Bölüm 3

1.9K 204 10
                                    


Ortaokulun sonlarıydı. Her ne kadar Jin benden daha çalışkan olsa da aynı liseye gidebilmek için çok çalışmıştım. Hatta bu uğurda Jin'i, beni oyun için çağırdığı zamanlarda reddetmiştim. Ailem bile bu azmime şaşırmıştı. Ortaokulun sonlarına doğru Jungkook da aramıza katılmıştı. Dört kişilik bir arkadaş grubuyduk, görünüşte. Çünkü kimse içimizi ve düşüncelerimizi bilemezdi. İnsanlar dışardan "arkadaş" grubu olarak görse bile içerden farklıydık.

Sadece benim için değil, bu Jimin için de geçerliydi. O Jungkook'u gerçekten çok seviyordu. Ancak bunu ona söyleyemiyordu. Okulun arka bahçesinde bize aşkını itiraf eden Jimin, sevdiği kişiye itiraf edemiyordu. Belki o da tepkisini kestiremiyordu. Benim gibi yapmıştı o da. Önce arkadaş olmuştu onunla, sonra yakın arkadaş, daha sonra dost, sırdaş, çok çok yakın arkadaş...

Belki ben de öyleydim, ben de hata yapmıştım. Ama söyleyemezdim Jin'e. Ya onu kaybedersem, ya beni reddederse.. İyisi mi böyle devam etmekti benim için, bizim için. İşleri zorlaştırıyor olsam bile.

******

Sınava girmiştik. Liseye gidiyorduk artık. Kimse bize küçük veletler demezdi belki. Ama asıl heyecanım liseye gidişim değil, hangi liseye gidişimdi. Sınavdan bir ay sonra sonuçlar açıklanmıştı. Jungkook, beni arayıp sonuçları öğrenmek için evinde toplanacağımızı söylemişti. Bu Jin'i görmem için fazladan zaman demekti. Tabi ki de reddedemezdim. Hemen gitmiştim evlerine. Hepsi toplanmıştı. Salonda oturuyorduk, öylece. Salak saçma sırıtmalar, heyecanlı soluk alışlar, kaçamak ve yine salak salak bakışmalar...

Liseye geçmiş olabilirdik ama biz hala küçüktük. Özellikle de Jungkook. Bir yıl erken yazılmış okula. O yüzden aramızdan en küçük o. Jin'e bakıyordum ki onun bana önceden baktığını anlamam zor olmadı. Ona baktığımı anlayınca birkaç saniyelik bir tuhaf davranışların ardından bana en içten şekilde gülümsedi. Napıyordu bu? O gülüşün bana olan zararından haberi yok muydu? Ahh, tabi ki yoktu. Sadece gülüşünün değil sesinin, gözlerinin, saçlarının, duduklarının, bakışlarının, yüzünün... Ama sorun şu ki - her zaman olduğu gibi- bunları bilmiyordu, hissettiklerimi bilmiyordu.

Birkaç dakikalık sessizliğin ardından konuşan kişi Jimin oldu.
" Eee daha ne kadar bekleyeceğiz burada. Gidip sonuçlara bakalım işte!? "
" Açıkcası korkuyorum, hepimizin aynı liseye düşme olaslığı kaç ki? Zor şeyler yaşayabiliriz birazdan."

Jin'in bu dedikleri beynimde yankılandı. Sahi ya aynı liseye gitmezsek hepimiz? En azından Jin'le aynı liseye gidiyim bari. Üzgünüm Jungkook ve Jimin, belki sizde aynı liseye düşerseniz...

" Öğrenmenin tek yolu var, o da gidip bakmak. Hem başka liseye gitsek bile aynı mahallede oturuyoruz, bu bizden bir şey kaybettirmez. Merak etmeyin." dedim içimde o heyecanla beraber. Herkesten onay alınca Jungkook 'un odasına gidip bilgisayarın başına geçtik. Sırayla bakacaktık. İlk sıra Jimin' indi..

formidable | taejin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin