Bölüm 24

655 82 32
                                    

|Kızgın Ve Kırgın|

İnsanlar tuhaftı, en azından bana göre öyleydi. Şimdiye kadar kaç kişi tutmuştu ki sözünü? Kaç kişi ne olursa olsun unutmamıştı ettiği yeminleri? Evet, insan acizdi, deri ve kemikten ibaret bir aciz. Verdiği sözleri unutan, hatırlamayan, yerine getirmeyen bir aciz.

Bu acizlik öyle bir boyut almıştı ki, insan sevdiğini bile arkasına bakmadan terk edebiliyordu, düşünmeden. Belki de bu acizlik değil de, bencillikti. Düşüncesizlikti, ilgisizlikti. İnsan tamamen bencildi, ben merkezliydi. Sadece kendini düşünen bir acizdi, en azından bana göre.

Nasıl geçtiğini anlayamadığım beş ay, belki de tam olarak yüz elli sekiz gün. Onunla aynı ortamda ayrı kaldığımda en azından yüzünü görebilme ihtimalim varken, bu yüz elli sekiz gün içerisinde öyle bir şansım olmadı. O zamanlar çok ağlamıştım, tamam çok ağlamamıştım ama fazlasıyla üzülmüştüm. Yakın ama uzaktık.

Şimdi her şekilde uzaktık. O beni düşünüyor mu bilemem ama, ben onu unutamıyordum. Yılların yakışıklısı olan ben, tüm kızları peşimden sürükleyen ben, yani Kim Mükemmel Seokjin, duygularıyla oynayan çocukluk arkadaşını hala unutmamıştı.

Zordu, hiçbir zaman kolay olmadı. Son yüz elli sekiz gün içerisinde yıpranmıştım fazlasıyla. Neredeyse depresyona girecektim. Ama son anda, böyle bir şey yapmanın Kim Gerizekalı Mal Ama Yakışıklı Taehyung'a değmeyeceğini fark ettim. O duygusuz bir pislikti, birazcık ama sadece birazcık tatlı olan bir pislik.

Busan'a gittiğinden beri haber alamamıştım, yani onun ağzından. Canım arkadaşım Jimin ve onun erkek arkadaşı olan diğer canım arkadaşım Jungkook, ben sormadan tüm konuşmaları özetliyorlardı.

Bir keresinde onlara, dediklerinin beni ilgilendirmediğini, onun hakkında herhangi bir şey duymak istemediğimi söyledim. Bu konuşma yaklaşık bir hafta öncesinde gerçekleşti. Yani bir haftadır ondan hiçbir şekilde haber alamıyorum. Peki dediklerimden pişman mıyım, hayır.

Kandırılmak kötü bir şeydi, hem de çok. Hem de en yakınınız tarafından kandırılmak çok daha kötü bir şeydi. Resmen kandıran kişinin oyuncak ihtiyacını gidermiş oluyordunuz. Bunu kabul etmem daha da kötü oldu.

En acı verici olan ise güvenmemeyi sevdiklerinizden öğrenmiş olmaktı. Kötü hissettiriyordu.

******

"Hyung, biz bahçeye çıkıyoruz. Gelmek ister misin?"

Son zamanlarda Jimin ve Jungkook ile daha fazla takılmaya başlamıştım. Rahatsız olduklarını hissedebiliyordum, sonuçta beni hayattan soğutmamak için sürekli yanlarında gezdiriyorlardı. Yani benim yüzümden ilişkilerini yaşayamıyorlardı. Ben bile rahatsız hissediyordum artık onların yanında.

"Hayır Jungkook, kütüphaneye geçeceğim birazdan. Siz takılın."  Bekledi bir süre, kütüphaneye gitmemin bana yarar sağlayıp sağlamayacağını düşünüyordu sanırım.

"Peki öyleyse, bir sorun olduğunda beni ya da Jimin'i arayabilirsin."

"Tamam annee!" O sınıftan çıkarken seslendim arkasından. Sınıftan fazla uzaklaşmamış olmalı ki gülme sesini az da olsa duyabilmiştim.

Tamamen gittiğini kanaat getirdiğimde söylediğim yalanı gerçekleştirme istediği uyandı bedenimde. Kitap okumalıydım bence. En azından kafa yoracak, düşünecek, ilgimi çekecek bir şey olurdu böylelikle. Onun gidişini henüz kaldıramamıştım.

formidable | taejin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin