~Seokjin~
Kamptan döneli iki gün olmuştu. Normalde bir gece daha geçirmemiz gerekirdi ama okul idaresiyle ilgili bir sorun çıktığı için erken dönmek zorunda kalmıştık.
O gece, kamp gecesi yaşadıklarımız kelimelerle anlatılınabilir değildi. Sadece ikimizin arasında olan özel anlardan biriydi. İlk özel anlardan.
Öğle teneffüsüne girmiştik, beşimiz yemekhaneye gidip aynı masaya oturmuştuk. Namjoon da bazen bize katılıyordu, bu öğle teneffüsü de 'bazen'lerden biriydi.
Yine benim mükemmel esprimden sonra sadece Jimin' in kahkahasının duyulduğu dakikalardı. Jimin, benim esprilerimi anlayan tek kişiydi resmen. Taehyung bile nezaketen de olsa gülmüyordu.
O sırada yemekhanenin kapısında Yoongi ve Hoseok belirdi. Onlar son sınıf öğrencileriydi. Benimle aynı yaşta oldukları için 'hyung' demiyordum. Sonuçta bir yıl geç yazılmıştım okula.
"Selam gençler, oturabilir miyiz?" diyen Yoongi ve Hoseok'a masadaki boş sandalyeleri işaret ederek onay verdim. Onlarla iki yıldır arkadaştık. Ama onların son sınıf olmaları, aynı sınıfta olmamamız, e haliyle biraz da 'havalı' olmaları bizi birbirimizden biraz ayırmıştı.
" Sonunda sevgili olmuşsunuz. Ama darıldık yani, neden bize söylemiyorsunuz da başkalarından duyuyoruz?" dedi Hoseok bana ve Taehyung'a bakarak.
"Sonunda derken? Şaşırmadınız mı?" Sorduğum soruyla ikisi de gülerek kafalarını sağa sola salladı. "Tabi ki şaşırmadık. O mor kolyelerinizn varlığından beri sizi shipliyorduk." diyen Yoongi'yle gözlerim şaşkınlıktan daha da büyüdü. Onların anlamasına da, Yoongi'nin böyle bir cümle kurmasına da şaşırmıştım.
"Biz de sevgili olduk Hyung." dedi Jungkook boğazını yalandan temizlemek için öksürerek.
"Siz de mi sevgilisiniz!?" Hoseokoldukça şaşırmıştı ama Yoongi hala düz ifadeyle bakıyordu.
"Sonunda siz de sevgili olmuşsunuz. Hoseok'un böyle şaşırmasına bakmayın. Ben sizi shipliyordum ama Hoseok ihtimal bile vermiyordu. Bunun üzerine iddiaya bile girmiştik." Sandalyesini sağa çevirip Hoseok'a baktı. "Değil mi sevgilim? Kaybeden, herkesin içinde kazanana aşkını haykıracaktı." dedi Yoongi çarpık bir gülümsemeyle.
Hoseok yavaş yavaş sandalyesini arkaya iterek masadan kalktı. Yoongi'nin tam karşısında durdu. Önünde bir dizinin üzerinde duracak şekilde eğildi. Kantinde bulunan herkes bize doğru bakıyordu, bundan kesinlikle emindim.
"Seni seviyorum Min Yoongi!" Bir anda duyulan bağırma sesiyle herkes rahatsız olacak ki kulaklarını kapamaya başlamıştı. Sadece bir kişi hariç, Taehyung. Onlara o kadar güzel ve mutlu bakıyordu ki kıskanmıştım.
Bakışlarımın üzerinde olduğunu hissedince bana bakmaya başladı. Bakışlarımız kesiştiğinde yüzündeki gülümseme büyüdü, bununla tezat olarak gözleri daha da küçüldü. Onunla birlikte ben de gülümsemiştim.
"Ben de seni seviyorum Min Hoseok!" Çığlık tarzında duyduğumuz sesle yerimizden sıçramıştık resmen. Masadakilere göz gezdirdiğimde birbirine sımsıkı sarılmış Hoseok ve Yoongi, onların mutlu anlarını sevgilisine sokularak izleyen Jimin ve Jungkook, iki parmağıyla burnunun başlangıç yerine sıkıp kafasını eğerek sağa sola sallayan Namjoon ve birbirine aşkla bakan biz.
Son zamanlarda çok değişmiştik, şikayetçi değilim ama. Eskiden ara sokaklarda oyunlar oynayan dört küçük çocuktuk. Zaman geçtikçe hem biz büyümüştük hem de grubumuz. Yoongi ve Hoseok'la pek fazla takılmasak da onlarla da iyi arkadaştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
formidable | taejin
Fanfiction[Tamamlandı] Taehyung ve Seokjin ortaokuldan beri arkadaştı. Taehyung, en çok Jin Hyung'unu çizmeyi sevdiğini fark ettiğinde bir şeyi daha fark etti. Çocuk kalbine sığdırdığı aşkından bir gün uzaklaşmak zorunda kalacağını bilemezdi. -Burada benimle...