YENİ BÖLÜM GELMİŞTİR KEYİFLİ OKUMALAR!
"Çünkü ben sana aşık oldum."
Dudaklarım aralanırken kaşlarımı kaldırdım. Söylediklerini ciddiye alamamıştım, doğru mu söylüyor diye yüzüne baktım.
"Neden şaşırdın? Beni seviyorsun. En başından beri yapmaya çalıştığın şey bu değil miydi? Beni elde etmek."
Şaşkın bir şekilde bakmaya devam ederken konuşmaya devam etti.
"Çünkü sen de bana aşıksın."
Kesinlikle yanılıyordu.
"Seni inat uğruna elde etmeye çalıştım ben. Sevdiğim, aşık olduğum falan yok."
Düşünmeden konuştum ilk kez. Bir anda ağzımdan kaçırmıştım. O an kendimi açıklama ve savunma gereği duydum. Yoksa hakkımda saçma sapan şeyler düşünecekti ve bunun da beni oldukça rahatsız edeceğinden emindim. Benim onu sevdiğim falan yoktu.
"Öyle mi?" dedi kaşlarını kaldırarak. Her şeyi anlamıştı. Bunun Mira'ya inat olduğunu tahmin etmişti elbette.
Yapmaya çalıştığı şeyi şimdi anlıyordum. Bana bunları söylüyordu çünkü onu etkilemeye çalışmamın sebebini öğrenmek istiyordu. Olta atmıştı ve ben de bunu bir güzel yemiştim.
"Peki o zaman." dedi. "Şunu giymeme yardım eder misin?"
Tabi ya, daha dün bana alyanslarını göstermişti. Ona olan aşkının simgesiydi bu. Ben, bunu nasıl unuturdum?
Kanlı gömleği elime aldım ve ona tam giydireceğim esnada "Kamer kolunu saracağını söylemişti." dedim.
"Sen de sarabilirsin. Burdan hemen çıkmak istiyorum."
Bunu diyince gömleği önce sağlam kolundan sonra da arkasından çekip yaralı kolundan geçirdim. Gömlek kanlıydı ve yırtılmıştı. Aren oldukça dik bir şekilde oturuyordu. Sanırım canı hala yanıyordu.
Şuan bana oyun oynamıştı ve ben de kendimi savunmak adına her şeyi berbat etmiştim. Aptallığıma yanarken Aren seslenince ona baktım.
"Düğmeleri ilikleyemeyeceğimi tahmin etmiş olmalısın. Elimi oynatamıyorum. Canım yanıyor."
O kadar şaşkındım ki düğmeleri bile unutmuştum. Gömleğini iliklemeye başladığımda hala düşünüyordum. Bir süre sonra son düğmeye geldiğimde onu geçirecek bir ilik bulamadım.
"Yanlış yaptın." diyip tek eliyle tüm ilikleri tek tek açmaya başladı.
Her düğmeyi açışında kaslarını ilk defa bu kadar yakından görüyor olmam ve üzerime basan sıcaklık nedeniyle huzursuz oldum. Ne oluyordu bana?
"Tekrar yapmalısın kızıl. Ama bu sefer aklın burada olsun."
Yutkunup dikkatli bir şekilde tekrar iliklemeye başladım. Göğsünde bir yerde elim yanlışlıkla tenine değdiğinde gözlerimi kırpıştırarak yapmaya devam ettim. Onun da gerildiğini hissetmiştim.
İliklemeyi bitirince o ayağa kalktı ve geri çekildim. Birlikte odadan çıktık.
Cihan Aren'i görünce "İyi misin?" diye sordu.
"Buradan gidersem daha iyi olacağım. Böyle yerleri sevmem bilirsin."
"Biliyorum."
"Güzel. O zaman bizi otele bırak. Oktay sende Kamer'e ondan daha iyi bir doktor bulduğumu ve kolumu ona sardırtacağımı söyle."
"Pekala." dedi Oktay bana bakarak. Aren'in benden bahsettiğini anlamıştı sanırım. Göz kırptı ve gülümsedi.
Cihan'la birlikte aşağıya indik. Arabayla yarım saat süren yolculuğun sonunda bizi bir otele bıraktı. Burası geçen sefer gittiğimiz otele göre bayağı küçüktü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHZEN: Kızıl Anka
Action"Ağzı açılmayan bir ejderha gibi. Göğsüne vuran her nefesinde, sıcak buharın yaktığı her soluğunda ölüyordun sen. Nefes versen yakacaktın kendini, vermesen ölecektin. Her durumda yanmaya mahkumdun. Ben sadece..." "Sen sadece, her gün ölüşümü seyrett...