farkını zamanla kapayabilirim" diye içinden geçirdi Duru. Toprak derin bakışlarla Duru'nun yüz hatlarını inceliyordu. Ellerini Duru'nun yanağına götürdü ve okşamaya başladı.
-"Çok güzelsin."
Duru'nun kalbi atışarı hızlanmaya başlamıştı. Hem kendi hem de Toprağın kalp atışını çok net duyabiliyordu. Toprak Duru'nun saçlarını okşadı.
-"Seni çok seviyorum. Olur da bir şey olursa diye bunu sana söylemek istedim. Başka zamanımız olmazsa diye..."
Toprağın bu cümleleri hem Duru çok mutlu etmiş hem de çok hüzünlendirmişti. İlk kez aşık olmuştu Duru, ailesini yeni bulmuştu, gerçekleri yeni öğreniyordu ve daha yaşayacak, öğrenecek çok şeyinin olduğunu biliyordu. Ölmek için daha çok erkendi, bu yüzden var gücüyle savaşacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Ve Melez Vampir
VampiroBaşına geleceklerden habersiz her gün gibi normal bir güne uyandığını düşünüyordu ama yaşayacakları bütün bildiklerini değiştirecekti. Normallık artık ona çok uzaktı...