18

1.5K 75 18
                                    

Odada yankılanan, kulağıma aşina olan tanıdık melodi ve belli aralıklarla burun çekmelerim hakimdi etrafa.
Masamın üzerindeki lambamın çıkardığı loş ışık odamın hafif aydınlanmasına neden oluyordu.
Yatağımın başlığına başımı dayamış, penceremden onu izliyordum.
Bugün onun benimle olmasını her şeyden çok istemiştim.
İlk defa onu yanımda hayal etmiştim.
Öyle güzel bir histi ki bu...
Ayaklarım yerden kesilmişti, o an sanki bulutların üzerindeydim.
Tüm vücudum rahatlamış, sadece göz kapaklarımın altındaki hayallere odaklanmıştım.
Tırnağından, kirpiklerinin her bir tanesine kadar sevdiğim adamı yanımda düşünmüştüm...
Bu beni rahatlatsa ve mutlu etse de, yine canım yanmıştı.
Çünkü imkansızdı.
Biliyordum, böyle birşey olmayacaktı.
Rüyalarımda ve düşlerimde yaşayabilecektim onu.
Bu zamana kadar onu yanımda hayal etmemiş olmam biraz garipti, bunu ben de kabul ediyordum.
Bunun imkansız olduğunu bile bile hayal kurmak istememiştim bu zamana kadar.
Ve şimdi nefsime yenik düşüp her şeyi darmadağın etmiş, yine başa dönmüştüm.
Tekrardan fabrika ayarlarına dönüş yapmış, bir köşede ağlıyordum.
Ne yaşadığımı ben de bilmiyordum açıkçası...
Duygularım karmakarışıktı.
Yüzüme dokunan sokak lambasının ışığı bile içimdeki karanlığı ışığıyla doyurmaya yetmiyordu.
Güneşe dokunacak kadar yakın olsam bile, içimdeki bu karanlık asla sönmeyecekti.
Çünkü benim aydınlığım karanlıktı. Benim her şeyim karanlıktı.
Küçüklüğüm bile karanlıktan ibaretti.
Ben ilk bencilliğimi yaptığım o gün, tüm güzel anılarımı karalamıştım, kardeşimi ölüme terkettiğim gün tüm renkleri atmıştım.
Sadece siyahı bırakmıştım içimde.
Her baktığımda onu hatırlayayım diye.
Bir filmde duymuştum,açlığa üç hafta, susuzluğa  gün, havasızlığa üç dakika dayanırsın. Ama umutsuz üç saniye bile dayanamazsın,denmişti.
Ben senelerdir umutsuz yaşıyordum.
Tam yedi yıl umutsuz yaşamıştım.
Tabi buna yaşamak denirse, aslında kardeşim aklımdan ve kalbimden geçtiği her an ölüyordum.
Paramparça oluyordum.
Derin bir nefes çekip başımı yasladığım yerden kaldırdım.
Onur çoktan uykuya dalmıştı.
Gözyaşlarımın arasından gülümsedim.
En azından uyuyabilmişti bu gece.
Masamdaki lambayı kapatıp yatağıma uzandım.
Kendime iyi geceler dileyip gözlerimi sımsıkı yumdum.
Umarım uyuyabilirdim...
**********

Kızarık gözlerimin verdiği acıyla gözlerimi ovuşturdum.
Dün gece uyumayı başaramamıştım. Bugünkü sınavda uyuyakalmazdım umarım.
Sırama geçtim ve etrafa hakim olan güneş ışığından yüzümü esirgedim.
Kapüşonum güneş ışığının gözlerime gelmesini engelliyordu.
Hoş,ben de bunu istiyordum zaten.
Karanlıkta kalmayı.
Şakaklarımı ovuşturup ayılmayı bekledim.
Ömer ortalıkta yoktu.
Onur'u gelirken görmüştüm, sigara içiyordu.
Ama Ömer?
Neredeydi bu çocuk?
Telefonumu kapüşonumun cebinden çıkardım.

Deniz:
Ömer, okulda yoksun.

Deniz:
Evde misin?

Deniz:
Yoksa ben mi seni görmedim.

Ömer:
Sana da günaydın.

Ömer:
Bugün okula gelemeyeceğim.

Deniz:
Neden?

Ömer yazıyor...

Deniz:
Birşey mi oldu?

Ömer:
Bir sakin ol.

Ömer:
Dün hastalandım

Deniz:
Ne?

Deniz:
İyi misin şimdi?

Deniz:
Yanına gelmemi ister misin?

Ömer:
Yok.

Ömer:
İyiyim.

Deniz:
Peki

Ömer:
Onur'a haber ver 😉

Deniz:
Söyleyemem...

Ömer:
Neden?

Deniz:
Çünkü

Deniz:
Ömer, ben ondan uzak durmak istiyorum.

Deniz:
Onu eskisi gibi uzaktan sevmek istiyorum.

Deniz:
Bu kadar yakın olmamız beni daha çok üzmeye başladı.

Ömer:
Neden üzülüyorsun ki?

Deniz:
Şimdi ona daha yakınım,

Deniz:
Ve onu Melike'yi düşünürken görmem canımı yakıyor artık.

Deniz:
Ona yakın olunca,

Deniz:
Bir başkasını düşündüğünü hatırladığımda

Deniz:
Canım yanıyor.

Ömer:
Ama seni farketmeye başladı,

Ömer:
Olduğunuzdan daha yakın oldunuz.

Ömer:
Seni gördü.

Deniz:
Beni görmesi birşey ifade etmiyor.

Deniz:
Beni sevmiyor.

Ömer:
Neyse, ben seni ve Onur'u yanımda istiyorum.

Ömer:
Sen söylemezsen ben ararım.
..........

Okul sayesinde kitaba yb atamıyorum.
Yazarsam ya otobüste ya da yatmadan önce yazıyorum,soriii ☹️☹️☹️
Team Onur ❤️

Team Ömer ❤️

Bir Başkası |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin