Multimedyada hikayemizin diğer karakterleri Cihan, Kamer ve Oktay...
KEYİFLİ OKUMALAR!
"Neler oluyor?"
Uyanır uyanmaz bana arkası dönük olan kişiye yöneltmiştim bu soruyu. Resmen bir anda kabus görmüş gibi yataktan fırlamıştım ki, hatırladıklarım kabus gibiydi zaten.
Önümde oturan kişinin de Aren olduğunu düşündüm. Kulaklık takmıştı ve telefona eğilmiş heyecanlı bir şekilde bir şeyler yapıyordu. Oyun mu oynuyor bu? Oyununa tükürürüm Aren.
Ona yaklaştıkça cılız bedeninin Aren'e hiç te benzemediğini fark ettim. Aniden omzuna dokunduğumda bana dönüp bağırmaya başladı.
Onun bağırmasıyla birlikte ben de çığlık attım. Uzun bir süre karşılıklı bağırıp çığlık attık.
Bu bağrışmamızı içeri hışımla giren Aren böldü.
"Niye bağırıyorsunuz lan?"
Kızgın yüz ifadesiyle sorduğu soruya önümdeki çocuğu göstererek yanıt verirken onun da beni gösterdiğini fark ettim.
"Onun yüzünden." dedik ikimiz de aynı anda.
Bana döndü. Onu daha önce görmüş olduğumu fark ettim o an.
"Kızım sen niye sinsice yaklaşıyorsun arkamdan? Ödüm koptu."
"Sen ne diye hayalet görmüş gibi bağırıyorsun?"
"E hayalete benziyorsun çünkü. Bembeyazsın."
Kahretsin tenimin beyazlığı diye söylenmemek için kendimi zor tutuyordum. Bunu söylemek yerine gülümsedim. Gülümsediğimde Aren'le göz göze geldik ama hala bize şok içerisinde bakıyordu.
"Cihan, senin ne işin var ulan kızın odasında? Ben size benim odamda bekleyin demedim mi?"
"Dostum senin odanda internet çekmiyordu. Ben de geldim belki burada çekiyordur diye. Çekiyormuş. Tam oyun oynuyordum ki, bu salak kız arkamdan sinsice yaklaştı yanıma. Sonra beni eliyle taciz etti."
Ona inanamıyordum. Taciz ne ya?
Omzuna bir tane vurduğumda acıyla bağırarak geri çekildi. Sesi kız gibi çıkıyordu. Ben bile öyle tiz bir sesle bağıramıyordum.
"Bak, şimdi de darp ediyor beni Aren."
"Odadan çıkmazsan ölümün de benim elimden olacak."
Telefonunu hızla kapatarak cebine attı.
"Uu, bu çok sertti. Ben kaçıyorum."
Odadan hızla çıkarken Aren ensesine vurmuştu. Cihan denen çocuk çıktıktan sonra o da çıkacakken "Sen gel buraya." deyip elimle işaret ettim.
"Önce üzerini değiştir. Sonra gelirsin içeri, konuşuruz."
Buzdan daha soğuk yüzünü çevirip çıktı odadan. Üzerime baktım. Hala o geceki kıyafetimleydim. En son ben üzerimi değiştirmeye üşenip bu elbiseyle yatmıştım. E peki sonra?
İğne, karanlık, adamlar, Aren...
Her şey tekrar beynimde canlandığında hızla kalkıp kıyafetlerimi giydim çünkü neler olduğunu duymak için sabırsızlanıyordum.
İçeri girdiğimde dört tane kafa bana döndü. Bir tanesi baktıktan hemen sonra kafasını başka yere çevirdi. Az önce odamda oyun oynayan çocuk "Merhaba yenge." diye sevinçle bağırdığı anda Aren'den yumruğu yedi. Ayağımdaki terliği ona fırlatmak istedim ama ayağımda terlik yoktu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHZEN: Kızıl Anka
Akcja"Ağzı açılmayan bir ejderha gibi. Göğsüne vuran her nefesinde, sıcak buharın yaktığı her soluğunda ölüyordun sen. Nefes versen yakacaktın kendini, vermesen ölecektin. Her durumda yanmaya mahkumdun. Ben sadece..." "Sen sadece, her gün ölüşümü seyrett...