chi imparatoru

253 9 0
                                    

bu arada görsellerde ve video da gördüğünüz kişi chi imparatorudur.

Prenses sanki sözlerini duymuşçasına prense biraz daha yaklaşmıştı. Prens yüzünde oluşan tebessümü silemiyordu. Gündüzleri de keşke bu kadar sözünü dinleseydi.

- Gündüzleri de beni dinlesen ne güzel olurdu!!

Prensle prenses son günlerini hep birlikte geçirmişti. Prenses prensin kendine bu kadar bağlı olmasından hoşlanmaya başlamıştı. Özel günlerinde bile kendinden tiksinmemesini ise aklı almıyordu. Prens artık hazırlanmış gidecekti. Kraliçe ve prenses prensi uğurlamak için sarayın bahçesindeydi. Baharı bir türlü hissedemiyordu prenses. Onu umursamadığını sanıyordu ama nedense içi buruktu. Ağaçlar içindeki kışa inat çiçekler açmış ve kuşlar en güzel şarkılarını bugüne saklamıştı.prens ilk olarak annesiyle vedalaşmıştı. Prensesle vedalaşırken kulağına eğilmiş ve''benden başkasına bakmayı aklından bile geçirme. Beni çok özle,döndüğümde ilk gecemizin olmasını istiyorum.''prenses şok ifadesiyle prense bakmıştı. Prens prensesin ne kadar üzgün olduğunu görünce aklını başından alacak en iyi kelimeleri seçmişti. Gülümseyerek ona bakıyordu. prenseste yüzünü toparladı ve prensi sanki yanağından öpüyormuş gibi yaparken prensin kulağına fısıldadığı sözlerle şok olma sırası prense gelmişti.''o zaman çabuk dönmelisin. Bir aya dönersen neden olmasın?'' ikisi de birbiriyle oynuyordu. Artık ayrılık zamanı gelmişti. Prens prensesi alnından öpüp atına binmişti. Prenses hüzünlü gözlerle prensin arkasından bakıyordu. ya ona bir şey olursa? Tüm yetkiyi kendisine neden bırakmıştı sanki? Prenses sarayda normal günlerini geçiriyordu. Ama artık burada boğulduğunu hissediyordu. Gecelerini prensin konağında geçiriyordu. Ama bir türlü uyuyamıyordu. Aklını kaçırdığını bile düşünmeye başlamıştı. Ama bir gün saray mutfağına gittiğinde duyduklarıyla kararını vermişti. Leydiler kraliçenin prensin yanına cariye olabilecek kızlar gönderdiğini duyması yeterli olmuştu. Kraliçenin neden bir şey yapmadığını şimdi anlıyordu. Zaten onun planı en başından bir cariyeydi ve bunu sağlamak için çoktan harekete geçmişti bile. Prenses prensin dairesinde bir ileri bir geri yürürken kararını vermişti. Prensin yanına gidecekti. Prenses olduğu yerde kalmıştı. Neden böyle bir karar almıştı ki? Onu kıskanıyor muydu? Yoksa bunun anlamı onu sevdiği miydi?

- Hayır hayır onu sevmiyorum. Sadece onu merak ettim. Gitmeyeceğim. İstiyorsa cariye alabilir.

Prenses yatağa bu düşünceler içinde uzanmıştı. Ama gördüğü rüya aklının başına gelmesi için yetmişti. Rüyasında prens savaştan yanında çok güzel bir cariyeyle dönüyordu. Cariyede karnı burnunda hamileydi. Prensin gözü cariyeden başkasını görmüyordu. Prenses prense sarıldığında kollarını bıraktırıp cariyenin dairesine gitmişti. Uyandığında kalbi dört nala atıyordu. Elini kalbin üstüne koyup'' sadece rüyaydı jong asla cariye almayacağını söylemişti.'' Diye kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Kararını vermişti prensin yanına gidecekti. Ama bunu kraliçeye belli etmeden nasıl başaracaktı. Başka çaresi yoktu. Konağına giriş çıkışları yasaklamıştı ve en yakın cairyelerinden birini giydirip dairesine bırakmıştı. En azından kendisi saraydan çıkana kadar bu işe yarardı.

- Beni affet jong ama yanına gelmek istiyorum. Hem kıskandığımdan değil geçen gün senin yaralandığını gördüm. Yanına gelirsem belki bu durumu önlerim.

Muhafızlar komutanını çağırıp prensin yanına gitmek istediğini söylediğinde komutan diz çöküp yalvarmıştı.

- Prens beni öldürür. Lütfen prenses bu isteiğinizden vazgeçin.

- Eğer beni götürmezsen asıl seni ben öldürürüm. Son zamanlarda kötü rüyalar görüyorum. Prensin başına bir şey gelecek diye çok korkuyorum. Sadece bir günlük yol uzaklıkta onu göreyim. İyi olduğunu bilirsem rahatlarım.

prensesin yoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin