YENİ BÖLÜM GELMİŞTİR KEYİFLİ OKUMALAR!
"Her ne yapmaya çalışıyorsan işe yarıyor kızıl..."
Gözlerimi açtığımda hatırladığım tek şey bu cümleydi. Rüya görme ihtimalim yüzde kaçtı?
Yerimden irkilerek kalktım. Odanın soğuğu aniden omuzlarımı yakalayınca yorganı üzerime sarma ihtiyacı hissetmiştim ama ayağa kalkınca saramadım.
Aren yoktu yine. Kafamı kaşıyıp birkaç kez esnedikten sonra beynimin verdiği komutları yerine getirmeye koyuldum.
Tuvalete git!
Kapıyı açtım. Hala uykuluydum. İçeriye doğru bir adım attığımda sert bir şeye çarpınca irkildim ve gözlerim kocaman açıldı.
Baklavalar?
Ani bir refleksle geriye doğru gittim ama bu sefer de kapıya çarpınca beni kolumdan tutup kendine çekti.
"Keşke ayağa kalkmadan önce uyansaydın."
Bunu ciddi bir şekilde söylemişti.
Yüzüm göğüs kaslarına çok yakın bir mesafedeyken kendimi geri çektim. Kaslı kollar, ben dengede durunca beni bıraktığında çıplak bir üst bedenle karşı karşıyaydım.
O da gözlerini normalden daha fazla açmıştı nedense. Endişelenmiş gibiydi. Eli sol omzuna gitti.
Beni içeri ittikten sonra "Yüzünü yıka ve kendine gel." deyip kapıyı yüzüme kapattı.
Kapattığı kapıya yaklaşık 15 saniye bakakaldım.
İşimi hallettikten sonra saçlarımı taradım ama bağlamadım. Onun yerine tokayı koluma bileklik gibi takıp -Allah'ın emri tabi- açık saçla lavabodan çıktım. Aren benim yattığım yatağa uzanmış telefonuyla uğraşıyordu. Üzerine bir şeyler giyebilmişti. Beni fark edince konuştu.
"Eşyalarını topla. Bu akşam buradan gidiyoruz."
"Nereye?"
"Çok sevdiğim bir yere."
Güldüm.
"Cehenneme mi?"
"Şakacı kız."
Bunu söylemek için gözlerini telefonundan kaldırıp bana bakıp sonra yine telefonuna indirmişti.
Otelin diğer odasına girdim. Dün aldığımız kıyafet poşetlerinin hepsini bir araya koydum. O gece giydiğim elbiseyi de öylece bırakmıştım. Poşetlerin üzerine onu da koyup içeri geri döndüm.
"Savaş Kırat kim?"
Elinde bana verdiği telefonu tutuyordu. Ekranda yazan isim söylediği isimdi.
Ona yaklaştıktan sonra ben de aynı yatağın ucuna oturdum.
"Neden karıştırma ihtiyacı duydun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHZEN: Kızıl Anka
Acción"Ağzı açılmayan bir ejderha gibi. Göğsüne vuran her nefesinde, sıcak buharın yaktığı her soluğunda ölüyordun sen. Nefes versen yakacaktın kendini, vermesen ölecektin. Her durumda yanmaya mahkumdun. Ben sadece..." "Sen sadece, her gün ölüşümü seyrett...