Sözümü tuttum. Bu mükemmel(!) günü bir yb ile taçlandırıyorum. Kesinlikle çok beklediğiniz bir kitabın çok beklediğiniz bir bölümü geldi :"Eğer bu bölüme de diğerleri gibi muamele ederseniz sizin lanetli bebeklerinizi yapar ve o bebeklere iğneler batırırım. Because this episode has my love. (Sor gu la ma yın.)
İyi okumalar ♡
|Siyah ve Beyaz|
♫
Taehyung'un kafedeki yemeğinin üzerinden üç gün geçmişti. Büyük hayallerle girdiği o kafeden büyük hüsranlarla ayrılmıştı. Seokjin her zaman bir adım önünde oluyordu ve bundan nefret ediyordu. Aslında çok nefret etmiyordu, her neyse.Bugün şirketin 30.yıl şerefine düzenlenecek balonun günüydü. Her ne kadar parti tarzında olacak olsa da elbette herkes olabildiğince abartacak ve olabilecekleri en şık haliyle baloya gelecekti. Belki de şirkette göstermedikleri çabayı, şıklıklarında gösterecekti.
Ancak Taehyung bunlara dahil değildi. Önceki gün ev arkadaşlarına normal çalışma kıyafetleriyle gideceğini söylediğinde uzun bir nutuk çekmişlerdi ona. Bugün ise normalden birazcık daha şık olan takım elbisesini kuru temizlemeden almıştı.
Taehyung rahat insandı. Takım elbiseler haricinde dolabındaki en şık kıyafet saten pantolonu ve hiçbir zaman giymediği transparan gömleğiydi. Onlar da zaten dolabın en ücra köşesinde, nemlenip küflenmeyi beklemeyi çoktan kabullenmişti.
Jimin ve Jungkook'un bu özel gün için de arkadaşları için hazırladıkları mükemmel planları vardı. Bu sefer kendi aralarında saklayacaklardı. Yani Taehyung'un da haberi yoktu.
O ikisi sabahtan beri defalarca kıyafet çıkarıp deniyor, oturma odasına gelip Taehyung'un fikir ve puanlarını alıp geri gidiyorlardı. Resmen Taehyung için moda defilesi yapıyorlardı. Bu neredeyse bir gün boyunca sürmüştü ki öğle saatlerinde başladıkları bu defile, karanlık çökmeye yüz tuttuğunda bitmişti.
Jimin ve Jungkook, hazırlandıktan sonra bir bahane uydurarak evden ayrılmışlardı. Giderken arabayı da yanlarına almışlardı. Taehyung, o her şeyden habersiz takım elbisesini giymeye çalışıyordu.
Jimin ve Jungkook gittikten sonra bile hala hazırlanmaya devam ediyordu. Normalde bu kadar süslenmezdi -hiçbir zaman- ve neredeyse hiç parfüm sıkmazdı. Ancak küçük bir umut vardı kalbinin en derinlerinde, küçücük, çok küçücük bir umut. Taehyung'un kocaman kalbinde belli bile olmuyordu.
İlla ki bu partide de çiftler için bir dans şarkısı çalacaktı. İşte o zaman, belki, bir ihtimal, o dans eden çiftlere bakıp iç geçirdiği sırada görüş alanında pembe kalplerle bezenmiş bir el görecek, onu dansa kaldırmak için ona doğru uzanacaktı. Bu elin sahibi Seokjin'den başkası olmayacaktı.
Kendi kurduğu hayalin imkansızlığına küfrederken giymekte olduğu pantolonunu, bacaklarından geçmeyince hızla çekiştirdi. Çekiştirmesiyle birlikte sessiz odada kumaşın yırtılma sesi resmen yankılandı.
Taehyung yırtılma sesinin yankısını keserek, kendi küfrünün yankısını dinlemeye başladı.
******
"Alo Jin Hyung?"
"Efendim Jimin?"
"Senden bir şey isteyebilir miyim?"
"Tabi isteyebilirsin. Seni dinliyorum." Jimin, Seokjin'in hiç itiraz etmeden ya da laf sokuşturmadan isteğini kabul etmesine şaşırsa da aldığı onayla sözüne devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
formidable | taejin
Fanfiction[Tamamlandı] Taehyung ve Seokjin ortaokuldan beri arkadaştı. Taehyung, en çok Jin Hyung'unu çizmeyi sevdiğini fark ettiğinde bir şeyi daha fark etti. Çocuk kalbine sığdırdığı aşkından bir gün uzaklaşmak zorunda kalacağını bilemezdi. -Burada benimle...