Evleri, yolları, kaldırımları teker teker geçtik.
Yaklaşık yirmi dakika yürüdük.
Ve sonunda o evine, ben evime vardım.
Çantasını kurcalayıp buldu anahtarını.
Kapıyı açtı. İçeriye girdi, apartmanın kapısını örttü. Onun gidişini izledikten sonra bende
anahtarımla kapıyı açıp içeriye girdim.
Kapımı arkamadan örtüp merdivenleri teker teker çıktım.
Ve evimin olduğu kata geldiğimde anahtara gerek duymadan zile bastım.
Babaannemin kapıyı açmasını beklerken telefonuma gelen bildirimlerle ilgileniyordum.
Biraz sonra babaannemin yumurta topuklu terliğinin tıkırdamaları duyuldu.
Ve kapı açıldı.
Telefonumu kapüşonlu kazağımın cebine koydum ve bağcıklarımı çözdüm.
Babaannem kapının başında, içeriye geçmemi bekliyordu.
İçeriye adımımı attım. Ve
babaannemin beni karşılamasından sonra,
ayakkabılarımı ayakkabılığa teslim ettim. Derin bir nefes aldım ve onunla birlikte salona geçtim.
Biraz kendime geldikten sonra ayağa kalktım ve odama girdim.
Üzerimdeki kapüşonlu kazağı çıkarıp dolaptan çıkardığım rastgele bir kazakla rastgele bir eşofmanı üstüme çektim.
Saçlarımı taradım ve küçük bir ev topuzu yaptım.
Yatağıma yüzüstü uzandım.
Ve gözlerimi kapattım.
Ve tekrar resmi can buldu göz kapaklarımda.
Derslere odaklanamıyordu.
Melike onu çok etkiliyordu.
Kendisi de bunun farkındaydı aslında.
Ama onun da kendi çapında
bazı bahaneleri vardı.
Melike'ye kızgın ya da kinli değildim.
Sadece çok kırgındım.
Onu neden sevmiyordu?
Gözlerinin önünde önünde eriyişini görmesine rağmen neden sevmiyordu?
Yüzümü yastığa bastırdım.
Şimdi büyük ihtimal duştaydı, ve duşu biraz uzun sürerdi.
Muhtemelen yarım saat içinde çıkardı.
Sonra iki dakikada kıyafetini giyer, yemek yer,bir buçuk- iki saat kitap okurdu.
Sonra bilgisayara dalardı.
Ve sonra oturur, bir noktaya odaklanır ve sevdiği kızı düşlerdi.
Ve bunu sabaha kadar yapardı.
O bunu yaparken, ben de sevdiğim adamın, başka bir kızı düşlemesini izlerdim.
Bunu izlerken elbet içimde biryerler acıyordu.Ama elimden bir şey de gelmezdi ki.
"Deniz,ellerini yıka, yemek hazır."
Babaannemin sesiyle yüzüstü uzandığım yataktan doğruldum.
Lavaboya gidip ellerimi ve yüzümü yıkadım.
Karşımdaki aynaya baktım. Gözlerimin altı halka halka olmuştu.
gözlerimi gören herkes geceleri uyumadığımı anlardı.
Uyuyamıyordum çünkü..
Biraz lavaboda oyalandıktan sonra lavabodan çıktım ve mutfağa gittim.
Başkasının gözünde enfes gözüken yemekler bana hiç de çekici gelmiyordu.
Yemek yiyemiyordum.
Ve gittikçe zayıflıyordum.
Krem rengi deri sandalyeyi çekip oturdum.
Yemek istemiyordum.
Açlık hissetmiyordum, yemek yiyince midem bulanıyordu, onu izlemekten uyuyamıyordum...
Üzgündü, ve ben de üzülüyordum.
pilavı kaşığımla biraz ezdikten sonra küçük bir kaşık alıp ağzıma götürdüm.
Mükemmel olmuştu. Ama bu umurumda bile değildi.
Kaşığımı tabağımın yanına bıraktım ve bardağımdaki koladan derin bir yudum aldım.
"Ben doydum."
Babannemin arkamdan söylenmelerini kulak ardı ederek odama geçtim.
Ve penceremin başına kuruldum.
Bornozla odasına girdi Onur.
Ve sonra giyeceklerini alıp tekrardan banyoya döndü.
İki dakika sonra banyodan giyinik halde çıktı.
Siyah bir kazak, siyah bir eşofman, saçları ıslak, ve yumuşak... Muhtemelen yumuşak.Gözlerim solumdaki aynaya takıldı.
Yüzümde bir gülümseme vardı.
Bu çocuk kesinlikle bana iyi geliyordu.
Uykusuz ve depresifken bile beni gülümsetiyordu.
Onu görüyor olmam bile beni mutlu ediyordu.Ellerimi birbirine kenetleyip Onur'u izlemeye devam ettim.
Sapık gibi onu gözetlemem biraz rahatsız ediciydi açıkçası.
Evet evet öyleydi. Ama elden ne gelirdi ki?Odadan çıktı ve tahminimce mutfağa doğru ilerledi.
Yatağın üzerinde duran telefonuma gelen bildirimle irkildim.
Whatsapptan gelen mesajı açtım.Anne:
Merhaba kızım, bugün birşeyler yapmaya ne dersin?Gözlerimi devirip mesajlardan çıktım. Böyle yaparak kendimi cezalandırıyordum.
Telefonumu cebime koydum ve
başımı kaldırıp yaralı çocuğa baktım.
Hala Mutfaktaydı anlaşılan.
Neyse, bu da iyi birşeydi. En azından yemek yiyordu işte.
...........
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Başkası |Tamamlandı|
Teen FictionAcı çektiğimi bilmesine rağmen neden yardım etmedi? Çünkü kendisi de bu acının içindeydi.