12. Bölüm

10.3K 606 112
                                    

Tam dışarı çıkacakken annemin "İrem!" diye bağırmasıyla arkamı döndüm. Arkamı dönmemle annemin elindeki şapkayı kafama geçirmesi bir oldu.

"Zibidi gibi dışarı çıkıyorsun! Üşütünce annen bakar sana(!)"

"Anne Allah aşkına ya! Çocuk muyum ben?"

"Kayıp göt üstü düşersen görürsün çocukluğu. Yerler hep buz tutmuş. Dikkat et."

"Of tamam."

Evden çıkıp sokağa ilerledim. Bizim çocuklarda sokağın başında bekliyorlardı. Beni gördüklerinde yüzlerinde bir gülümseme belirdi. Hemen sonrasında ise ellerindeki kar toplarını üzerime fırlattılar.

Ben sütunun arkasına geçip "Yapmayın be!" diye çemkirirken Nagihan'ın birden karşıma gelip kar topunu suratıma yapıştırmasıyla dondum kaldım.

"Ben bunun intikamını alırım yalnız!"

"Kesin alırsın. Hadi gel. Seni bekliyoruz iki saattir."

Sokağa çıkıp çocukların yanındaki yerimi aldığımda Mehmet "Gençler! Hazır mısınız kopmaya?" dedi.

Orhan gülüp "Bu da sanki eğlence merkezine gidiyor. Altı üstü bayıra poşetle kaymaya gidiyoruz." dediğinde gözüm Mirhan'a kaydı. Mâlum bu aralar boynuzlarını cilalamakla meşguldü.

Arkasından gidip koluna girdiğimde bana dönüp gülümsedi.

"Hayırdır bücürük?"

"İyi misin? Moralin bozuk görünüyor."

"İyiyim canım."

"Düşünceli gözüküyorsun. Çok mu üzdü seni?"

"Yok kız. Ona üzülmüyom ben. Kıza ayrılmadan önce altın bileklik almıştım da onu nasıl geri alabilirim diye düşünüyordum."

"Ya Allah cezanı vermesin ya! Bende seni üzgün sandım. Geldim konuşuyorum."

Mirhan'ın yanından çekilip Nagihan'ın yanına geçtiğimde Doğan'la gülüşüyordu.

"Siz ikinizde çekilmemeye başladınız ha. Evlenin de kurtulak."

Doğan "Kıskanıyor bu bizi." dediğinde "Ay haspam! Kıskansam sizi mi kıskanırım. Biri Malkoçoğlu diğeri kenar mahalle Dilberi." dedim.

Bayıra vardığımızda hepimiz tek tek poşetlerimizi çıkarıp kaymaya başladık. En son Mehmet iki çöp poşeti getirip "Grup grup kayalım!" dediğinde ikiye ayrıldık.

1. grup Doğan, Nagihan, Mirhan ve Erdal olurken 2. grup Ben, Mehmet, Ediz ve Orhan oldu.

Bizim poşette ben en öne oturduğumda Ediz arkamda yerini aldı. Ellerini belime koyduğunda duruşumu dikleştirip yutkundum.

İrem? Noluyo kızım hayırdır? Kendine gel!

Göz ucu ile arkama baktığımda Mehmet ve Orhan yerlerini almışlardı.

Boğuk bir sesle "Kayıyorum." dediğimde Mehmet "Haydi bismillah!" dedi ve bizimkiler ile aynı anda kaydık.

Ancak biz diğer gruba göre daha hızlı gittiğimizden durmamız için yapılan tümsekten fırladık ve bir an ayağımın yerden kesildiğini hissettim. Gözlerimi sımsıkı kapamış bir şekilde sırtım zeminle buluştuğunda üzerimde bir ağırlık vardı.

Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda ise Ediz ile burun burunaydım.

Şaşkınca ona bakarken oda aynı şekilde bana bakıyordu.

Yutkunup kesik bir nefes aldığımda bakışları aşağıya düşünce benimde aynı şekilde düştü.

Ve o an beni bir öksürük krizi tuttu. Ediz silkinip üzerimden kalktığında ise hemen ayaklanıp üzerimdeki karı silkeledim.

Kaldırım SerçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin