~Taehyung~
Kantine gelmiştik. Yorucu bir sınav haftasının üçüncü günüydü ve daha şimdiden beynimin varlığından şüphe ediyordum. Eminim ki mezun olduktan sonra şu öğrettikleri şeylerin birini bile hatırlamayacaktım. Gereksizlerdi ve benim beynim bu kadar gereksiz bilgiye dayanamayıp patlayacaktı bir gün.
Herkes sınavlarla ilgili konuşuyordu. Bilmem kaçıncı sorunun cevabı buydu, ben öyle yapmadım, kesinlikle doğrusuydu falan. İş işten geçtikten sonra konuşmanın ne anlamı vardı ki? Şimdi gidip sınav kağıdını değiştiremezdi hiçkimse. İşte biz bunun farkında olduğumuz için konuşmuyorduk sınav hakkında.
Jungkook elinde tostu gayretle bitirmeye çalışıyordu. Jimin ise arada kaçamak bakışlarla onu izliyordu. Yavaşça önüne dönerken de ufak bir tebessüm yerleştiriyordu yüzüne. O an çok tatlıydı ve o anı Jungkook kaçırmıştı. İleride eğer birlikte olurlarsa bu anlarını gülerek anlatacaktım onlara. Eğer Jungkook farketmezse ve Jimin de unutmaya çalışırsa onu, işte o zaman devreye ben girecektim.
Jin Hyung, telefonuna gömülmüş arada sırıtıyordu. Açıkcası kıskanmıştım biraz. Biriyle mesajlaştığı belliydi ve bu kişi her kimse Jin'i bir mesajıyla bile gülümsetebiliyordu.
Onu izlediğimi farketmesin diye önümde duran eskiz defterimle ilgilenmeye başladım. Bir süre sonra Jin Hyung telefonunu kapatıp arka cebine yerleştirdi.
Son bir kez gülümsedi ve derin bir nefes aldı."Çocuklar, benim ilkokul arkadaşım Namjoon haftaya kaydını bu okula aldırıyormuş. Yani bir sonraki haftadan itibaren yeni bir kişi daha katılmış oluyor aramıza!"
Demek mesajlarıyla onu gülümseten kişi ilkokul arkadaşıymış. Tamam net bir şekilde kıskandım. Üstelik bu çocuk haftaya buraya geliyor ve bizim grubumuza katılacak. Sinirlenmemek için bir neden göremiyordum.
Bir dakika bile sürmeyen içsel düşüncemi Jungkook böldü.
"İyiymiş Hyung. Umarım iyi anlaşırız. Yakışıklı mıymış arkadaşın kkkkk?
Yakışıklı mı? Ya öyleyse? Öyle olmasa bile onun yüzünden Jin Hyung'u kaybedersem? O geldi diye beni görmezden gelirse? Sanırım düşüncelerimi anlamış olacak ki Jimin söze girdi.
" Jungkook sanane arkadaşının yakışıklı olup olmamasından. Ayrıca Hyung, eğer o arkadaşın yüzünden bizi ihmal edersen bozuşuruz, tamam mı?
Jin Hyung kısa bir kahkaha attı. Bir süre sessiz geçti, kısa bir süre.
" Sen bir şey demedin TaeTae."
"Umarım iyi anlaşırız Hyung." diyip tekrar dikkatimi defterime verdim. Jin Hyung, sesimdeki konuşma isteksizliğini anlamış olacak ki uzatmadı ve konuyu kapattı.
Daha sınavlar bitmemişti ama ben şimdiden tükenmiş gibi hissediyordum.
******
Sınıfta oturuyorduk öylece. Ben resim yapmaya kendimi vermişken diğer üçü aralarında sohbet ediyordu. Kendimi iyi hissetmiyordum, geçen haftadan beri. İçimde bir sıkıntı vardı ve buna engel olamıyordum. Belki onlara depresyonda ya da trip atıyormuşum gidi gözüküyordum ama bunun adını ben bile koyamıyordum.
Tarif edemediğim sıkıntılarımla beraber resmime yoğunlaşmıştım. Kalemimle deftere her darbe atışımda kolyem sallanıyordu.
Bir süre sonra aramızdaki savaşa yenik düştüm. Dikkatimi tamamen defterden çektim ve kolyeme bakmaya başladım. Özlemle, aşkla, masumca, sıkıntıyla baktım kolyemin moruna.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
formidable | taejin
Hayran Kurgu[Tamamlandı] Taehyung ve Seokjin ortaokuldan beri arkadaştı. Taehyung, en çok Jin Hyung'unu çizmeyi sevdiğini fark ettiğinde bir şeyi daha fark etti. Çocuk kalbine sığdırdığı aşkından bir gün uzaklaşmak zorunda kalacağını bilemezdi. -Burada benimle...