korumuş!!

210 12 0
                                    


Yarım saatin sonunda adamın vücudunda sağlam yer bırakmamıştı. En sonunda adam bayılmadan önce ''prens'' demişti. İmparatorun öfkesi bir kat daha artmıştı. Hekim sonunda dışarı çıkmıştı.

- Yarasını şifalı ilaçlarla sardım. Kemik suyuna çorba içmesi gerek ama yarın sabaha kadar su bile veremezsiniz aksi takdirde kusar ve kendini zorlar. Yarasını zorlayacak herhangi bir şey yapmasına izin veremezsiniz. 3 gün burada kalmalı aksi takdirde kanaması olur ve hayatını tehdit edebilir.

Saray hekimi de en sonunda gelmiş ve prensesi kontrol etmişti. Saray hekimi de diğer hekimin söylediklerini tekrarlamıştı. İmparator prensin prensesi öldürmek isteyeceğini sanmıyordu ama neden bunu kullanmasındı ki? Sonuçta kendisi değil prensesi vuran adam söylüyordu.

Hükümdar prensin sarayı

Kraliçe endişe içinde bekliyordu. Sonunda her şey istediği gibi gitmişti. Leydiler prenses geçerken kraliçenin prens için cariye gönderdiği dedikodusunu yaymıştı ve her şey kraliçenin planladığı gibi gerçekleşmişti. Evet gerçektende bir cariye göndermişti ama bu cariyenin amacı prensesi kıskandırmaktı. Şayet gerçekten cariye olabilirse ne alaydı ama kraliçe prensin gözlerini görmüştü. Asla başka bir kadına bakmayacağını anlamıştı. Amacı prensesi saraydan çıkarıp onu chi imparatounun tuzağına düşürmekti. Ama muhafızlar komutanı başka bir yol takip ederek kraliçenin planını suya düşürmüştü. Prensin prensesin yaında gönderdiği askerlerden birkaçı kraliçenin tarafındaydı ve imparator chi'nin onları bulması için yolda iz bırakmışlardı. Ama prensesin tavrı yüzünden yaptıklarına pişman olsalarda iş işten geçmişti. Kraliçe istese yolda prensesi öldürtebilirdi ama prens bunu öğrenirse hayatının sonuna kadar annesi olsa bile onunla konuşmazdı. O yüzden chi imparatorunun prensesi sevdiğini öğrenince onu maşa olarak kullanmaya karar vermişti. Şayet prenses chi imparatorunun sarayında ölürse bundan kim kraliçeyi sorumlu tutabilirdi ki? Kraliçe bu düşünceler içindeyken aklına gelen fikirle gülümsemişti. Aptal oğlunun gözündeki perdeyi de böylece kaldırabilirdi. Kraliçe içeri giren muhafızıyla dikkatini ona vermişti.

- Kraliçem maalesef okçu jang yakalandı.

- Önemli değil. Ailesi elimizde benim yaptırttığımı söyleyemez. Prensin yaptırttığını söyleyecek. Bu imparatorun da işine geldiğinden bu işi daha fazla araştırmayacaktır. Şimdi chi imparatorluğuna git ve söylediğim dedikoduyu yay. Prensesin imparatorun hayatını kurtarmak için kendini okun önüne attığını tüm şehir halkına yayacaksın.

- İyi ama imparator gerçeği gördü. Okun hedefindeki prensesti.

- Sen dediğimi yap. Amacım prensin kalbinin kırılması , onu kalbinden çıkarabilirsem,ölmesi ya da yaşaması benim için çokta önemli değil.

- Emredersiniz kraliçem.

Prens için ise zaman geçmek bilmiyordu. Chi imparatorluğundaki casusları prensesin yaralandığını söyleyince atına atlayıp chi imparatorluğuna doğru yol almıştı. Casusları preenseesin Pazar yerindeki doktorun kliniğinde kaldığını söyleyince onların rehberliğinde ahşap ve eski kliniğe gelmişti.

- Prensim ben önden hasta gibi gidip imparatorun ve askerlerin orada olup olmadığına bakayım.

- Gerek yok. Prenses yaralıyken kendi güvenliğimi düşünecek değilim.

- Ama prensim.

- Siz burada kalın. İtiraz etmeyin bu bir emirdir.

Prensin sivil giyinmiş muhafızları mecburen doktorun evinin karşısındaki sokakta kalmıştı. Prens kapıda bekleyen imparatorun askerlerine doktordan ilaç almaya geldiğini söylemişti. Başta askerler bu duruma karşı çıkmışlardı. Prensin eli neredeyse kılıcına gideceği sırada; gürültüyü duyan doktor içeriden çıkmıştı.

- Neler oluyor burada?

- İlaç almaya geldim .

- Peki içeri geç.

İçeri de doktor ve askerler hariç kimse yoktu. Prens direk doktorun yanına gidip prensesle görüşmek istediğini söylemişti. Doktor prensi ilaç odasına götürmüştü. Burada ikisi hariç kimseler yoktu.

- Evet prensim sizin için ne yapabilirim?

- Benim prens olduğumu nereden anladınız?

- Buraya sadece iki kişi gelebilir. Birinci imparator çünkü prensese deli gibi aşık, prenses yaralanınca ne kadar telaş ettiğini gördüm. İkincisi de siz prensim çünkü onun eşisiniz.

- O zaman ne yapacaksın? Beni imparatora mı teslim edeceksin?

- Hiçte öyle bir niyetim yok. Hadi prensesi görmeye gidelim.

Doktor dolaplardan birini ittirmeye başlamıştı. Dolabın arkasında duvar yoktu ve diğer odaya açılıyordu. Dolabı 90 derece çevirince diğer oda görünmüştü. Prens baygın bir şekilde uyuyan prensesi yatağın üzerinde görünce koşarak diğer odaya geçmişti.Prens prensesin yatağının kenarına oturup ellerini avcunun içine almıştı.

- Seni buradan götüreceğim prensesim ve yine bana kötü davranmana izin vereceğim.

- Üzgünüm ama prenses 3 gün buradan ayrılamaz. Aksi takdirde kanaması olabilir ve hayati tehlike oluşturabilir. Prensim artık gitmelisiniz. İmparator yakında gelir. Sizi burada görürse büyük ihtimal sizi burada öldürür.

- Umurumda değil.

- Sizin umurunuzda olmayabilir ama prensesin umurunda olacaktır. O iyileşip size bir şey olduğunu duyunca sizce hayatta kalmayı ister mi?

Prens yumruklarını sıkıp yenilgiyi kabul etmişti.

- Peki gideceğim. Ama 3 gün sonra gelip onu alacağım.

- Üzgünüm ama bunu başarabileceinizi sanmam. İçeri herkes girebilir ama prenses chi sınırlarından asla dışarı adım atamaz. İmparatorun gözlerini gördüm. O ölmeden asla bu ülkeden çıkamaz.

- Yani?

- Prensim prensesin iyileşmesini bekleyin. O size gelecek ve ben ona yardım edeceğim.

Prens şaşkınlıkla doktora bakmıştı.

- Neden bize yardım edesin ki?

- Zamanında tüm kalbimi verdiğim biri vardı ve asilin biri zorla bizi ayırdı. Sevdiğim kadın düğün gecesinde canına kıydı. Şayet bana bıraktığı mektup olmasaydı bir an bile düşünmezdim bende o gece canıma kıyardım. Son isteği benim mutlu bir hayat sürmemdi. Bende hastalara yardım ederek mutlu olmaya çalışıyorum. Anladığım kadarıyla prensesin gönlü sizde.

- Bunu nereden biliyorsun?

- Baygın halde daima sizin adınızı sayıkladı. İmparatorun neden gittiğini sanıyorsunuz? Bir ara neredeyse gülme krizi geçirecektim. Her prensim dediğinde imparatorun yüzü renkten renge giriyordu. Şayet prenses sağlıklı olsaydı onu cezalandırmaktan geri durmazdı. Neyse şimdi gidin imparator hem hava almak hem de saraya uğramak için gitti. Sizi burada görürse sanırım bugünkü hınıcını sizden çıkarır. Ahh bu arada biri size tuzak kurmaya çalışıyor. Prensesi vuran okçu onu sizin gönderdiğinizi söyledi.

- Anladım. Araştıracağım.

Prens prensesin alnına küçük bir öpücük kondurup elini yatağın üzerine dikkatlice bırakmıştı.

- Beni bekle sujin seni muhakkak buradan çıkaracağım.

Prens hekimin evinden çıkıp askerlerinin yanına gelmişti. Prens evden çıktıktan birkaç dakika sonra imparator gelmişti. Prens şehri daha iyi tanımak için birkaç günlüğüne bir handa kalmaya karar vermişti. Hanın salonunda bir şeyler yerken yan masadan gelen konuşma dikkatini çekmişti.

- Duydun mu batı hükümdar prensesi imparatorun önüne atılıp onu suikastçıdan korumuş.


prensesin yoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin