Herkese merhaba canlar. Bu bölümün belli bir ithafı yok. Buraya kadar okuyup yeni bölüm bekleyen herkese ithaf ediyorum. Beğenerek okumanız dileğiyle.
Not: Bölüm sonunda yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen.
&&&&&&&&&&&
"Buyrun şöyle geçelim."yerlerine geçtiklerinde kapı tekrar çalındı ve 'gel' komutunu duyunca içeri Tuna ve Nehir'in sekreteri Ayça girdi. Tanışma faslının ardından nihayet imzalar atılmış ortaklık kurulmuştu. Kahvelerini yudumlarken kapının çalınmadan açılması ve içeri Birce'nin girmesi bir oldu. Telaşla seslendi Birce;
"Anne!."
###########
Teleşlı sesi Nehir'i ayağa kaldırırken Mert Ali, avukatı ve Tuna onlara bakıyordu.
"Birce, ne oldu? "
Birce içerideki yabancı adamları görünce utanmış, bir adım geri gitmişti. Nehir kızının halini anlayıp ona doğru adımladı. Yanına gelip kızını kucağına alıp yeni ortaklarına döndü gülümseyerek.
"Tanıştırayım, kızım Birce!" Nehir kızına bakıp gülümseyerek göz kırptı. Birce onay almışcasına Mert Ali'ye ve avukatına dönüp kızarmış yanaklarıyla gülümsedi.
"Merhaba, ben Birce Sunay."peltek sesi ve kelimeleri yutarak konuşması karşısındaki adamları gülümsetmişti.
"Tanıştığımıza memnun oldum Küçük Hanım, ben de Mert Ali Çelik." Mert karşısındaki iki kadına bakarken birbirine bu kadar benzeyen anne-kızla ilk kez karşılaştığını düşündü. Kendi kız kardeşi tıpkı babasına benziyordu. Ailede annesine benzeyen kimse yoktu. Tuna yerinden kalkıp Birce'nin yanına geldi iki yanağını sıkıp burnunu öperken bir yandan da sataşıyordu.
"Hoş geldin Gönlümün Cimcimesi." Birce kendini kurtarıp bilmiş bilmiş konuşmaya başladı. Bu haliyle ne kadar ısırılası göründüğünü bilmeden.
"Bana bak Tunaşkım seni Derya cadısına söylememi istemiyorsan bana bir daha öyle deme. Sonra sevgilim Efken kıskanıyor." sözleri odadakileri güldürürken Tuna alınmış gibi yapıp kollarını bağladı.
"Yine mi Efken! Ulan adamdan bir kurtulamıyorum, anasını aldığı yetmedi kızına da göz dikti." Nehir bu şamataya son vermek ister gibi boğazını temizleyip konuştu.
"Tuna sen misafirlerimizle ilgilen ben Birce ile bir konuşayım." Nehir, Mert Ali'ye dönüp mahcup gözlerle baktı.
"Müsaadenizle, kusura bakmayın hemen gelirim." Mert Ali anlayışla kafasını salladı.
"Müsaade sizin sorun yok." Nehir kucağında kızıyla odadan çıkınca Tuna'ya bakarak merak ettiği soruyu sordu Mert Ali.
"Nehir Hanım'ın kızı olduğunu bilmiyordum." kaşlarını hafif çatmış, siyah takım elbise içerisinde oturduğu sandalyede biraz öne doğru eğilmişti.
"Hiç şaşırmadım. Nehir kızının bilinmesini istemiyor. Çok yakınları ve Nehir'in izin verdiği çevreden ibaret Birce'nin varlığı." Tuna yerine yerleşirken dalgın dalgın konuşuyordu. Deminki neşesinden eser kalmamıştı, elinde tuttuğu su bardağını sıkıyor, çenesinde bir kas atıyordu. Sinirlenmiş hali Mert Ali ve avukatını göz göze getirdi. Neler oluyordu?
"Anladım, Nehir Hanım'ın eşi çok şanslı olmalı. Muhteşem bir kızı ve gurur duyacağı bir eşi olduğu için." Mert Ali karşısındaki adamın dalgınlığından yararlanıp laf almaya çalışıyordu.
"Nehir evli değil, nişanlı." Mert Ali bir soru daha soracakken içeri giren Nehir ile sorusunu yutmak zorunda kaldı.
"Kusura bakmayın, bakıcı ile ilgili ufak bir sorun olmuş. Kaldığımız yerden devam edebiliriz." Nehir yerine otururken bir yandan da açıklama yapıyordu. Mert Ali kafasını sallayarak onayladı ve devam ettiler. Bir saat sonunda Nehir ve Mert Ali ayağa kalkarak tokalaşıp son konuşmaları yaptılar.
"Bu ortaklığın her iki şirkete de uğur getirmesini temenni ederim." Mert Ali temennisini sunarken Tuna ile de tokalaşıp Nehir ile göz göze geldi.
"Umarım öyle olur. Bizim inşaat şirketimiz her ne kadar daha yeni olsada emin olun sağlam atılan adımlar ve sizin gibi güvenilir şirketler sayesinde gün geçtikçe adını duyuran bir şirket. Bizimle iş yaptığınız için pişman olmayacağınızı garanti ederim." Nehir'in kendinden emin konuşması Mert Ali'nin hoşuna gitmişti.
"Bildiğiniz gibi demir-çelik fabrikamız köklü bir geçmişe sahip. Buna nazaran sizin gibi prestiji yüksek bir şirket tarafından tercih edilmek gurur verici. Ve eminim pişman olmayacağız. Hatta memnuniyetle çalışacağımız konusunda eminim. Eh, Birce hanımın da etkisi yüksek tabii." Mert Ali tebessümle söylediği sözlerden sonra Tuna ve Avukat Nedim kahkaha atarken Nehir ufak bir tebessümle yetinmişti. Aralarında geçen son konuşma bu oldu. Mert Ali avukatıyla çıkışa ilerlerken bir yandan da Onur'u aramakla meşguldü.
"Lan hani kadın hakkında her şeyi araştırdım diyordun? Kadının kızı var oğlum, kızı! Nasıl iş yapıyorsun lan sen, ibne? "
"Abi, valla araştırdım her şeyini. Şirkette dahi konuşulmadı kızı olduğu. Eğer kızı olsa çalışanların bilmesi gerekiyor, kadının kütüğüne de baktım kızı yoktu. Yalan haber abi, kim dediyse yalan söylemiş."
"Yaptığın yapacağın işi sikeyim lan senin. Gözüme gözükme kafanı dağıtırım." Mert Ali sinirinin nedenini tam bilmesede bu durum canını sıkmıştı. Arabasına binip şirketine doğru yola çıktı. Sunay Holdingleri ile 2 yıl sürecek bir anlaşma imzalamıştı, 2 yıl boyunca Sunay Holdinglerinin demir-çelik ihtiyacını giderecek ve karşılığında her iki şirkette kâr elde edecekti. Sırf cinsel arzuları yüzünden işini tehlikeye atamazdı. Düşünceleri gittikçe daha can sıkıcı bir hal alıyordu. Kafasını koltuğa yaslayıp gözlerini kapattı ve zihninde gezen saçma düşünceleri susturdu.
///////////////
Sunay Holdingleri
"Anlamıyorum Nehir, ne demek bu?" Tuna arkadaşı ve patronu Nehir'in aklından tam olarak ne geçtiğini anlayamıyordu. Ne demekti Amerika'ya gideceğim!
"Abartma Tuna, sadece bir kaç aylık bir kaçamak. Bunu bana, bize çok görüyor olamazsın. Birce ile biraz yalnız kalmak ve Barış ile aralarını yapmak istiyorum. Biliyorsun Birce hâlâ Barış'ın varlığını kabullenemedi." Tuna karşısında her zamanki gibi tek bir kası bile oynamayan, herhangi bir duygu geçişi olmayan kadına bakarken ne düşünmesi gerektiğini bilemedi.
"Barış'ın varlığını kabullenmeyen tek Birce değil ki ne ailen ne de biz onun hakkında olumlu düşünceye sahibiz. O sana uygun biri değil. Ne zaman anlayacaksın bunu? Lan adam seninle nişanlı her gece başkasının koynunda! Hâlâ daha evleneceğim diyorsun. Sen bu kadar mı gurursuzsun?" Tuna, sinirle oturduğu koltuktan kalkmış ağzına geleni söylerken çıldırmış gibiydi. Ama Nehir sanki hiçbir şey yokmuş gibi bir sükunetle önündeki dosyaları inceliyordu. Kafasını kaldırmadan "Bittiyse çıkabilirsin." dedi ve başka da bir harekette bulunmadı. Tuna umutsuzca ve acırca bir ifadeyle son sözlerini söyleyip odayı terk etti.
"Sen nasıl bir kadınsın aklım almıyor. Hatta insan olduğuna bile inanmıyorum. Duygusuz, kalpsiz bir canisin Nehir! Nasıl bu kadar kapatabilirsin kendini, nasıl soyutlanırsın dünyadan. Kafanı kaldır ve etrafına bir bak, senin kadar hayata bu kadar boş ve duygusuz gözlerle bakan kaç kişi var? Biz seni uyardık Nehir ama sen hâlâ o adamda ısrar ediyorsun. Ne yaparsan, ne yaşarsan hepsini hakkediyorsun. Hatta daha da fazlasını." sinirli birkaç adım sesi ve ardından kapının çarpılması. Tüm bunlara Nehirden en ufak bir karşılık gelmedi. Önündeki dosyayı imzalayıp bir başka dosyayı incelemeye başladı. Evet o yaşadığı ve yaşayacağı her şeyi hakkediyordu...
- ^^^^^^^^
Bu kadar kocaman aradan sonra yeniden burada olmak çok güzel. Nasılsınız iyi misiniz? Hala bir kaç okuyucum var mı bilmiyorum ama okuyan varsa teşekkür ederim.
Sağlıcakla ve esenlikle kalın efenim 😁😁😁😇😇😇
16.02.2019
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK TUTKUNU
Romans*YETİŞKİN İÇERİK!* Ağır cinsellik, şiddet, psikolojik olaylar barındırdığından 18 yaşından küçüklerin okuması tavsiye edilmez! #####