18- VAZGEÇ

3.1K 263 78
                                    

Multimedya Savaş Kırat...

"Kızım bıraksana beni. Hey, in sırtımdan!"

Kollarımı onu boğmak istercesine sıkı sıkı boynuna sararken bacaklarımı da düşmemek için beline doladım. Gülmeye başlamıştım. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar gülümsüyordum.

Tam bu esnada bizi izleyen bir çift gözle karşılaştım.

Aren Pusat'ın gözleriyle.

Gözlerimiz kesiştiği anda oturduğu sahilin kenarındaki banktan kalktı. Yüzündeki duyguyu anlayamamıştım çünkü sadece birkaç saniye sonra arkasını dönüp öylece gitti.

Buraya hiç onunla birlikte gelmediğime göre Savaş'la bizi izlemiş olmalıydı. İyi de neden?

Bunu fazla kafama takmamaya karar verip gülümsemeye devam ettim. Savaş hala beni sırtından indirmeye çalışıyordu.

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

"İnanamıyorum kabul etti. Kabul etti! Ah, kalbim! Ne yapacağım?"

"Sakin olur musun Gece? Alt tarafı bir öğününüzü baş başa birlikte yiyeceksiniz. Teklifini kabul etmesi büyük bir şey değil."

Ellerini birbirine kenetleyip gözlerime parıltıyla baktığında kabullendim. "Evet bu senin için gerçekten büyük bir şey."

"Ayy!" diye çığlık atarak mutlulukla boynuma sarıldı. Gülümsedim. Benimle birlikte ayakta duran ve telefonuyla oynayan Oktay'a da sarıldığında kız gibi çığlık attıktan sonra "Beni öldürmek mi istiyorsun?" diye bağırdı. Bu çocuk gerçekten...

Her neyse. Gece'yi üzerimden itip üzerimdeki tozları silkeliyormuş gibi yaparak "Bugünlük bu kadar sarılma yeter. Kotanı doldurdun." dedim.

Güldü ve omzuma hafifçe olduğunu düşündüğü bir biçimde vurdu. Ama bu gerçekten ağır bir vuruştu.

"Uzak doğu dövüş sanatlarına hakim olduğunu bazen unutuyorum. Ama böyle anlarda tekrar hatırlıyorum. Teşekkürler." diyerek omzumu ovaladım.

"Bazen sert kız olman gerekebiliyor." dedi parmaklarını çıtlatmadan hemen önce. "Sen de öğrenmek ister misin?"

"Aslında fena olmaz."

"Pekala." diyip tekrar vurduğunda acıyla inledim. "Sana söz veriyorum bu vuruşlarıma kuş tüyü gibi diyeceğin kademeye geleceksin."

Ona baktım. Kafasını aşağı yukarı sallarken bunu gerçekten yapabileceğinden aslında emindim.

"Hadi bunu kutlayalım!" dedi Cihan sevinçli bir ses tonuyla. Haklıydı, kutlamalıydık. Kamer'in bir şeyleri kabul etmesi büyük bir şeydi sonuçta.

"Pizza yemeye gidebiliriz." dediğimde Savaş'la göz göze geldik. Gülümsedi. Göz kırptım. Pizza'yı çok sevdiği için böyle bir teklif sunmuştum.

"Hadi gidelim!" diye bağırarak kapıya doğru ilerledi Oktay. Gece de ceketini almak için askılığa doğru yürüdü.

Yolda yürürken saate bakmak istediğimde henüz bir telefonumun olmadığını fark ettim. Savaşın telefonunu cebinden çıkarıp saate baktım. 21.18'di.

"Sana yeni bir telefon almamız gerekiyor. Yarın işten çıktığında birlikte gidip alalım."

"Henüz o kadar para biriktirmedim."

"Senin alacağını kim söyledi?"

"Hey! Bana bir şey alınması gerekiyorsa kendim alırım."

"Sen büyüdün mü bakıyım? Gel buraya!"

MAHZEN: Kızıl AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin