EVET YEPYENİ BİR HİKAYEYLE KARŞINIZDAYIM!UMARIM BEĞENİRSİNİZ.
KİTABA BAŞLADIĞINIZ TARİHİ BURAYA ALALIM LÜTFEN.
KEYİFLİ OKUMALAR!
Kör bir kurşun beynime saplandığında acıyla sarsıldım. Ama bu, şuan kafama doğrulttuğu ve hiç tereddüt etmeden tetiğini çektiği silaha değil, saf öfkeme aitti.
Karşımdaki yabancıya meydan okuduğum ilk andı o an. Ve anlamıştım ki, bu son olmayacak.
¤¤¤¤¤¤ BİR YIL ÖNCE ¤¤¤¤¤¤
"Ayşin!"
Annemin bana seslendiğini duyuyor ama yarı baygın olan bedenimi hareket ettiremiyordum. İşten yeni gelmiştim ve aşırı derecede yorgundum. Koltukta tam anlamıyla uyukluyordum.
"Ayşin, beni duyuyor musun?"
Mutfaktan sesleniyordu. Ama benim gözümü açacak halim bile kalmamıştı. Birkaç kez daha ismimle seslendi. Hiçbirine yanıt vermemiştim. En sonunda her zamanki sihirli sözcüğünü kullandı.
"Mahperi!"
Öyle güzel bir tınıyla söylemişti ki bunu, duyunca gülümsedim ve gözlerimi açtım.
"Meleğim."
O sırada annem içeri girdi. İsmi Melek'ti ve ona böyle seslenmeyi seviyordum.
"Benim güzeller güzeli kızım."
Mahperi'nin anlamı buydu. Güzeller güzeli olan. Annem arada sırada bana böyle seslenirdi ve o her böyle seslendiğinde kendimi özel hissederdim. Tıpkı şimdiki gibi.
"Markete gidebilir misin? Pirinç kalmamış evde."
Ellerimle yüzümü kapadım, "Hadi ama anne! Çok yorgunum." diye sızlanırken.
Bana şefkatle baktı. İş yerinde beni ne kadar çok çalıştırdıklarını biliyordu ve sanırım o an bana acımıştı.
Alnımdan öptükten sonra "Hemen dönerim." dedi. Gülümsedim. Akşam yine o sevdiğim sebzeli pilavından yapacaktı.
"Seni seviyorum anne."
Bana kıyamamıştı. Markete kendisi gidecekti.
"Ben de seni seviyorum Mahperi'm."
Kollarında kocasının -ona baba diyemiyordum- eseri olan morlukları gizlemek için ince mavi hırkasını giyerek evden çıktı.
**Ve ben, bunun son cümlesi olduğunu bilmeden gitmesine izin verdim.**
Şeytan diye tabir ettiğim, baba olacak herif kesin yine birahanede içiyordu. Ondan nefret ediyordum. Anneme ve bana defalarca kez şiddet uygulamıştı.
Yaklaşık iki dakika sonra yine gözlerim yavaşça kapanırken keskin bir silah sesi duyuldu.
Oldukça şiddetli olan bu ses yakından geliyordu. Olduğum yerde sıçrayıp pencereye koştum. Korkmuştum. İçimden anneme bir şey olmaması için dua ediyordum.
Pencereyi açıp kafamı uzattığımda gördüğüm manzara ani bir şok geçirmeme neden oldu. Giydiği mavi hırka kırmızıya bulanmıştı. Elimle ağzımı kapattım ve acı dolu sıcak bir nefes verdim.
Annem!
Soluğum kesildi. Tüm sesler kesildi. Sadece kalp atışlarımı duyuyordum.
Fakat duymak istediğim ses bu değildi. Şu an duymak istediğim tek ses annemin sesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHZEN: Kızıl Anka
Action"Ağzı açılmayan bir ejderha gibi. Göğsüne vuran her nefesinde, sıcak buharın yaktığı her soluğunda ölüyordun sen. Nefes versen yakacaktın kendini, vermesen ölecektin. Her durumda yanmaya mahkumdun. Ben sadece..." "Sen sadece, her gün ölüşümü seyrett...