İleriki zamana bir bakış...

9.6K 480 53
                                    


Sabah uyandığımda ilk işim yanımdaki saate bakmak oldu. Daha çok erkendi. Yataktan kalkıp saçlarımı topladıktan sonra yatağımı topladım.

Odamdan çıkıp sessiz adımlarla mutfağa ilerledim. Annemler uyuyordu.

Ocağa çay koyup kahvaltıya bir şeyler hazırlamaya başladım. Her şeyin hazırlığı bittiğinde salona gidip masayı kurdum. Balkonun camınıda açıyordum ki kilit yüzünden biraz zorlandım.

Sonra bu kilidin takılma nedeni aklıma gelince gülmeden edemedim.

Kendi kendime gülerken camı açıp balkona çıktım.

Ediz'in bana evlilik teklifinden bir ay sonra beni istemeye gelmişlerdi. O bir ayda birbirimize ayırdığımız zamanı gayet iyi bir şekilde harcamıştık.

İsteme günü ise her şey normaldi. Ta ki üst üste gelen pot kırmaların haricinde.

İlk önce babamların normal sohbeti devam ediyordu. Sonra babam şakaya karışık "Bu seferde sizin araba gitmesin Dursun?" dediğinde Ediz birden bu soruya cevap verme isteği duymuş ve "Yok ya. Bu sefer Ufuk Amca ile anlaşmadık!" diyip gülmüştü.

Ancak ortaya çöken sessizlik Ediz'in de yavaşça ciddi bir ifadeye bürünüp kahvesini yudumlamasını sağlamıştı.

Sonrasında ise Dursun Amca konuyu değiştirmek istemişti. Dursun Amca'nın gözleri bizim evin camlarına takılmıştı önce. Sonra babama bakmıştı.

"Ya sizin burada baya alçakmış. Yeni fark ettim. Hırsız falan girmesin?"

Bu sefer ise Nagihan ortaya atılıp "Bizimki gibi işte. Ediz girmişti. Hırsız hayli hayli girer." dediğinde herkes şaşkınca Nagihan'a bakmış, Ediz boğazına kaçan kahve yüzünden öksürmeye başlamış, ben ise hızla evden kaçmak için kapıya yakın duruyordum.

Doğan'ın tepkisi ise "Ne?!" olmuştu.

Nagihan şaşkınca Doğan'a baktığında "İrem vardı ya! İrem için! Benimle ne alakası var?!" dediğinde olay daha da kötüleşmeye başlamıştı.

Ediz iyice koltuğa gömülürken Dursun Abi pis pis Ediz'e bakıyordu.

Annem ise kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu. Yazmasını düzelttiğinde bunun 'Seninle görüşeceğiz İrem Hanım.' demek olduğunu anlamıştım.

Sonrasında günü iki potla sonlandırmış ve kazasız belasız yüzükleri takmıştık.

Ancak sonraki gün babam Ediz'i eve çağırmış ve balkona kilit taktırmıştı.

Ediz kilitleri takarken babam başında durmuş "Bunlar sağlam dimi? İt kopuk açamaz herhalde?" diye sürekli soru soruyordu.

Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla misali.

Ediz ise kafasını bile kaldırmadan sürekli "Sağlam Yusuf Amca. Girmez Yusuf Amca. Haklısın Yusuf Amca." diyordu.

Gülerek balkondan içeriye girdiğimde annem yazmasını başına bağlayarak odasından çıktı.

"Hazırladın mı kahvaltıyı?" dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.

"İyi ben babanı kaldırayım."

Annem babamı kaldırmaya gittiğinde bende çaydanlığı salona getirip çayları koydum.

Babam "Ya gitmek istemiyorum işe falan ya." diye söylene söylene masaya oturduğunda annemde peşinden "Ne var? Çocuk gayret ediyor. Sende az alttan al." dediğinde ağzıma bir salatalık atıp konuyu anlamaya çalıştım.

Kaldırım SerçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin