"Herkes sıraya girsin. Birbirinizi itmeden istediğiniz kişiyle oturabilirsiniz."
Bizimle kampta ilgilenecek olan öğretmenlerimizden biri, otobüse binmek için bizi sıraya soktuğunda Jin'i yanıma çekip koluna girmiştim. Beraber oturmak istiyordum.
"Tamam Tae, beraber oturacağız. Beni çekiştirmene gerek yok. Rezil oluyoruz." Jin'in sözü bittiğinde daha çok sardım kolunu.
"Sence umrumda mı?" Bana cevap vereceği sırada otobüse geçme sırası bize geldiğinden hızla adımlarımızı, oturacağımız koltuklara yönelttik.
"Jin Hyung, ben cam kenarında oturabilir miyim?" dediğimde bana garipçe bakmaya başladı. Arkamızdan geçen Jungkook ve Jimin benim söylediğim cümleyle alttan alttan kıkırdamaya başladı.
"İşine gelince sevgilim, işine gelmeyince Hyung! Hayır yani, karar ver de ona göre davranayım."
"Sevgilim, cam kenarında oturabilir miyim?" Henüz öğretmen otobüse binmemişti. Ama öğrencilerin çoğu otobüste yerini almıştı. Ben, kurduğum cümlenin yeni yeni farkına varırken, otobüsteki herkesin bize şaşkınca baktığını gördüm. Dediğimi itiraz edemezdim. Şakalaşıyoruz biz, diyemezdim. Ne olacaksa olsun...
"Ne var? Sevgilim o benim, ne demeliyim başka?" Öğrencilerin gözleri daha da büyürken, her an duyacağımız hakaretlere karşı başımı aşağıya doğru eğmiştim. Bana ne derlerse desinler sorun değildi ama Jin'in kaldıramayacağını biliyordum. Pişmanlık duygusu tüm bedenimi ele geçirmişti.
Ben tamamen olumsuz, hakaret içerikli hayaller ve olasılık düşünürken birden otobüste alkış sesleri duyuldu. Ben ne olduğuna bakmak için başımı kaldırdım. Öğrenciler yani sınıf arkadaşlarım saçma bir şekilde alkışlamaya başladılar. Neden alkışladıklarını anlamadan öğretmen otobüse binince, alkış sesleri duydu.
Öğretmenin gelmesiyle biz de yerimize oturduk, tabiki cam kenarına geçmiştim. Jin, cebinden kulaklığını çıkarıp telefonuna taktığında ben de kendi ceplerimi kontrol ettim. Kulaklığım yanımdaydı ama birazcık yalandan zarar gelmezdi.
"Jin, kulaklığımı yanıma almamışım. Benimle paylaşır mısın kulaklığını?" Ardından gözlerimi büyütüp bakabileceğim en sevimli halimle ona bakmaya başladım.
"Taehyung, çok acımasızsın. Şu ortamda, öğretmenlerin de bulunduğu şu ortamda seni öpemem. Bu bakışlarını yanlız kaldığımızda kullanmalısın." diyip kulaklığından birini bana uzattı. Ben de gülümseyerek kulaklığı aldım. Şarkıyı açtığında usulca başını omzuma yerleştirdi. Ama bunu ben yapmak istiyordum.
" Ama ben omzuna yaslayacaktım başımı. Ben senin omzunda uyuyacaktım. Hem benim omzum küçük, senin omzun geniş. Daha rahat ederim." Tamam, gereksiz nazlanıyordum ama omzuna yatmak istiyordum.
"Sevgilim, haksızlık yapıyorsun. Sen benim göğsüme yaslanıp güvende hissedebiliyorsun, kucağıma yatıp huzurla doluyorsun. İzin ver de bunu yapayım. Hem cam kenarını da sana bıraktım, hatta kulaklığımı bile paylaştım. Bu küçük fedakarlığı bana çok görme."
"Peki, peki. İzin veriyorum." diyip omzuma yatırdığı başının üzerine yasladım başımı. Böylesi daha rahattı aslında. Saçları yumuşacık ve çilek kokuyordu. Huzuru bulduran, çabucak uykuya daldıran türden bir koku. Dinlediğimiz müzikte sakin sakin bize eşlik ederken ikimizde uykuya daldık.
******
Öğretmenimizin tiz sesiyle uyandık, kamp alanına gelmiştik. Otobüsten beraber inip dışarıya çıktık. Yemyeşil, çok güzel bir yerdi. Jin'in saçları, kucağı, sesi kadar olmasa da huzur veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
formidable | taejin
Fanfic[Tamamlandı] Taehyung ve Seokjin ortaokuldan beri arkadaştı. Taehyung, en çok Jin Hyung'unu çizmeyi sevdiğini fark ettiğinde bir şeyi daha fark etti. Çocuk kalbine sığdırdığı aşkından bir gün uzaklaşmak zorunda kalacağını bilemezdi. -Burada benimle...