~Seokjin~
Kendime çok fazla kızıyordum, hem de çok fazla. Onu sevmem bir hataydı ve ben acı çekiyordum. Ne bekliyordum ki, beni sevmesini mi? İlk gördüğümden beri gülüşüne, gözlerine, saçlarına, sesine, ruhuna aşık olduğum çocuğu unutmam gerekiyordu.
Ama ondan uzak kalamazdım. Dört kişilik en yakın arkadaşlardık. Ona olan yanlış duygularım yüzünden hiçbirinden uzaklaşamazdım. Namjoon'un bizim okula gelmesi tamamiyle bir tesadüftü ama çok iyi olmuştu.
Şimdiyse arka bahçedeki banklardan birine oturmuş, ilkokul arkadaşıma içimdeki yanlış duyguları anlatmak için kendimi hazırlıyordum. Bunu içimde tutmak çok zordu, birine anlatmalıydım. Sanırım beklemekten sıkılan arkadaşım Namjoon, sıkıntıyla nefes verince ona döndüm ve anlatmaya başladım.
"Namjoon sana çok önemli bir şey söylemem gerek."
"Onu ben de anladım da başlasan artık!"
"Şey, ben... birini seviyorum."
"Ne! Bu güzel bir şey, niye söylemek için iki saat bekliyorsun ki. Yoksa kızın sana karşılık vermeyeceğinden mi korkuyorsun kkkkk. Merak etme, bu yakışıklı yüzün ve daha şimdiden beliren geniş omuzların varken kimse seni reddetmez."
"Namjoon... Sorun kızın veni reddetme ihtimali değil, erkeğin beni reddetme ihtimali..."
Bunu söyledikten sonra gözlerim dolmuştu, ağlamaya başlamıştım. İşin başından beri her şey yanlıştı ve ben bu yanlışın sürmesine izin vermiştim.
"Ne!! Emin misin? Gerçekten şey misin, yani velki hoşlantıdır, hem kim bu aşık olduğun çocuk?"
"Namjoon, sakin ol. Ve lütfen böyle bir şey yüzünden benden iğrenme ya da uzaklaşma, lütfen.."
Ağlıyordum, yargılanmak istemediğim konu hangi cinsi sevdiğim değil, kimi sevdiğimdi.
"Jin, ben senin arkadaşınım, seni sevginden dolayı yargılamam. Hatta yanlış bir şey yapsan bile yargılamam. Sevginin cinsi olmaz Jin. Bu yüzden kendini suçlama, ağlama lütfen... Peki... kimi seviyorsun?"
"İşte asıl korktuğumda bu işte Namjoon. Ben hiç olmayacak birine aşık oldum. O benim en yakın arkadaşım. O bana gülüşünü verdi, biliyor musun? Bense ona ihanet etmişim gibi geliyor. "
" Taehyung'u mu seviyorsun? "
" E-evet"
Ağlıyordum, eğer içimdekileri anlatırsam birine rahatlayacağımı düşünmüştüm. Ve itiraftan sonra kendimi berbat hissediyordum. Namjoon yanıma oturup bana sarılmıştı. İşte bu yüzden hala arkadaşımdı. Yaptığım şey doğru ya da yanlış olsa bile benim yanımda olurdu. Beni bırakmazdı.
******
~Taehyung~
Öğle teneffüsüne girmiştik. Jin ve yeni gelen arkadaşı Namjoon ortalarda görünmüyordu. Beraber takıldıklarına adım gibi emindim. Daha ilk günlerden Jin Hyung'u ona kaptıramazdım. Okulda dolaşmayı pek sevmediğinden bahçede olduğunu düşündüm.
Bahçeye inip aramaya başladım onları. Bir sürü kişi vardı, anlaşılan okulun etrafını tamamen kontrol etmem gerekiyordu. Okulun arka tarafına ulaştığımda ağlama sesleri duymaya başladım. Adımlarım sesleri duymamla birlikte yavaşladı. Yavaşça bankta oturan kişilere döndürdüm bakışlarımı.
Bankta oturanları görmemle birlikte gözümden süşen bir yaşın yanağımda süzüldüğünü hissettim. Kolyeme yöneldi bakışlarım. Kırmızı renkli değildi, mora dönmüştü.
İlk defa istememiştim mor olmasını. Bakışlarımı tekrar banktakilere yönlendirdim. Jin Hyung ve Namjoon sarılıyorlardı. Ağlama sesleri Jin Hyung'dan geliyordu. Ve Namjoon'un eli, Jin Hyung'un ensesindeki saçları okşuyordu. Canım acımıştı.
Ensesindeki saçlar sadece bana aitti, öyle demişti. Hatta kabul etmesem tüm saçlarının bana ait olmasını teklif etmişti. Böyle mi tutuyordu sözünü. Tamam belki beni, benim onu sevdiğim gibi sevmiyordu. Ama en azından arkadaş olarak yakındık ve bunu haketmiyordum.
Çok fazla sinirliydim. Karşısına geçip 'Sen böyle mi tutuyorsun sözlerini?' demek istemiştim. Ama o ağlıyordu, ben sinirliydim. Karşısına çıkmam ikimiz için de iyi olmazdı.
Kolyemi bir hışımla çekip çıkardım boynumdan. Belki ileride pişman olacaktım bu yaptığımdan belki de iki üç dakika sonrasında. Ama düşünemiyordum o anlar. Gerçekler yüzüme bir tokat gibi vurulmuştu. Bunun acısını her gece kalbime mümkünmüş gibi daha da yakın tutmaya çalıştığım kolyemden almıştım.
Zil çaldığında sınıfa girip bu görüntüye, bu gerçeklere daha fazla katlanamazdım. Kolyeyi yere fırlatıp koşmaya başladım. Tek düşündüğüm şey oradan gitmekti. Sadece koştum. Okuldan çıktığımda, çocukken her gün gitmek istediğim parka yönlendirdim adımlarımı.
O parkta birçok anım vardı,gizli yerim bile. Parkta, ağaçların sıklaştığı yerlerin ilerisinde çalılıklar vardı. Parkta oynayan çocuklar ilerinin karanlık olmasından dolayı oraya hiç gitmezdi. Bir gün merakıma yenik düşerek girdim ağaçların arasına. Nihayet çalılara ulaştığımda geniş yaprakları sağa sola ittirip yol açtım kendime. Karşımda gördüklerimle gözlerim büyümüştü. Küçük bir göl vardı, küçücüktü, yuvarlaktı. Üzerine bir sürü yaprak düşmüştü. Etrafta birkaç kelebek vardı. Gölün kenarlarında da çiçekler. Çok güzel yerdi burası, kimsenin bilmemesi gereken büyülü bir yer.
Parkın bu bölümünden sadece Jin Hyung'a bahsetmiştim. Jungkook ve Jimin'e söylesem hergün buraya gelip mahvederlerdi. Bu yüzden sadece Jin Hyung'a güvenmiştim, belki de ssdece ona güvenmek istemiştim.
Şimdi ise oraya gidiyordum. Yalnız hissettiğimde, üzgün hissettiğimde, sinirli, mutlu... Her zaman buraya gelirdim. Jin Hyung'u sevdiğimi bile burada itiraf etmiştim kendime.
İhanete uğramış gibi hissediyordum. Aşkımı itiraf ettiğim bu göle, bu sefer kendime gerçekleri itiraf etmek için gidiyordum.
<><><><><><><><><><><><><><><><><><>
Sizi sıktığımı düşünüyorum. Okuma sayısı düştü, vote ler hep azdı zaten, her neyse.
Bu kitap bittiğinde yeni bir kitaba başlayacağım, bu sefer senaryomu sağlam tutacağım.
Kitaba olan ilgi düşük, tabi onunla birlikte benim moralimde. İstediğiniz karşılamadığımı düşünüyorum, üzgünüm. Umarım diğer kitabım herkes için daha güzel olur.
Bu arada eğer okumuyorsanız "MOONDUST" ve "TIGERS" kitaplarını okuyun. Taejin kitapları gerçekten çok güzel.
SİZİ SEVİYORU M VE SİZİ MORLUYORUM
💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
formidable | taejin
Fanfiction[Tamamlandı] Taehyung ve Seokjin ortaokuldan beri arkadaştı. Taehyung, en çok Jin Hyung'unu çizmeyi sevdiğini fark ettiğinde bir şeyi daha fark etti. Çocuk kalbine sığdırdığı aşkından bir gün uzaklaşmak zorunda kalacağını bilemezdi. -Burada benimle...