29- YALAN

2.1K 160 31
                                    

Multimedya Aren....

KEYİFLİ OKUMALAR!

"Güzel değil dediğim gözlerin bir bakışı için canımı verebilirim şimdi."

Doğrudan gözlerime bakıyordu ve bu beni bitiriyordu. Kalbim öylesine delice atıyordu ki dışarıdan duyuluyor sandım.

Bakışları dudaklarıma indiğinde rüzgarı bütün bedenimi sarstı.

Fırtına gibiydi, evet.

Asi, güçlü rüzgarı kirpiklerimi birbirine çarptırıyor, gözlerimi açmama asla izin vermiyordu.

Ben gözlerimi kapatıyordum. O nefesimi kesiyordu.

**Beni alabora edeceğini nereden bilebilirdim ki?**

Kalbimin deli gibi atışına inat mantığım devreye girdi. Sevgilisi daha yeni ölmüş bir adam, nasıl bunları söyleyebilirdi? Kaç kez öpüşmelerine, sarılmalarına şahit olmuştum.

O kıza da "Seni seviyorum." diye fısıldamamamış mıydı? Hangisi yalandı?

Hangimize masal okumuştu?

Bunları çok kısa süre içinde düşünmüştüm ve ona ne tepki vereceğim konusunda aldığım karar fazlasıyla ani olmuştu.

Bana biraz yaklaşmasını bekledim fırtınayı koparmak için. Onu kendi fırtınasında boğmalıydım. Bir daha asla fırtına çıkarmaya cesaret edememeliydi.

"Seni seviyorum." dedi. Tıpkı o kıza söylediği gibi, bana da.

Dudaklarımızın arasında santimetreler kaldığında gülümsedim.

"Güzel yalan."

O an santimetreler kayboldu, saniyeler durdu, zaman dondu.

O ve ben buzdan birer heykeldik sanki. Dudaklarımız birbirine değse paramparça olacaktık ikimiz de.

"Belki de söylediğin en büyük yalan buydu."

Nasıl olduysa, birbirimize bu kadar yakınken gözbebeklerimiz buluştu. Tekrar gülümsedim acı bir şekilde. Sonra yanağımdaki elini geri çekmesi için kafamı başka yöne çevirdim.

"Sana asla yalan söylemedim derken bile yalan söylüyorsun."

Kafamı çevirdiğim için saçlarıma denk gelen elleri yavaşça aşağıya doğru kaydı.

"Aptal olduğumu mu düşünüyorsun?"

Elini yumruk yapıp indirdi ve kafasını yere çevirdi.

"Yalan söylemedim." dedi kısık bir sesle. İşte şimdi onun boğazındaki düğüme şahit olmuştum. Ses tınısı söylediği cümleye tezat olarak 'ben yalancıyım' diye bağırıyordu ama tuhaf bir şeyler vardı. Çözememiştim.

"Yalan söylemedin mi?"

"Söylemedim."

"O zaman doğruyu da söylemedin, öyle değil mi?"

Karşımdaki adamın yere olan bakışları puslanmıştı. Ağzını dahi açmadı. Bir şey diyemiyordu işte.

"Değil mi?" diye sordum. "Sen bana hiçbir şey anlatmadın ki."

Kocaman sustu.

Çenesini kavrayıp gözlerime bakmasını sağladım.

"Neden yüzüme bakamıyorsun?"

Elini elimin üzerine koydu ama bir şey demedi.

"Kimsin sen?"

Bu sorunun cevabını bana direkt olarak söylememişti. Herhangi bir açıklamaya da yer vermemişti. O aslında kimdi onu bile bilmiyordum. Benim hayatımdaki rolü neydi?

MAHZEN: Kızıl AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin