Multi: onur🌙
Ömer:
Onur, sana bu nasıl anlatılır bilmiyorum. Zaten bunları yazarken bile kendimi çok kötü hissediyorum.
Deniz sana aşık. Ve senin onu sevmeyeceğini biliyor. Ve bu yüzden senden uzak durmaya çalıştı. Fakat sen ona daha çok yaklaşıyorsun. Ve onu kırıyorsun. Onu az da olsa biliyorum. Senin yanındayken kırılıyor. Çünkü başka birini sevdiğini biliyor.
Senden bir karar vermeni ve Deniz'in kafasını artık karıştırmamanı istiyorum. Zor şeyler yaşadı ve yaşıyor da. Yaşadıklarını kendine anlatmaya bile korkuyor. O acıları tekrardan yaşayacağını sanıyor.
Deniz'e çok değer veriyorum. Ve diğerlerinin de değer vermesini istiyorum. Onu kırma.
(Görüldü.)
**********
5 hafta sonra.Onur...
Beş hafta içerisinde neredeyse her gün onunlaydım. Neredeyse her gün gezmiş, yemiş konuşmuş, gülmüştük.
Mutluydum. Ve daha iyisi, o da mutluydu.
Melike, o ise Onurdan çokça uzaklaşmıştı. Ayrılmışlardı.
Ondan uzaklaşan Onur olmuştu.
Ve bu durumdan kendime bir suçluluk payı çıkarmıştım.
Umarım böyle olmalarının sebebi ben değilimdir.
Elimdeki tarağın dişlerini saçlarımın arasında gezdirdim.
Saçlarımı tümüyle taradım ve sıkıca ördüm. Yüzüme sürdüğüm birkaç parça makyaj malzemesi yüzümü olduğundan daha güzel bir yüz haline getirmişti. Fakat hala aynı kişiydim.
Ömer'in benim için aldığı, siyah elbiseyi giydikten sonra beyaz spor ayakkabımı da ayağıma geçirdim ve çantamı koluma taktım. Aynadaki yansımam hiçte ben gibi durmuyordu.
Çantamdaki telefonum titredi.
Onur arıyor...
"Hazırlandın mı?"
"Evet,aşağıda mısın?"
"Seni bekliyorum."
"Geliyorum." Odamdan çıkıp evimin kapısını kilitledim. Askılığa astığım hediye poşetini aldım.
Ve hızla merdivenlerden indim.
Kapının önünde beni bekliyordu.
Siyah takım elbisesiyle mükemmel görünüyordu. Gözleri üzerimde gezindi.
"Mükemmel görünüyorsun."
Gülümsedim.
"Sende öyle." Sağ tarafta park halinde duran arabaya doğru ilerledi ve arabanın kilidini açtı. Beni ön koltuğa bindirdi, kendi de şoför koltuğuna oturdu. Ve yola çıktık.
Ömer arıyor...
"Kanka nerde kaldın?"
"Geliyoruz Ömer,biraz bekle."
"Geliyoruz derken?"
"Onur ve ben."
"Haaaaa, tamam hadi annem çabuk gelsin diyor."
"Tamam."
Bugün Ömer'in doğum günüydü.
Ve evde ufak bir parti veriyorlardı.Birkaç dakika sonra Ömerlerin evinin önünde durmuştuk. Arabadan aşağı inip Ömer'in evine ulaştık.
"Hoşgeldin kanka."
"Hoşbulduk Ömer."
"Sende hoşgeldin enişte." Dedi holdeki aynaya bakıp saçına şekil vererek.
"Ömer,ne saçmalıyorsun?" Dedim kaş göz işareti yaparak. Aynanın karşısında olduğumuz bir gerçekti ve tüm o iğneleyici kaş göz işaretlerimi görmüştü Onur.
"Hoş buldum kardeşim." Dedi Onur gülerek. Ve çapkın bir bakış attı bana doğru.
Aptal ömer!
**********Elleri ellerimi kavradı ve beni yavaşça kendine çekti. Belimi sıcacık elleri sardı ve adımlarına eşlik etmeye başladım. Gözlerime bakıyordu. Bakışları içime işliyordu ve gözlerinden gözlerimi ayırmak mümkün değildi.
Nefes almayı unutuyordum.
Bu an benim için çok ötedeydi.
Bir süre daha dansa devam etti ve ben ona ayak uydurmaya çalıştım. Müzik bittiğinde elleri tenimden ayrıldı.
Beni yanına çekip boş masalardan birine oturttu.
"Birazdan gelirim."
Birkaç dakika sonra elinde iki bardakla geri döndü.
Ve karşıma oturdu.
"Burası güzel bir yermiş." Dedi yerine yerleşirken. Etrafa bakındım. Her taraf süslemelerle doluydu. Ve biraz sade bir kafeydi.
Başımla onayladım.
Bardağı önüme itti ve diğer bardaktan bir yudum aldı.
"Ömer'e bak sen, koskoca adam oldu, artık 17 yaşında."
"Ama hiç büyümedi." Dedim kıkırdayarak.
Saate baktı ve huzursuzca etrafta göz gezdirdi.
"Pasta ne zaman kesilecek?"
"Birazdan kesilir, bir işin mi var?"
"Aslında,sana birşey göstermek istiyordum da."
..........
Upuzuuuuuuuuun bir bölüm oldu he:)))))))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Başkası |Tamamlandı|
Teen FictionAcı çektiğimi bilmesine rağmen neden yardım etmedi? Çünkü kendisi de bu acının içindeydi.