Kapının üzerinde anahtarı kalmıştı.
Belkide bilerek bırakmıştı.
Bilmiyorum.
Anahtarı çevirip kapıyı ittim.
Odasının kapısı açıktı.
Sandalyesi devrilmişti.
Ve çırpınıyordu. O boğuluyordu.
O kısmını pek hatırlayamasamda,
Onu o ipten kurtardığımı ve onu kollarımın arasına çektiğimi iyi biliyorum.
Ne kadar orada o şekilde yığılı kaldık bilmiyorum. Ağlıyordu, ağlıyordum.
Birbirimize sımsıkı sarılmıştık.
Ne o konuşuyordu ne de ben. Sanki tutulmuş gibiydik.
Ağızlarımız yoktu sanki.
Hiçbir şeyimiz yoktu.
Sadece ağlamak için gözlerimiz ve birbirimize tutunmak için ellerimiz vardı.
Başını boynuma gömüp sessizce ağlayışını bir türlü unutamıyorum.O küçüklüğünden beri çok acılar çekmişti.
Kendini bir katil gibi görüyordu.
Suçlu hissediyordu kendini.
Fakat o benim bu hayatta tanıtabildiğim en iyi insandı.
O bana gerçekten sevmeyi öğreten kişiydi.
O ne bir katil ne de bir suçluydu.
O benim Deniz'imdi.Sessizliği bölüp konuşmaya karar vermiştim.
"Beni neden yalnız bırakmak istedin?" Gibi bir cümle kurmuştum.
Ve yüreğimi parçalara ayıran o cümleyi kurdu.
"Ben seni bırakmazsam sen beni bırakacaktın."
Başını göğsüme bastırdım.
Onu bırakacağımı sanmıştı.
Bu benim yapacağım en son şeydi.
"Ben çok korktum Onur...
Benden nefret edeceksin diye çok korktum.
Tekrardan görünmez olmak istemiyordum gözünde.
Sana anlatmadığım bir şeyi başkasından duymuştun.
Ve duyduğun şey işlediğim bir cinayetti.
Çok korkmuştum."
Gözyaşlarını sildi.
"Bende korktum.
Ama senden değil.
Az önceki çırpınışından korktum.
Kendime çok kızgınım Deniz.
Aslında sen her zaman çırpınıyordun.
Farkedemedim...."Onur..."
Kızarmış gözleriyle bana bakıyordu.
"Artık çıkalım mı?" Dedi ve burnunu çekti.
"Cenazeye geç kalacağız." Diye fısıldadı.
Başımla onayladım ve masanın üzerindeki arabamızın anahtarını aldım.
Evimizden çıkıp arabaya bindik.
Yıllar sonra o eve tekrardan gidecektik.O günden sonra Deniz ve ben yurtta kalmaya başlamıştık.
Her şeyi ardımızda bırakıp geleceğe dair hayaller kurduk.
Okuduk ve aynı zamanda çalıştık.
Sırf bu günlere gelebilmek için.
Ve sonunda hayalimizi gerçekleştirdik.
Genç, ve başarılı bir doktorum. Ve eşine aşık bir adamım.
Hayallerimizdeki gibi bir eve, bir arabaya ve Tiger adında bir köpeğe sahibiz.
Deniz ise bir öğretmen.
Ve aynı zamanda başarılı bir ev hanımı.
Ve bir anne adayı.
Hayattaki her şeye olmasada, istediğimiz şeye sahibiz. Ve birlikte geçirmeye yemin ettiğimiz bu hayata da birbirimize olduğumuz gibi aşığız.Arabayı park ettim ve arabadan çıktık.
Deniz üzgün ve gergindi.Bizim yanımıza ulaşan Ömer'e sımsıkı sarıldı ve ağlamaya başladı.
Babasının ölümü onu çok üzmüştü.
Ona kötü davranmasına rağmen babasını çok seviyordu.
Onun ölmesini istemezdi.
Hasta olduğu zaman onun yanına gelememiş olmasına çok üzülüyordu.
Babası onu görmek istememişti.
En çok üzüldüğü şey de babasının ona kırgın gitmiş olmasıydı.Ama,bunu da atlatacaktık.
..........
Veeeee final konuşması...
En sevdiğim kurgularımdan bir tanesiydi.
Tüm acılara rağmen mutlaka bir mutlu sonun olduğu ve sevginin ölümü bile alt ettiği bir kitaptı.
Deniz, Onur'a olan sevgisi sayesinde hayata tutundu.Sizce de çok güzel değiller mi?
Her zaman zihnimde yer edinecek bir aşk hikayesiydi.
Umarım sizde okurken keyif almışsınızdır.
Sizi çok seviyorum.
Diğer kurgularımda buluşmak üzere.
-Şimdilik-
Hoşçakalın...
Haaa unutmadan,
Dark Boy adlı kurguma da göz atabilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Başkası |Tamamlandı|
Teen FictionAcı çektiğimi bilmesine rağmen neden yardım etmedi? Çünkü kendisi de bu acının içindeydi.