.
.
.
."Meleğim?"
"Efendim sevgilim?"
"Buradan çıktıktan sonra bize gidelim, bana kimya dersinden anlamadıklarımı anlatırsın."
"Saçmalama Seokjin, sınavlar çoktan bitti, okulun bitmesine de çok az kaldı."
"Olsun, sen gel benim evime. Belki biyoloji de çalışırız."
"Biyoloji mi? Nefret ederim, üstelik hiçbir şey bilmiyorum."
"Ama meleğim ben hücrede mayoz bölünmeyi hala anlamadım ki..." Dudaklarını sarkıtıp üzgün tutmaya çalıştığı yüz ifadesi ile bana bakıyordu. Ama o, çalışması gereken zamanda bile ders çalışmazdı. Ayrıca mayoz bölünme ne alakaydı şimdi?
"Sevgilim sence de ders çalışmak için geç kalma-"
"Taehyung, uzutma işte! Gel dediysem geleceksin! İtiraz kabul etmiyorum! Hem annemle babam, anneannem rahatsızlandığı için Busan'a gidecek" cebinden telefonunu çıkarıp tuş kilidini açtı, saate baktıktan sonra tekrar eski yerine koydu. "Birkaç saat sonra."
"Şimdi anlaşıldı senin derdin" dedim karşımdaki güzel yüzlü çocuğa şaşkınca bakarken. Henüz yeni yeni oturuyordu bende söyledikleri. "Mayoz bölünmeyi bahane edip beni götürecektin arada, değil mi?" Gözlerimi kısarak bakmaya başladığımda ufak bir kahkaha yükseldi karşımdaki bedenden.
"Ne kadar da akıllısın sen öyle, seni zeki. Taehyung bana ne kimyadan, biyolojiden. Ama mayoz bölünmeyi anlatırsan dinlerim, sorun değil." Yandan bir gülüş yerleştirip bana bakmaya devam etti. Bu mayoz bölünme neydi ya?
"Meleğim ben senden daha zekiyim zaten. Her neyse, konumuza dönelim. Çıkışta benim evime gidelim, annemler biz eve gittikten yaklaşık bir saat sonra çıkarlar. Sonrası ise gece hayatı!"
"Gece hayatı mı? Bara mı gideceğiz?"
"Hı-hı bara gideceğiz, üstelik tam da bizim için olan türden bir bar." Ben düşünceli şekilde kafamı aşağı yukarı sallarken yine konuşmaya başladı. "Taehyung saçmalama, bizim ne işimiz var barda? Evde yaşayacağımız gece hayatından bahsediyorum meleğim." son cümleyi kulağıma eğilerek sesizce söylemişti.
Duyduğum cümleyle aklıma uygunsuz şeyler gelirken tekrar duydum sesini. "Kızarma hemen. Film falan izleriz, vakit kalırsa aklına gelen şeyleri de yaparız minik sevgilim."
Daha da çok kızarmaya başladığımda kendimi rezil etmemek için konuşmya karar verdim. "Yah, Seokjin! Uğraşma benimle! Benim gibi hem güzel hem yakışıklı minik sevgiliyi nereden bulacaksın? Gidersem çok ağlarsın arkamdam!"
"Bak, bir konuda çok haklısın." kaşlarım çatılmıştı, oturduğum banktan ayağa kalkıp gidecekken belimde hissettiğim kollarla olduğum yerde kaldım. O gün aklıma gelmişti, birbirimizi sevdiğimizi söylediğimiz anlar. Seokjin'in kapıyı açarak arkamdan belime sarıldığı anlar gelmişti aklıma.
"Senin gibi hem güzel hem yakışıklı minik bir sevgiliyi hiçbir yerde bulamam." Belime sardığı kollarını kendine çekmesiyle ben de kucağına oturmuş oldum. Hala elleri belimde, kafasını sırtıma dayayarak sımsıkı sarmıştı kollarıyla beni. Her ne kadar nefes almakta zorlansam da bu anı bozmak istemedim.
" Kalbinin sesini buradan da duyabilmek çok güzel. Eskiye göre daha yavaş atıyor ama, beni eskisi kadar sevmiyor musun?"
"Saçmalama sevgilim, seni ilk sevdiğim günden daha çok seviyorum. Ama artık yanında çok fazla heyecanlanmak yerine huzur buluyorum. Kalbimi sakinleştiriyorsun; kokunla, sesinle, gülüşünle, dudaklarınla, kalbinle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
formidable | taejin
Fanfic[Tamamlandı] Taehyung ve Seokjin ortaokuldan beri arkadaştı. Taehyung, en çok Jin Hyung'unu çizmeyi sevdiğini fark ettiğinde bir şeyi daha fark etti. Çocuk kalbine sığdırdığı aşkından bir gün uzaklaşmak zorunda kalacağını bilemezdi. -Burada benimle...