**Oltadaki yemi yutmuş balık gibi kıvranacaktım ölürken. Tüm gücümle hareket etsem dahi tutulup yenilmeye hapsolmuştum çünkü. Fakat bunu öğrendiğim andan itibaren istediğim tek şey, tutan kişinin benden unutamayacağı kadar acı bir tat almasıydı.**
Diğer odaya geçtim ve kapatma sesini çıkarmak istemediğim için kapıyı kapatmadım. Kulaklarım bundan sonraki konuşmalarının tümüne kapalıydı.
Koltuğa uzandım ve bir sigara yaktım.
Uzun uzun soluklarla sigarayı bitirdikten sonra yere atıp ayağımla ezdim ve yorganı üzerime çekip uyumaya çalıştım.
Bu duyduklarımdan sonra evi terk edip kolayca pes etmeli miydim? Hiç savaşmadan, basit bir şekilde.
Tabiki de hayır. Ayşin Tekay, kolay kolay pes etmezdi.
Gülümseyerek gözlerimi kapadım.
Beni seveceksin Aren Pusat. Bana aşık olacaksın. Gözlerin benden başka hiçkimseyi görmeyecek.
İşte o zaman, ölümümle sana unutulmayan kör bir acı bırakacağım.
**diye geçirdim içimden o an. Ve içimden geçirdiğim her şeyi tek tek gerçekleştirene kadar, sabırla beklemeye koyuldum.**
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤Sabah erken kalkarak üzerimi giyindim ve evden çıktım. Cumartesiydi ve Aren'in benim için ayarladığı işe gitmiştim. İlk işim etrafı süpürmek olmuştu.
Masaların altındaki ekmek kırıntılarını temizlerken düşündüm. Aren'in arkadaşlarını evinde ilk gördüğüm gün duyduklarımı hatırladım.
"Aren saçmalıyorsun. Bu... onu bile bile ölüme götürmek demek!" demişti Cihan Aren'e. O an benden bahsediyordu. Aren'in beni ölüme götürdüğünden...
"Başka çözüm yolu yok Cihan. Ne yapabilirim? Ona aşığım ben." demişti Aren. Mira'ya aşık olduğunu söylüyordu.
"Kızıl Anka'nın bütün bunlardan haberi var mı peki?" diye Cihan sorduğunda Aren hayır cevabını vermişti.
Haklıydı. Benim hiçbir şeyden kesinlikle haberim yoktu. Mira için canımın hiçe sayıldığından, Aren'in beni ölüme yolladığından, beni bunun için yanına aldığından. Hiçbir şeyden.
Bundan sonra Aren tabiri caizse yanmıştı. Çünkü benim bu aralar ölmeye hiç niyetim yoktu.
Eğer eninde sonunda öleceksem biri bedelini ağır bir şekilde ödemeliydi.
Aren Pusat, Mira'yı çok seviyor olsa bile bana kör kütük aşık olacaktı. Bunun için elimden gelen her şeyi yapacaktım.
Öğleye doğru müşteriler gelmeye başlamıştı. Yoğunluk başlayınca işe koyuldum. Çalışırken başımı kaşıyacak vaktim bile olmamıştı.
Akşam 5'ten sonra yine müşterilerimiz azalmıştı ve 8'e kadar tek tük müşterilerle ilgilenmiştim. Saat 8 olduğunda ise paramı alıp ceketimi giydim. Buradan iki günde aldığım para haftanın diğer 5 günü için oldukça yeterliydi.
Dükkandan adımımı atmamla arabasına yaslanmış Aren'i görmem bir oldu. Yutkundum. Bu yutkunuşumun sebebi ise öfkemi bastırmaya çalışıyor olmamdı. Ona doğru yürüdüm. Tam yaklaşamadan o bana yaklaştı ve gülümseyip -o sahte gülümsemeleri yok mu- elimden tuttu. Arabaya kadar el ele yürüdük. Aren'e garip bir şekilde bakıyordum.
Arabaya bindik. Yol boyunca hiç konuşmadım.
"Bugün fazla sessizsin." dese de yanıt vermedim. Tahminimce aynadan bana göz attıktan sonra yola bakmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHZEN: Kızıl Anka
Action"Ağzı açılmayan bir ejderha gibi. Göğsüne vuran her nefesinde, sıcak buharın yaktığı her soluğunda ölüyordun sen. Nefes versen yakacaktın kendini, vermesen ölecektin. Her durumda yanmaya mahkumdun. Ben sadece..." "Sen sadece, her gün ölüşümü seyrett...