Bahar'ın ağzından,
Biten dosyalardan sonra yaptığım kahveyi keyifle yudumluyordum. Kolum dolayısıyla kamptaki çocuklara iki gündür başka bir hemşire ders veriyordu. Bu yüzden rahattım hasta olmadığı sürece.
Hastane maceramın üzerinden iki gün geçmişti. Geçen iki günde kolumun ağrısı daha da azalmıştı. Bu yüzden işe bile gitmeye başlamıştım. Yavuzla o akşam evimize gelip güzelce dinlemiştik ancak sabah Yavuz erkenden tabura gitmek zorunda kalmıştı.
İki gündür sadece telefonla konuşuyorduk. Yüz yüze görüşmeyince telefonla konuşmak pek yetmiyordu ama işinin olduğu belliydi. Hastanedeki tedirgin hallerinin sebebiyle ilgileniyorlardı belki de.
Fethi benim hastaneden çıktığım gün taburcu olmuştu ve işine geri dönmüştü. Bir askeri ancak bu kadar süre yatması için ikna edebiliyorduk. Eylemse Fethi'nin ardından bana gelmemiş bir otele geçmişti.
"Bahar ablaa!" diye bir ses duyduğumda kafamı kapıya doğru çevirdim. Hatice koşa koşa kapıdan girip yanıma ulaştı.
"Minik kuşum?" dedim merakla. Böyle gelmesinin bir sebebi vardı galiba.
Hatice yanıma geldikten sonra yanı başımda duran sandalyeye oturdu.
"Nasılsın Bahar abla? Kolun acıyor mu?" dediğinde güldüm. Küçücük aklıyla beni düşünmesi çok güzeldi. Ayrıca derslerden sonra ilerleyen Türkçesi beni gururlandırmıştı.
"Hiç acımıyor minik kuşum." diyerek göz kırptım.
Ardından kapıdan giren hastayla oturduğum yerden kalktım. Hatice çadırdan çıkarken ben gelen kişiyi muayene etmeye başladım.
Gerekli işlemleri yaptıktan hemen sonra son olarak tansiyonunu ölçüp yaşlı hastama baktım.
"Tansiyonunuz normal görünüyor." diyerek elimdeki tansiyon aletini masama bıraktım. Soğuk algınlığı için gerekli olan ilaçları yazıp yanı başımda bekleyen hemşireye uzattım.
Hemşire hastamızı çadırdan çıkartırken bir süre arkalarından baktım. Arkamı dönüp yerime geçtiğim sırada duyduğum sesle duraksadım.
"Doktor hanım?"
Yavuz'un sesini işittiğim an hızla arkamı döndüm. Göz göze gelince yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Yavuzsa zaten bana çoktan gülerek bakıyordu. Daha fazla oyalanmadan Yavuz'a doğru büyükçe üç adım atarak ona ulaştım.
Kollarımı hızlıca boynuna sararak gözlerimi kapattım.
"Dur dikkat et koluna." dedi Yavuz kollarını belime dolamadan hemen önce. Ardından burnunu açık olan boynuma götürüp kokumu içine doğru çekti.
"Çok özledim seni." dedim boğuk çıkan sesimle. Kollarımı iyice Yavuz'a doladım. "Ben de seni çok özledim." diye karşılık verdi Yavuz.
Ardından kollarımı biraz gevşetip kafamı yavaşça boynundan kaldırdım ve yüzüne baktım. Mavilerindeki tereddüt ve endişe yerli yerinde duruyordu ama bakışlarında başka bir şey vardı ayrı olarak.
Bu durumu fazla önemsemeyerek dudaklarına eğildim ve küçük ama etkili bir öpücük kondurdum.
"İşte şimdi tüm yorgunluğum geçti." dedi Yavuz gözlerime bakarak. Dediği şeyle güldüm.
"Hangi rüzgar attı seni buraya?" dedim heyecanla. Onu görmeyeli iki gün olmuştu ama çok özlemiştim.
"Bir saat kadar boşluğum vardı. Seni görmek istedim." diyerek belimde duran kollarını iyice sararak beni kendine doğru çekti. Ardından "Aslında akşam bir yemek mi yesek?" diye devam etti.
"Olur yiyelim. Ben evde hazırlarım o zaman." dediğimde kafasını iki yana salladı Yavuz. "Dışarıda yiyelim bence. Uzun zamandır birlikte dışarıda bir şeyler yapmadık."
"Tamam. Akşam haberleşiriz o zaman." diyerek onu onayladım. Birlikte vakit geçirmeyi özlemiştim.
Karabayır'a döndüm döneli adam akıllı vakit geçirememiştik Yavuzla. Görevler, iş, yaralanmalar derken zor vakit ayırmıştık birbirimize. Dışarıda vakit geçirmek ikimize de iyi gelecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zor Aşk| Tamamlandı💫
Hayran KurguBitmiş bir hikayenin yeniden,küllerinden doğmasıyla oluşan kuvvetli bir aşk... Başrol: Yavuz Karasu ve Bahar Kutlu.. Bir yıl önce ayrılan çiftimizin tekrar Karabayır'da karşılaşması ile başlayan aşkları ve yaşadıkları maceraların hikayesidir bu. Bu...