YENİ BÖLÜM GELMİŞTİR KEYİFLİ OKUMALAR!
Çenemi hafifçe yukarı kaldırdı ve gözlerini kapatarak dudaklarını dudaklarımla buluşturdu.
İşte beklediğim şey buydu.
Beni öpeceğini biliyor olmama ve kendimi buna hazırlamaya çalışmama rağmen kalp atışlarım benden bağımsız bir şekilde hızlanmıştı.
Ona karşılık vermeye başladım. Beceriksizce yapmaya çalıştığım şeyden dolayı fazlasıyla utanıyordum. O ise susamışçasına dudaklarımı sömürüyordu.
Belimdeki ellerini sıklaştırdı ve beni havaya kaldırdığında bacaklarımı beline sarmış halde buldum kendimi.
Tam bu sırada maskemi çıkarıp hızla bana yaklaştı ama dudaklarımızın arasında bir santimetre kaldığında duraksadı.
İşte o an kim olduğumu farketmişti.
Aren Pusat Mira'yı değil, beni öptüğünü kesinlikle fark etmişti.
Buna rağmen tekrar yaklaşmak istediğinde onu ittim ve kafamı çevirdim.
Bu hareketim onun beni indirmesini sağlamıştı. Başka bir yere bakıyordu.
"Neden yaptın?" diye sordu.
"Neyi?"
Bakışlarını bana çevirdi.
"Ben öptüm çünkü seni Mira san.."
"Fazla abartıyorsun." dedim bir iki adım atarak. "Zaten yanlışlıkla olmadı mı?"
Aren'in yere fırlattığı maskeyi aldım ve takmaya çalıştım. Az önce ne yaptığımızı umursamıyor gibi davranıyordum. Sormak istediği asıl sorunun 'bana neden karşılık verdin' olduğunu biliyordum.
Sustu.
Maskeyi takabildikten sonra ilerleyerek kapıyı açtım ve ona gelmesini işaret ederek yürüdüm. Görüş alanının dışına çıktığımda kendi kendime güldüm.
Kim olduğumu görmesine rağmen öpmeye yeltenmişti. Aren Pusat'ı etkilemiş miydim?
Ben önde o arkada salona doğru yürüdük. Artık benim sıramdı.
Salonun büyük kapısından girer girmez slow bir müzik karşılamıştı bizi. Tam ortaya doğru yürüdüm. Müziğin ritmiyle arkamı döndüm ve peşimden gelmekte olan Aren'in omuzlarına çıkardım ellerimi. Herkesin ortasında dans etmeye başladık.
Çalan yabancı müziğin altında yavaş yavaş hareket ediyordu bedenlerimiz. Aren'le daha önce de böyle dans etmiştik. Dünya yansa umrumuzda değilmiş gibi.
Biz konuşmuyorduk. Çünkü o an gözlerimiz konuşuyordu. O bana derin bir şekilde bakarken ben de ona kilitlenmiştim. Kömür gibi olan göz bebeklerini, simsiyah kirpiklerini izliyordum. Her gözünü kırpıştırdığında farklı bir şekilde bakıyordu sanki bana.
Amacım onu etkilemekti. Bu yüzden etkilenmiş gibi bakmalıydım ona. Bunu da gayet iyi beceriyordum bence. Ve böyle bakmanın tek yolu, beynime ondan etkilenmiş olduğumu aşılamaktı.
Ama gerçek şuydu ki, ondan nefret ediyordum.
Balo bittikten sonra normalde eve gideceğimiz yolda olmamız gerekirken bambaşka yollara sapmıştık. Nereye gittiğimizi sorduğumda cevap vermemişti. Bende camı sonuna kadar açarak sigaramı yaktım ve yolun keyfine bakmaya başladım.
Bacaklarımı torpidonun üzerine yasladığımda garip bir şekilde bakmıştı ama her zamanki gibi sustu.
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHZEN: Kızıl Anka
Action"Ağzı açılmayan bir ejderha gibi. Göğsüne vuran her nefesinde, sıcak buharın yaktığı her soluğunda ölüyordun sen. Nefes versen yakacaktın kendini, vermesen ölecektin. Her durumda yanmaya mahkumdun. Ben sadece..." "Sen sadece, her gün ölüşümü seyrett...