18. Bölüm

10.8K 624 82
                                    

Sabah babamla birlikte iş yerine gittim. Bugün bankada falan işi olduğundan dükkanda benim durmamı söylemişti.

Eh işte. Hayat böyle. Hemşirelik oku, nalburda çalış.

Öğlene kadar gelen geçen birkaç kişi olmuştu. Onun dışında rahat olduğumdan dolayı telefonumdan kitap okumaya başladım.

Bir süre kitap okuduğumda dalmış olacağım ki birden gözümün önünde biri parmak şıklatınca kendime gelip karşıma baktım.

"Buyru... Ediz?"

Ediz kaşlarını aşağı yukarı kaldırıp "Naber?" dedikten sonra tezgaha yaslandı.

"Hayırdır? Bir şey mi alacaktın?"

"Yani. Sende istersen neden olmasın?"

"Sonuçta para bizim cebe girecek. Neden olmasın?"

"Yok benim istediğim şey gönül rızası ile alınıyor?"

"Efendim? Anlayamadım."

"İşte diyorum Allahın emri peygamberin kavliyle seni bana alsak?"

"Sen git ananı al kendine."

"Hiii. İremcim. Hiç yakıştıramadım. Biraz ayıp olmadı mı anan falan?"

Oflayıp göz devirdikten sonra "Yine ne istiyorsun Ediz?" dedim.

"Mektup."

"Kırtasiyeye git o zaman."

"Yok. Ben senden istiyorum."

"Ne?"

Elini cebine atıp bir kağıt çıkardıktan sonra kağıdı iki parmağının arasına sıkıştırıp havaya kaldırdı.

Kağıda daha dikkatli baktığımda bir kaç saniye kendime gelemedim.

Yoo yoo! Hadi canım! Yok artık!

Ya ben onu çöpe atmıştım!

Anlamamazlığa vur İrem! Anlamamazlığa vur!

Tedirgince gülerek tezgaha yaslandıktan sonra tekrar gülüp "Ne ki o?" dedim başımı sallayarak.

Ediz de aynı benim gibi gülümseyip bana eğildiğinde tedirgince ona baktım.

Gülümseyerek "Sıvama İremcim." dedikten sonra "tamam mı?" dercesine gözlerini yumup açtı ve geri çekildi.

Bu sefer savunma moduna geçme zamanı İrem. Düşman kuvvetleri dört bir yanını sardıysa tek çare ölene kadar savaşmaktır!

Hadi İrem!

Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

"Onu ben lisedeyken yazmıştım. Hemen havalara girme. Ergenlik zamanlarım. Mantıklı düşünemediğim zamanlar. Ah! Dur bekle! Şimdi hatırladım da senin de mantıklı düşünemediğin zamanlardı galiba. Terzi Mukadderin kızıyla köşe kapmaca oynamalar falan."

Ediz güldükten sonra "Bahsettiğin zamanın üzerinden neredeyse 10 yıl geçti." dediğinde buldum açığı, taktım doksana golü.

"Bende onu diyorum işte. 10 yılda devir bile değişiyor. İnsan mı değişmeyecek?"

"Değişir tabi. Duygular daha da kuvvetlenir. Hatta bazen insanlar geçmişteki hataların farkına varırlar."

Boş bulunup "Hangi hata?" dediğimde Ediz'in ifadesi ciddi bir hale geldi ve gözlerimin içine bakarak "Seni lisede uyardığım gün. Seni uyarmam hataydı." dediğinde kaşlarımı çattım.

Kaldırım SerçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin