Bitmiş bir hikayenin yeniden,küllerinden doğmasıyla oluşan kuvvetli bir aşk...
Başrol: Yavuz Karasu ve Bahar Kutlu..
Bir yıl önce ayrılan çiftimizin tekrar Karabayır'da karşılaşması ile başlayan aşkları ve yaşadıkları maceraların hikayesidir bu.
Bu...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bahar'ın ağzından,
Elimdeki market poşetlerini taşımaya çalışırken bir yandan da kulağımda olan telefonumu omuzum ile destekleyerek Yavuz'a cevap vermeye çalışıyordum. Son konuşmamızdan sonra timle olan yemek işimizi bugüne almıştık. Hafta sonu olduğu için misafir ağırlamak benim için daha kolay olacaktı.
Tüm tim, Nazlı, Eylem, Fatma ve Güler abla hep birlikte olacaktık. Fatma abla geldiğinden beri toplu bir yemek organize etmemiştik. Hepimiz en son Yavuz ve benim düğünümde görüşmüştük. O yüzden bu yemek herkes için iyi olacaktı.
Yavuz ve ben evli bir çift olarak ilk kez misafir ağırlayacağımız için her şeyi kendim yapmak istiyordum. Daha doğrusu Yavuz'un da yardımıyla yapmak istiyordum.
"Aldım her şeyi, merak etme. Yine eksik bir şey olursa sana habere veririm." diyerek yürümeye devam ettim.
"Kendini çok yorma bir tanem. Ben gelince el birliğiyle hallederiz her şeyi." dedi Yavuz.
"Tamamdır, görüşürüz sevgilim."
Cevap verdikten sonra elimdeki poşetleri yere koyarak telefonu cebime koydum. Ardından yoluma devam ettim. Hava diğer günlere nazaran daha iyi olduğu için yürümek istemiştim. Çok fazla alınacak olmadığı için poşetler hafifti Allah'tan.
Eve ulaştığımda üzerime önlük giyerek yemek işine girişmiştim. Temizlik işini dün yaptığım için bugün oldukça rahattım. Tek işim yemek ve masanın hazırlanmasıydı. İlk önce pişecek olan yemekleri ocağa koyup mezeleri yapmaya koyuldum. Salata ve masa işini Yavuz'a bırakmayı düşünüyordum.
Müzik dinleyerek işlerime devam ettim. Mezeleri hazırladıktan sonra çorbayı ocağa koydum ve diğer yemekleri kısık ateşte pişirmeye devam ettim.
Aniden sırtında ve karnımda hissettiğim baskıyla irkildim. Ancak bu baskının sahibini kokusundan bile tanıdığım için fazla tepki vermedim. "Ne zaman geldin sen?"
Kafamı Yavuz'a doğru yaslayarak gözlerimi kapattım. Yemek yaparken geçen süreyi fark etmemiştim bile. Ne zaman öğleden sonra olmuştu?
"Ben geleli biraz oldu ama sen o kadar dalmıştın ki beni bile fark etmedin." diyerek burnunu saçlarıma gömdü Yavuz.
"Yemek yaparken zamanın nasıl geçtiğini fark etmemişim." diye mırıldandım. Ardından Yavuz'un kollarında çevrilerek başımı göğsüne doğru koydum. Ancak beline sarılmadım ellerim kirli olduğu için.
Benim yerime Yavuz sıkı sıkı sardı belimi. Ardından benden ayrılarak ocağa doğru yaklaştı. "E her şeyi yapmışsın sen. Hani bekleyecektin beni?" diye kaşlarını çattı bana bakarak.
"Sana salata ve masayı bıraktım." diye işaret ettim tezgahta duran salata malzemelerini.
"O zaman ben üzerimi değiştirip geliyorum," diyerek bana doğru yöneldi ve yanağımı öptü. Ardından seri adımlarla mutfaktan çıktı.