Bölüm 25

652 74 21
                                    

*Bundan sonra anlatım kahraman bakış açısıyla yazılacaktır.*

|Minik Tesadüf|


24.12.2018

"Kaç saat sonra burada olursun?"

"Bilmiyorum Jimin, uçak ne kadar süre sonra oraya varırsa, o kadar süre sonra orada olurum."

"Gerçekten mi? Ciddi misin?" Telefonun öbür ucundan küçük kıkırdamalar duyduğunda, Jimin de gülmeye başladı. "Hiç düşünmemiştim Taehyung ya, sağol aydınlattığın için."

"Ne demek canım gerizekalı arkadaşım, senin için az bile yaptım." Ardından Taehyung, yaşlı teyzelerin küçük çocukları severken çıkardığı anlamsız ve saçma kelimeleri Jimin'e sıraladı.
Jimin, gittikçe çileden çıkıyordu.

"Sen gel bi' buraya canım salak arkadaşım, o zaman bu yaptıkların için Jungkook'u üzerine salacağım."

"Bu fazla zalimce olur Bay Park. Kaslı bir çocuğu benim üzerime salmak tam anlamıyla çocukluk."
Jimin ne demek istediğini anlamamıştı.

"Ne çocukluğu yaa?" Gerçekten anlamamıştı.

Taehyung ise arkadaşının kendisini görememesinden yararlanarak muzipçe gülümsemeye başladı.  "Bilmem... Tahmin et bakalım, ne çocukluğu..." Sonunda Taehyung gülmeye başladığında, Jimin'in kafasından bir şeyler oturmaya başladı.

"Seni... seni...pislik"

"Tamam Jimin, tamam. Gelince yaparsın artık o minik ellerinle bir şeyler. Uçağa bineceğim, kapatıyorum."

Minik eline sığdırmaya çalıştığı telefondan, arama sonlanma sesi duyduğunda siniri biraz daha arttı Jimin'in.

******

Buna hazır olup olmadığından emin değildi. Üç yılın sonunda, kapıları eskilere aralamak zorluyordu Taehyung'u. Gideceği yerde sadece anne ve babası yoktu. Sadece çocukluk arkadaşları, ailesine emanet etmek zorunda kaldığı köpeği yoktu. Okul yolundaki kafede çalışan, arkadaşlık kurduğu biri yoktu.

Gideceği yerde, bedenin en derinine uzanan yaraların nedeni de vardı. Onunla muhakkak karşılaşacak ve böyle bir durumda ne yapması gerektiğini kestiremeyecekti.

En çokta ondaki yaraları iyileştirmek için gittiği bu yolda, onunla karşılaştığında herhangi bir değişiklik göremediğinde başarısız olduğunu öğrenmekten korkuyordu. Zira tüm bu acı ve ayrılıklar, onun mutluluğu ve iyiliği içindi.

Seokjin'den ayrı kaldığı son üç yılda, ona olan sevgisinin tükenmesini beklemek başlı başına bir aptallıktı. Hatta sevgisinin yanında hasreti de büyümüştü.

Tüm uçak yolculuğu boyunca o çok sevdiği cam kenarında oturmak, biraz daha dinginleştirmişti endişelerini. Gün batımının etkisiyle pembeleşen bulutlar yumuşak ve dokunulası görünüyordu. Bu görüntü ona, müptelası olduğu kalın dudakları hatırlatmıştı.

Sonunda indiğinde uçaktan, güneş görünmez olmuştu. Jimin çok kez diretmişti havalimanına gelme konusunda, ancak Taehyung her seferinde reddetmişti. Sadece tam anlamıyla eve varana kadar, özlem duyduğu sokaklara odaklanmak ve ses çıkarmadan dışarıyı izleyerek eve ulaşmak istiyordu. Bu amacını Jimin yanındayken gerçekleştiremeyeceğine emindi.

Sonunda taksiye bindiğinde, istediği şeyi elde etmesiyle yüzünde zafer gülümsemesi yayıldı. Yol boyunca karanlığın çöktüğü sessiz sokakları izlerken bir şeyin eklikliğini hissetti, onun sıcaklığının.

formidable | taejin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin