26- GÖREV

2.5K 213 60
                                    

Multimedya Ayşin...

KEYİFLİ OKUMALAR!

Son zamanlarda benden dayak yemeye alışkın 10 adam karşımdaydı. Kamer dikkatlice bizi izlemeye koyulmuştu. Onlara gözlerimi diktim ve parmaklarımı çıtlattım.

Yaklaşık 4 ay olmuştu. Kamer'in bana eğitim verdiği her konuda başarılı olmuştum. Ama ona göre hala yetersizdim.

Meditasyon gibi bazı dersler her zaman devam edecekti. Ayrıca silahla nişan almada bayağı ilerlemiştim. Bir keskin nişancı olamasam da iyiydim işte.

Aren'in aklıma geldiği zamanlar oluyordu. Tıpkı şu anki gibi. Onu en son 4 ay önce Mahzen'de görmüştüm. Tehlikeli bir göreve gitmişti. Nefes alıp almadığı meçhuldü. Gece de dahil kimse bana bilgi veremiyordu çünkü onlar da bilmiyorlardı.

Neden merak ettiğimi bilmiyordum ama bir şekilde içim içimi yiyordu. Özellikle son konuşmamızda bana imza atmamam için yalvarması aklıma geliyordu. Mira'yla birlikte gideceklerini öğrendiğim için dinlemeden ona sert çıkışmıştım. Bir gün önce gelip bana sarılmasıyla bir gün sonra Mira'yla birlikte çıkıp gitmesi mantıksızdı.

Aslında mantık aramamam gerekirdi evet. Hatta şuan bunları düşünmemem gerekirdi.

Ama yaşayıp yaşamadığını merak ediyordum işte. Eğer öldüyse onunla olan son konuşmamdan ötürü kendimi asla affedemeyecektim. Bunu biliyordum.

Elimle gel işareti yaptım. On kişi birden bana koşmaya başladılar. Yanıma ilk ulaşanın havadaki yumruğunu tutarak diğerine yönlendirdim ve tekme attığımda üst üste düşerek ikisi birden yeri boyladı.

Daha yeni ısınıyordum.

Üçüncü ve dördüncü adamla uzunca bir süre dövüştük. Bir tanesi yere yatmamak konusunda oldukça inatçıydı. Tekme atmak için kaldırdığı bacağını yakalayıp çevirdim ve inatçılığı bu sayede sona ermiş oldu. Diğeri o sırada diğer bacağımdan tutup çektiğinde ben de yere düştüm. Yerdeyken ayağına sert bir tekme geçirdiğim adamı da yere düşürüp ayaklandım ve bir tekme daha geçirdim. 5,6 ve 7. adamın ortasında kaldığımda hızlı ve çevik hareketkerle üçünü de halletmeyi başardım. Darbelerden çok iyi kaçıyordum. Bu benim için büyük bir avantajdı.

Denge noktalarını biliyordum ve ne zaman hangi denge noktasına dokunacağımı iyi hesaplayıp rakibimi yere seriyordum.

Son kalan 3 kişiyi ve tekrar ayağa kalkıp gelen 5 kişiyi de biraz zorlanarak hallettiğimde Kamer alkışlamaya başladı.

"Bravo."

Nefes nefese kalmıştım. Ellerimi belime koyarak derin bir nefes verdim.

"Gittikçe eğlenceli hale geliyor bu eğitim."

Gülümsüyordum. Bilmediğim şeyleri öğrenmek benim için inanılmaz bir zevkti.

"Bakalım gerçekten savaşın içinde olduğunda da bu kadar eğlenebilecek misin?"

Göz kırptıktan sonra dışarı çıkmaya hazırlandı. Saat 6'ya geliyordu. Bugünlük bu kadardı.

Burası üssün hemen yanında yer alan, geniş ama içinde 4 tane büyük kolondan başka hiçbir şey olmayan dövüş alanıydı. İlk girdiğimde en azından yerlerde dövüş hasarını azaltacak minderler olmasını beklemiştim ama sanırım burada önemli olan konfor değildi.

'Sanırım'ı at. Kesinlikle değildi.

Türkiye'de değildik. Hangi ülkede olduğumuzu bilmiyordum ve söylediklerine göre üsse eğitime gelen çoğu kişi de nerede olduğumuzu bilmiyordu. Helikoptere binerken gözlerimiz kapatılıyordu ve ancak indiğimizde açılıyordu. Yön olarak bile tahmin etmek imkansızdı açıkçası.

MAHZEN: Kızıl AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin