30. Bölüm- Final

15.4K 563 88
                                    


Allah'ım! Balık Nemo! Akvaryumun içerisindeydim. Bir dakika, bir dakika. Nemo benim!

Babam? Babam nerede?

O sırada yanımda babamı gördüm. İkimizde akvaryumun içinde sıkışıp kalmıştık. Dışarıdaki insanlar bize bakıp bakıp gülüyorlardı.

Babama baktım ve ağlamaya başladım.

"Baba!? Biz bu akvaryumdan nasıl çıkacağız?"

Ağlamalarım artmaya başladığı sırada görüntüler silikleşmeye başladı ve annemin sesi o bulanıklığın ardından kulağıma ilişti.

"İrem! İrem! Kalk kızım! Hadi iç şunu! Ateşin 39 olmuş."

Ofladım.

"Anne 39 az ya! Bir şey olmaz. Uyuyorum ben."

O sırada babamın sesini duydum.

"Islak bez mi koysak?"

Uykulu bir şekilde "Baba? Sen akvaryumdan nasıl çıktın?" dedim.

Babam "Ne akvaryumu?" dedi.

"İçinde sıkışıp kaldık ya!"

"Allah Allah! Akşam televizyonda balık Nemo vardı. Onu mu rüyasında gördü acaba?"

Babam ile annemin konuşmaları tekrardan bir fısıltı haline büründüğünde bende tekrar uykuma döndüm.

Uykumda küçüklü büyüklü kapılardan geçip, zombi istilasından kaçıp defalarca yükseklerden düşmüş ve her defasında irkilerek uyanmıştım.

Sabaha kadar bu böyle devam etmişti.

Sabah olduğunda o kadar kötü durumdaydım ki abim en sonunda dayanamamış, beni tuttuğu gibi hastaneye götürmüştü.

Kerem ile hastanede buluştuğumuzda Kerem ilk olarak ateşimi ölçtü. Sonucunda ise şaşkınca bana baktı.

Sonra abime döndü.

"Ne zamandan beri böyle?"

"Dün akşamdan beri."

"Hemen serum takalım. Bu ne böyle? Allahtan havale geçirmemiş. Niye daha erken getirmediniz?" dediğinde ben gülerek etrafa bakınıyordum.

Tabi o sırada gözümden yaş akıyordu.

"Ben sabah fark ettim. Dün akşam annemler kaldıramamış uykusundan."

"Tamam. Şimdi hemen bir serum takalım. Kol altlarına falan buz koyalım. Ateşi düşsün. Bir de bir kaç ilaç yazalım. Toparlar hemen."

Abim koluma girip beni kaldırdıktan sonra hasta odasına geçip sedyeye uzandım.

Hemşire serumu takarken ben neredeyse baygın bir şekilde etrafa bakınıyordum. Sonra abime döndüm.

"Abicim."

İşte! Annemlerin hasta olduğumda en beğendiği huyum!

Kibarlaşmak.

Küçüklükten beri ne zaman hasta olsam birden her cümlemin sonuna bir "-cim" eki gelir ve ben naif bir hale dönüşürdüm. Üzerine bir de arada bir "Seni çok seviyorum ben." derdim.

Ve tam da şuan bunun etkisiyle sarhoş gibi dolanıyordum. Tabi fazla ateşlenmeninde etkisi vardı.

Ne zaman hastalansam ateşim her zaman 39 dereceyi bulurdu. Hayatımın çoğunda çok hızlı mikrop kapan, en ufak üzüntüde rahatsızlanan bir tip olduğumdan hep yememe içmeme, ruhsal durumuma dikkat ederdim. Özellikle sınav haftaları. Çünkü herkes bilirki benim her ateşlenmem havale derecesini bulup saçmalama derecesine ilerliyordu. Ve tabi yemeden içmeden kesilip, iki üç gün sadece suyla idare edip, hızlı kilo kaybına uğramamda bir sorundu.

Kaldırım SerçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin