- Üstünü batırdım,kötü kokuyorum ve ayrıca ..
- Hayır tiksinmedim. Sana bir hikaye anlatacağım. Bir çiçek varmış hiç kokusu yokmuş, görüntüsü de fena değilmiş. Bir bülbül ona tutulmuş, sıcak,kurak günlerde gagasında çiçeğe su taşır, zararlı böceklerden onu korurmuş ama gel gör ki çiçek ona hiç yüz vermezmiş. Kuş onu seyretmek istese hep arkasını dönermiş. Bülbüle demişler bu huysuz, kokusuz çiçeği neden seversin? Belli ki seni sevmez. Bülbül de demişki gelin onu bir de benim gözümden görün. Ben onu seviyorum diye illa o da beni sevecek diye bir şey yok ya. Onu mutlu görmek bana yetiyor da artıyor demiş. Kıssadan hisseyi de sen bul. Daha da benden açıklama bekleme.
Prens üstünü değiştirip, prensesin kıyafetlerini ve döşeğini değiştirtmişti. Prensesin üstünü sıkıca örtüp, sıcak çorba getirilmesini istemişti. Prensesin durumu kraliçenin kulağına gidince onu rezil etmek için bir plan yapmıştı bile. Prens bakanlarla toplantıyken prensesi soylularında olduğu bir çay partisine davet etmişti. Prenses davet eden kraliçe olunca gitmeyi mecburen kabul etmişti. Ayaktayken sorun yoktu da oturunca olacakları düşünemiyordu. Prenses çaya giderken kırmızı bir kıyafet hazırlatmıştı. Kıyafeti kırmızıda olsa olacakları engelleyemezdi. Prenses kraliçeye saygılarını sunup yerine oturmuştu. Kraliçe çay partisinin uzamasını sağlamıştı. Ki zaten her an prenses için ölüp ölüp dirilmek demekti. Prens bu durumu haber aldığında hızla çay partisine gitmişti. Prensin salona girmesi annesini bile şok etmişti. Herkes ayağa kalkıp saygılarını sunmasını engellemek için ;
- Selamlamaya gerek yok demişti.
Aslında bunun sebebini partideki çoğu kişi biliyordu. Prens prensesin yanına geçip pelerinini prensesin omzuna koyup kalkmasına yardım etmişti.
- Kraliçem prenses sizi üzmemek için bu aralar soğuk algınlığından bahsetmemiş sanırım. Ama doktorlar dinlenmesi gerektiğini söylediler. O yüzden bir süre için onu mazur görürseniz sevinirim.
O sırada gelen hizmetçi tepsideki kiraz suyunu prensesin üzerine ve oturduğu yere yanlışlıkla(!) dökmüştü. Tabii ki prensin kükremesi tüm salonu ürkütmüştü.
- Çabuk burayı topla ve daireme gel. Cezanı öğreneceksin o zaman.
Kraliçe oynanan tiyatroyu bal gibi de anlamıştı. Ellerini sıkmaktan parmak boğumları bembeyaz olmuştu. Ama elinden bir şey gelmezdi. Prens prensesin taraındaydı. İşin kötü yanı şu ana kadar hiçbir cariyeye göstermediği ilgiyi bu kıza göstermeye başlamıştı. Kraliçe batılı bir prenses istemiyordu. Eğer bir prenses olacaksa doğudan olmalıydı ve ne pahasına olursa olsun bu kızdan kurtulacaktı. Prens prensesi dairesine getirmiş ve rahatsız ememelerini söylemişti.
- Neden kraliçenin seni çağırdığını bana haber etmedin?
- Önemli bir şey değildi.
- Eğer ben gereken ayarlamaları yapmasaydım orada utanacağının farkındasın değil mi?
- Evet kıyafetinden pek belli olmayabilir ama oturduğun minderin kıpkırmızı olmuştu bile.
- Peki bu kez sen haklısın . teşekkürler majesteleri.
- Annemden uzak dur.
- Neden?
- Çünkü yakında atağa geçecektir ben savaşa gştmeden önce muhakkak bir cariye yapmamı isteyecektir. Böylece sarayın yönetimini paylaşacaksın.
- Umurumda değil istersen istediğin kadar cariye alabilirsin.
Prens sessiz kalmayı tercih etmişti. Bunu asla yapmam demek dilinin ucuna gelmişti ama diyememişti. İstiyordu ki prenses ona evlenemezsin,başka bir cariyeyi aklından bile geçirme demesini bekliyordu. İkisi de üstünü değiştirmişti. Prenses yatağa uzanmış ve karnını sıcak tutmaya çalışıyordu. Prens daireden kısa süreliğine ayrılıp geri gelmişti. Elinde askerlerin kullandığı matara vardı. Yavaşça matarayı prensesin yan tarafına koymuştu. Daha sonra yanına uzanıp onu kendine çekmişti. Prenses huzursuzca geriye çekilmye çalışınca onu kendine çekip öpmüştü. Prensesin boşluğundan yararlanıp ona sıkıca sarılarak gözlerini yummuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/99310393-288-k657328.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prensesin yolu
Historical Fictionyarı asil olarak doğan kahin bir kız prenses olursa ne olur? peki ya kraliyet ailesi onu kabul edecek mi? neden sürekli hayatı kraliyet ailesi ve veliaht prensle kesişiyor?