|Yanılgı|
❃
"Şu yeni gelen çocuk var ya..." arkadaşının hatırlaması için kısa bir süre bekledi. "Busan'dan gelen?"
"Taehyung mu? Kızım o çok yakışıklı yaa, görür görmez düştüm ben."
"Sanki ben senden farklıydım. Böyle bir yakışıklılık olamaz, olamaz, olamaz!" İki arkadaş, öğle tatili dolayısıyla yerini aldıkları kafeteryada sohbet ediyorlardı veya dedikodumsu sohbet.
"Sadece yakışıklı mı? O çocuk benden güzel!" İkili, aralarında uzun olanın dediği şeyle gülmeye başladı.
"Üstelik sempatik ve mütevazi. Bay Kim de yakışıklı ama sert yapılı. Of, ama o da oldukça yakışıklı."
"Taehyung, Bay Kim'in asistanlığını yapıyormuş."
"Keşke ben de Taehyung'un asistanlığını yapsam..." Ardından ikili gülerek kafeteryadan ayrıldı.
Seokjin ise, o kızların birkaç metre gerisindeydi ve konuştukları her şeyi duymuştu. Başta yanlış olduğunu düşünmüştü ama onu, bu karardan vazgeçiren konuşmalarda Taehyung'un isminin geçmesi olmuştu. Eğer öğle tatilinde olmasalardı, o kızlara bir güzel hadlerini bildirirdi.
Şu an neye sinirlendiğini bilmiyordu ama içinde kabaran öfke ateşini hissedebiliyordu. Ama hayır, bu sıcaklık kesinlikle yediği yemeğinden acılı olmasından kaynaklanmıyordu.
Sinirli sinirli yemeğini ağzının içinde parçaladığı sırada, kafeteryanın girişinde Taehyung ve birkaç arkadaşı belirdi. Onların geldiğini fark eden tüm gözlerin odak noktası Taehyung'du.
Nereden bilebilirdi ki Seokjin, ağladığında neredeyse sümüğünü yiyecek olan onlu yaşlarındaki eski arkadaşının büyüdüğünde tüm dikkatleri üzerine çekecek kadar yakışıklı olacağını. O gelmeden önce, herkes Seokjin'i gördüğünde bu tepkileri verirdi. Artık yerini eski arkadaşı almış oldu.
Taehyung ve arkadaşları, kasıtlı olmaksızın, Seokjin'in oturduğu masayla arasında iki masa olan bir masaya oturdu. Taehyung'un yüzü Seokjin'e dönüktü ama önünde oturan biri olduğu için Seokjin'i göremiyordu. Ya da görmüştü ama yumuşatılmış tabiriyle takmıyordu.
Taehyung yanılmıştı. Geçen hafta birbirleriyle hediyeleşmeleri bir işe yaramamıştı. Doğrusu, bir şeyler umut etmişti, aralarının biraz daha iyi olacağına dair şeyler. Ama hepsi değersizdi şimdi. Zaten buraya, Seokjin için dönmemişti. Ve burada karşılaşmaları, artık iki yabancı olduklarını iyice resmileştirmesine yardımcı oluyordu.
Taehyung yavaş yavaş Seokjin'i unutuyordu... unutabileceğini sanıyordu.
Dört arkadaş arasında dönen muhabbet bayağı eğlenceli olmalı ki Taehyung'un ağzı kulaklarına varacak raddeye gelmişti. Seokjin'in gözleri ister istemez kare biçimli dudaklara ve kısılan gözlere kayıyordu. Bunu yapmamak için kendisiyle savaşıyordu.
Elbette zordu. Aynı ortamda ayrı durmak, daha doğrusu durmaya çalışmak oldukça zordu. Birbirlerinden haberleri olmasa da ikisi için de zordu.
Ama böyle olmasını o istemişti, istemeye istemeye.
******
ŞİMDİ OKUDUĞUN
formidable | taejin
Fanfiction[Tamamlandı] Taehyung ve Seokjin ortaokuldan beri arkadaştı. Taehyung, en çok Jin Hyung'unu çizmeyi sevdiğini fark ettiğinde bir şeyi daha fark etti. Çocuk kalbine sığdırdığı aşkından bir gün uzaklaşmak zorunda kalacağını bilemezdi. -Burada benimle...