2.Bölüm

21.5K 785 98
                                    


Sabah kalkıp üzerimi giyindikten sonra eve yıkamak için getirdiğim nöbet takımımın üstüyle altını düzgün bir şekilde katlayıp çantama sıkıştırdım.

Saçlarımı da topladıktan sonra odadan çıkıp mutfağa girdim. Süt ve kreker ile karnımı doyurduktan sonra sessizce evden ayrılıp merdivenlerden çıkmaya başladım.

Sabahın erken saatleri olduğu için herkes yeni yeni kalkıp işe gidiyordu.

Osman Abi de bakkalı yeni açıyordu.

Beni görünce gülümseyip "Günaydın İrem." dedi.

Ona gülümseyerek karşılık verip "Sana da günaydın Osman Abi. Yardım edeyim?" dedim kepenkleri kaldırmasını ima ederek.

"Yok kızım ben hallettim." dedikten sonra kepengi kaldırdı.

"O zaman sonra görüşürüz. Bol kazançlar."

"Sana da kolay gelsin kızım."

Gülümseyerek başımı eğdim ve bayırdan inmeye başladım. 

Bir yandan da Zonguldak manzarasını izliyor, gelip geçen trenlerin seslerini dinliyordum ki birisinin "İrem?" diye seslenmesiyle etrafa bakındım.

O sırada bana doğru gülümseyerek gelen uzun boylu çocuğu fark ettim.

Yanıma gelip "Günaydın." dediğinde kaşlarımı çatıp sorgular bir şekilde "Günaydın?" dedim.

Yani demek istiyorum ki; Abicim sen kimsin?

Oda bu ifademi anlamış olacak ki "Ah! Kusura bakma! Sen beni tanımıyorsun!" dedi.

"Annem amcanları, yengenleri falan tanıyor. Aynı hastanede çalışıyoruz."

Hee!

Şu uzun boylu, yakışıklı, hali vakti yerinde olan 29 yaşındaki doktor çocuk.

Anlaşıldı.

"Kusura bakma. Daha önce seni görmediğim için tanıyamadım."

Ardından bir adım geri atıp çocuktan biraz uzaklaştım.

Tanımadığım insanlarla da pek bir muhabbetim olmaz aslında." dedim benden uzaklaşmasını umarak. Nedensizce onun bu birden kırk yıllık tanıdıkmış gibi samimi yaklaşımı beni rahatsız etmişti.

"Ama konuşmadan da tanıyamazsın değil mi?"

Aaa! Sana mı soracam? İster koklayarak tanırım, ister bakışarak!

Gerçekten rahatsız ediciydi. Göz devirip önüme döndüm ve bayırdan aşağı yürümeye devam ettim. O ise sanki çok normal gibi ellerini cebine atıp etrafa bakarak yüzündeki gülümsemesi ile yanımda yürümeye devam etti.

"Galiba annem yengene biraz açık konuşmuş. Yani şey. Seni rahatsız etmek istemem." dediğinde durup ona baktım.

Sonra hafif mesafeli bir gülümseme ile "İyi o zaman. Daha fazla rahatsız etmezsen sevinirim." dedim.

"Görüşürüz şey... Im..." dediğimde cümlemi "Kerem." diyerek tamamladı.

"Ah! Evet. Kerem. Görüşürüz çünkü ben bu olaylarla kimsenin muhatabı olmak istemiyorum. Ben zaten yengemlere de fikrimi söyledim, şu sıra böyle şeylere sıcak bakmıyorum. Yani yanımda durmaman benim için büyük bir iyilik olur Kerem Abi."

Bu mesafe yeterliydi herhalde?

Ancak Kerem benim aksime hala fazla laubaliydi.

Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Cidden uzundu.

Kaldırım SerçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin