Merhaba! Geçen sefer site açacağımı söylemiştim ve şuan bununla ilgili çalışıyorum. Siteyi açana kadar buradan bölüm atacağım.
Keyifli okumalar...
Yıldızımıza dokunmayı unutmayın. Hatta şimdiden dokunun çünkü bölümü beğeneceğinizin garantisini şimdiden veriyorum. Seviliyorsunuz!
Güneş tenimi yakıyor, hafif esen rüzgar saçlarımı omuzlarımın gerisine doğru itiyordu. Her sokakta en az bir ağaç bulunuyordu ve ortam sessiz olduğu için kuşların cıvıltıları beynimde yankılanıyordu. Aslında bu huzur vericiydi. Eğer başka bir şey düşünmeseydim daha da huzur verici olabilirdi.
Sabah işe gitmek için pansiyondan çıkmıştım. Renkli taş kaldırımlara bakarak yürürken aklım hala Kamer'in söylediklerindeydi. Çünkü bana çok saçma geliyordu. Bugüne kadar ondan yana hiç böyle bir şey hissetmemiştim. Beni seviyor olamazdı. Hangi ara sevmişti?
Sokaklardan birinde köşeyi dönecektim ki bir ses işittim.
"Merak etmiyor musun?"
Durdum. O bana doğru yürüyüp tam karşımda durana kadar kararlı ve tok adım seslerini dinledim. Yere sertçe basıyordu. Bunun psikolojik bir etkileme şekli olduğunu bana kendisi öğretmişti.
Karşıma geçince ona baktım. Evet, bana her zamankinden farklı bir şekilde bakıyordu ve bu bakışları beni bir hayli ürkütüyordu.
"Aren'in ölüp ölmediğini sormayacak mısın?"
İsmini duyduğum an hatıralar beynimi ele geçirmek istediğinde kendime gelip "Umrumda değil." dedikten sonra yürümeye devam ettim. Odağımı adım atarken ayaklarıma vermiştim. Bu sayede bir şey düşünmemeyi planlıyordum.
Henüz birkaç adım atmıştım ki kanımı donduran kelimeler dudaklarının arasından çıkıp oksijenimi çalan havaya karıştı.
"Öldü."
Durdum. Ama sanki sadece ben değil, bir anlığına dünya durmuştu. Gözlerimi ayaklarımdan çektim ve karşıda sanki onun hayali silüetini görür gibi oldum.
Bana el sallıyordu, küstahça gülümseyerek.
Ne yani? Ölmüş müydü? Onu ben mi öldürmüştüm? Artık nefes almıyor muydu? Soluğu birilerinin kabusu olmaktan çıkmış mıydı artık? Kimseye öyle nefesini tutup ateş edemeyecek miydi?
Aynı anneme ettiği gibi.
Zihnim bulandı. Annemin intikamını almıştım. Onun cansız bedenini tuttuğum ellerimle, onun katilini tam göğsünden vurmuştum. Öcümü almış, hayattaki amacıma ulaşmıştım.
Artık her şey bitti. Katilini burnumun dibinde buldum anne. Özür dilerim. Ama rahat uyu çünkü onu cehennemine yolladım.
Bunu kendi ellerimle yaptım.
Rahat hissetmem gerekmiyor muydu? Ellerini boğazımdan bir an çekmeyen bu duygu da neydi? Neden böyle hissediyordum?
Kanlar içindeki hali gözlerimin önüne geldiğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Bunu yapmış olduğum için rahatlamış hissetmem gerekirdi. Bu böyle olmamalıydı.
"Zannetmiştik."
Kocaman açtığım gözlerimle anında ona döndüm. Alaycı bir ifadeyle bana baktı.
"Onu o kadar güzel bir yerinden vurmuşsun ki; şu anda, belki de tam şimdi, son nefesini vermiş olabilir. Bilmiyoruz."
Nasıl bilmiyorlardı? Ona anlamsızca bakarken yaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHZEN: Kızıl Anka
Action"Ağzı açılmayan bir ejderha gibi. Göğsüne vuran her nefesinde, sıcak buharın yaktığı her soluğunda ölüyordun sen. Nefes versen yakacaktın kendini, vermesen ölecektin. Her durumda yanmaya mahkumdun. Ben sadece..." "Sen sadece, her gün ölüşümü seyrett...