31- HİSLER

2.6K 156 63
                                    

"Düşmanın içine sızmak için fedakarlık yapman gereken zamanlar olacak. Ruhunu, benliğini hatta bedenini feda etmen gerekse bile yapacaksın. Bu senin rolün. Sen artık bir ajansın. Düşmanının kontrolünü ele geçirmek için korkmadan, çekinmeden elinden geleni yapacaksın. Ruhun, benliğin, bedenin sadece birer aracı olacaklar."

Dudaklarına yaklaştığımda bana doğru atıldı ve dudaklarımız buluştuğunda belimden sıkıca kavradı. Onun tutuşuyla yanan bedenimi ona daha çok yaklaştırdım.

"Onları kullanmaktan korkma. Erkekler aptaldır. Etkilendiklerinde, aşık olduklarında kontrolü kaybederler. Bir kadın böylece bir erkeği parmağında dahi oynatabilir."

Üzerindeki tişörtü bir kenara fırlatıp üzerime kapandığında yutkundum. Bir elim onun karın kaslarının üzerinde gezmeye, diğer elim de boynuna dolanmaya başladı.

Beni sevdiğine hiç ama hiç inanmıyordum. Kafamı karıştırmaya çalıştığı açıktı. Madem o benimle oyun oynuyordu, ben de onunla oynayacaktım. Hem de kedinin fareyle oynadığı gibi.

########################

Gözlerimi açtığımda başıma ağrı saplanmamasının belki de tek nedeni onun bu kadar yakından soluduğum kokusuydu.

Hunharca duyduğum o yoğun, erkeksi koku beynime korkulacak bir şey olmadığının, tamamen güvende olduğumun sinyallerini veriyordu. Uyanmaya yakın belimin altında kalmış bir el hissettim ve gözlerimi açtım.

Uyuyordu. Kirpiklerinden elmacık kemiklerine kadar uzanan saf masumluğu dudaklarının kıvrımlarında son buluyordu. İnsanı günaha çağıran tehlikeli dudakları her an aralanacak gibiydi.

Uzun bir süre kımıldamadan onu izledim. İnsanın aklını başından alabilecek kadar çekiciydi. Bunu yeni farkediyordum. Daha önce ona hiç bu kadar dikkatli bakmamıştım. O gerçekten çekiciydi. Oyun oynuyor olmama rağmen bunu reddedemeyecektim.

Derin bir nefes aldı ve kaşları çatıldı. Uyanıyordu. O gözlerini açmadan önce benim uyandığımı fark etmemesi için gözlerimi kapatacaktım ki, buna fırsat vermeden gözlerini yavaşça araladı. Benimle göz göze geldiğinde gözlerini tamamen açtı.

O anda karşımdaki adamın gözlerinden gelen ufak bir ışık süzmesi, gözlerimi aşıp kalbime doğru ilerledi ve tam da o bomboş, kurak arazinin ortasında bir yerde duran, ışık olmadığı için henüz yetişemeyen bir fidana hayat verdi.

Neden böyle hissettiriyordu? Neden içimde bir yerlerde yeni duygular yeşeriyormuş gibi hissediyordum? Sadece oyun oynamaktı amacım ve bunun olmasına izin vermemeliydim.

Bana öylece bakarken gülümsedim. Utangaç bir gülümsemeyle üzerimdeki yorganı açıp büyük ihtimalle uyuşturduğum kolunun üzerinden kalktım. Kıyafetlerim üzerimdeydi. Yataktan kalkacaktım ama kolumdan yakalayıp beni durdurdu. Ona döndüğümde parlayan gözlerle bana baktı.

"Biraz daha kal."

Beni tekrar yanına çekecekken kafamı iki yana salladım ve "Ben... Özür dilerim." diyip yanından hızla uzaklaştım. Kendimi banyoya atar atmaz çeşmeyi açtım ve lavabonun kenarlarına dayanıp aynada kendime bakmaya başladım.

Dün akşam olanlar bir bir gözümün önünden geçti ve kendi benliğimle çatıştım. Bedenimi neredeyse sevmediğim bir adama teslim edecektim. Ama o sırf ben sarhoş olduğum için bana sahip olmak istememişti. Değişmiştim ve değiştikçe kötüleşmiş, kendimden nefret etmeye başlamıştım.

Sadece bilgi almak için türlü türlü şeylere başvurmuştum. Bir iki ay önceki ben olsam bunları asla yapmazdım. Zaman, yaşadıklarım ve yaşattıklarım bir iki ay önce aklımın ucundan dahi geçmezdi.

MAHZEN: Kızıl AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin