24. Bölüm

9.6K 585 84
                                    

Kına akşamı kadınlar arasında hoş ve eğlenceli geçmekle beraber düğün gününe varmış bulunmaktaydık.  Nagihan'ın yanındayken kuzenlerden gözümü ayırmıyordum. Çünkü bazen yüzsüz kızlar çok oluyordu etrafta(!)

Kına olaysız bir şekilde geçtiğinde düğün günü gelip çatmıştı. Nagihanlara geçmeden hemen önce ise bir sinir krizinin eşiğinden dönmüştük.

Abimin tam evden çıkarken herhalde kıyafetimde takacak hiçbir kusur bulamayınca çorabımın ten rengi olmasına kudurmuştu. Neymiş efendim bu çorapsa diğer çoraplar neymiş? Yok gibi olan çorap mı olurmuş?

Bende bağırdım çağırdım geçtim odama kapadım kendimi. İnatsa inat! Bu adam insanı deli eder deli! Annemler yapma kızım dedikçe gitmeyecem düğüne dedim. Sonuç; abim özür diledi.

Şimdi ise ceylan gibi seke seke Nagihanlara gidiyordum.

Allahın belası ise -neyse öyle demiyeyim, abimdir sonuçta- arkamdan yürüyordu.

Şeytan diyor al yerdeki kütüğü, suratının ortasına geçir! Öyle gıcık oluyorum ya! Bu ne zaman evlenecek ayriyeten? Şu Nagihan'ın kuzenlerden birini mi ayarlasak acaba? Böylelikle düşmanı göz önünde tutarım. Bak aklıma geldikçe gözüm seyiriyor.

Nagihanlara girdiğimizde direk odaya geçip Nagihan'ın yanına gittim.

Ve işte...

Nagihan'ı beyazlar içinde gördüğüm ilk an yüreğimden bir parça koptu. Yemin ederimki o an Nagihan'ın eteklerine kapanıp "Oyyy anaaaam! Sen ananı bırakıpta nerelere gideeeeeen?!" diye ağlayasım geldi.

Off ben çok kötü oldum ya.

"Nagihan..." diye mırıldandığımda Nagihan ona 'Nagiş' demememin şaşkınlığıyla "İrem..." dedi.

"Ben galiba ağlayacağım."

"Sakın! Bak İrem sakın! Yemin ederim bu makyajı bozarsam toparlayamam. İrem lütfen ya!"

Ancak o kadar lafa karşı ben kendimi tutamayıp hönküre hönküre ağlamaya başladım. Bir de gittim sıkıca Nagihan'a sarılıp öyle ağladım. Bu sayede Naguhan'da kendini tutamayıp ağlamaya başlamıştı. Ee hal bu olunca Nagihan'ın annesi Asuman Teyze olaya bir el atıp bizi birbirimizden ayırdı.

Peçeteler ile akan makyajımızı düzenlerken kuzenlerin içeriye girmesiyle duygusal anım anında yok oldu ve anında kendimi toparlayıp gözlerimi kısarak onlara baktım.

İkiside bana bakmadan direk Nagihan'ın yanına gidip sarıldılar. Sonrasında Nagihan'ın Ablası ve abisi içeriye girdiklerinde ben en önemli soruyu ortaya attım.

"Kapıyı kim tutacak?"

Aras Abi Selma Abla'ya bakıp "Ben tutmam. Koca adam oldum. Kapı mı tutacam." dediğinde Selma Abla'da onayladı. Sonra bana bakıp "Sen tut." dedi.

"Aaa olmaz öyle. Aileden biri tutsun."

"Aman nolcak? Yabancı mısın sen? Sen tut, sonra parayı aramızda bölüşürüz."

"Ben hiç kapı tutmadım ki."

"Ya gelince 'Kapı açılmıyor. Ben bilmem.' de yeter."

"Hmm. Tamam. Kaç alayım? 500?"

Nagihan araya atlayıp "Yuh! Çoluğumun çocuğumun rızkı be o benim!" dediğinde ona bakıp yüzümü buruşturdum.

"Sen karışma. Hemen koca köylü oldun başımıza."

Aras Abi'de zamanında kendine de yapıldığından Doğan'a acımış olacak ki "300 alın lan, yazıktır. Yüz yüz bölüşürüz işte." dedi ve 300'de karar kıldık.

Kaldırım SerçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin