Ne söylemeliyim bilmiyorum
Bir kaç satıra sığmaz
Öyle alelâde anlatılmazsın
Bir sayfayı doldurmaz belki
Ama,
Bir ömürde de bitmez.
Sen,
Tüm güzelliklerden noksan
Ve,
Sana benzeyen her şeyden
Habersiz
Öylece, öylesine var olmuş,
Tüm noksanlığınla
Koca bir dünya kurmuşsun.
Tek başına, yapayalnız
Bir o kadar da kalabalık..
Öyle sıradan, öyle herkessin
Ne var sende seni sen yapan
Hem diğer herkes oluyorsun
Hem de hiç kimse gibi değilsin
Sen nesin, kimsin?
Bazen bir çocuk masumiyeti gözlerinde
Bazen şehvetli bir kadın dudaklarında
Öyle zamanlarda bir katil bakışı
Soğuk ama yakıcı,
serseri sırıtışı
Almam için seni dolanır bazen kolların
Ve vermek için her şeyini arsızca,
Utanmaz bir kadın gibi
Sunar cennetini.
Tanıdığım her anda
Hiç tanışmamış iki yabancı
Seni biliyorum ben
Ama tanımıyorum
Sen kimsin?
Boynu bükük Frezya
İdama mahkum masum Papatya
Veyahut dikeni zehirli Gül
Aşk kokan Lale
Şehvetli Yasemen,
Gökkuşağının tüm renkleri,
Yalnızlığıyla asil siyah?
Söyle, son kez söyle
Sen kimsin nazenin?
Nesin sen
Bu bendeki duygularını
Almadan söyle
Ve,
Son bir şey daha..
Özür dilerim,
Sen;
Öyle sıradan, alelâde değil, çok özelsin,
Sen,
Çok güzelsin, Yoana..(Yaren Sevi) (Şiir şahsıma aittir, izinsiz kopyalamayınız!)
💙
Nehir, Ali gittiğinden beri elinde kahvesiyle koltukta oturmuş derin düşüncelere dalmıştı. Yakınlaşmalarından sonra Ali usulca kalkmış hem kendini hem Nehir'i toplayıp konuşmadan aşağı indirmişti genç kadını. Sonra, bir kaç gün içinde geleceğinden geri kalan detayları geldikten sonra konuşacaklarından bahsedip Nehir'i alnından öperek çekip gitmişti.
Nehir ilk kez bir erkek karşısında bocalamıştı. Kalbi ve aklı derin ve sert bir tartışmaya girişmiş ama galibi belli olmamıştı. Kendini aşk oyunlarına kaptırıp intikamını alamamaktan korkuyordu. Bir ilk daha! Nehir hiçbir şeyden korkmazdı ki!
Düşünceli hali devam ederken derin bir nefes verip kafasını koltuğa yaslayıp gözlerini kapadı usulca. Şu an Birce'ye ihtiyacı vardı. Onun masumiyet kokusuna, bebeksi tenine, tatlı sesine ihtiyacı vardı. Gözlerini açtı eline telefonu alıp Yağız'ı aradı.
"Efendim abla." Yağız tok sesiyle saygıyla konuştu.
"Birce nasıl, Yağız?" Nehir'in sesi yorgun çıkmıştı ama bu bile duygusuzluğunu gizlememişti.
"İyi abla. Baba'nın yanında yukarıdalar." Yağız derin bir nefes aldı. Konuşmak istiyordu ama kararsızdı.
"Söyle, derdin ne Yağız?" Nehir kafasını tekrar koltuğa yaslayıp gözlerini kapadı. Elinde soğumuş kahve kupasını avucunda biraz sıktı.
"Abla, biri Efken ve Emir'in peşine adam takmış. Attıkları adımı takip ediyorlar." Yağız'ın sesi sıkıntılıydı.
"Diğerleri?" Nehir kaşlarını çattı.
"Henüz onlarda bir şeye rastlamadık abla." Dedi, Yağız.
"Tamam dikkatli olun." Nehir başka bir şey söylemeden kapattı telefonu. Yağız ise şaşkındı. Nehir sinirlenir, bağırıp çağırır sanıyorken hiçbir şey olmamış gibi telefonu kapatmıştı. Sanki sesi hafif memnun gibiydi. Nehir'i ne zaman anlamıştı ki şimdi anlayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK TUTKUNU
Romance*YETİŞKİN İÇERİK!* Ağır cinsellik, şiddet, psikolojik olaylar barındırdığından 18 yaşından küçüklerin okuması tavsiye edilmez! #####