Bölüm 7

1.6K 157 20
                                    

Taehyung ~

Gerçekten yapamıyordum, sahip çıkamıyordum kendime, duygularıma, hislerime. Sevgimi bile doğru düzgün gizleyemiyordum.

Onun suçuydu ama her şey. Beni kendine bağlamıştı ve şimdi sorumluluğunu ben üstleniyordum. Bazen korkuyordum depresyona girmekten. Sonuçta karşılıksız aşk yaşıyordum ve karşılık almam normal şartların oldukça aşağısında gibiydi.

Ben onu seviyordum, evet. Buraya kadar her şey net. Peki, Jin Hyung beni seviyor muydu? Daha çocuğun cinsel yönelimini bile bilmiyordum.

Kafam her karıştığında kendimi soyutlamak için yine çizmeye başlamıştım. Seviyordum çizmeyi, iyi hissettiriyordu. Ama son zamanlar hep onu çizerken buluyordum kendimi bir anda. Bu durumuma son vermeliydim.

Çizimime başlamıştım. Ortaya ne çıkacak bilmiyordum. Hatta hep karakalem çalışan ben, şu an gökkuşağı çizmek istiyordum. Gökkuşağı benim için çok özeldi. Bana göre "biz" i buluşturan tek şey gökkuşağıydı. Orada hem mavi hem kırmızı vardı. En iç kısmında "biz" vardık, mor olan. Ben en dışıydım gökkuşağının, onu ve bizi koruyordum. O ise "biz" e sığınıyordu. Mordan bir önceki renk.

Ya da sadece ben öyle düşünüyordum...

°°°°°

Bize küçük diyorlar ya yetişkinler. Aslında yaş sadece rakamlardan ibarettir. İnsanın küçüklüğü ve büyüklüğü yaşadıklarına ve bu yaşadıklarına karşı olan tutumudur. Bende ise küçük olan yalnızca yaştı. Küçük yaşımla bünyemin kaldırmasına şaşırdığım şeyler yaşıyordum. Hiçbir zaman pişman olmadım ve olmayacağım da. Ama şaşırıyordum bana. Hiçbir zaman kaybetmek istemeyeceğim bir duygu yaşıyordum. Ama karşılık alamamak içten içe acı veriyordu.

Bunca zaman, yanımda saydığım arkadaşımı seviyordum ve bu bazen acı veriyordu. Onun arkadaşça olan sevgisine ihanet etmiştim ya da öyle hissediyordum. Şimdi karşısına hangi yüzle çıkıp  "Seni seviyorum."  diyebilirim ki?

Bu yüzden bir süre daha susacağım. Bir süre daha aşık olduğum çocukluk arkadaşımla zaman geçireceğim. Bir süre daha onunla oyunlarda aynı gruplarda olmaya çalışacağım, masada yanında oturacağım, hep yakınında olacağım.

Bir süre daha her şeyden daha çok değer verdiğim kolyemin mor rengini izleyeceğim, kırmızı renkli halini hiçbir zaman görmek istemezcesine. Kolyemin kırmızı olması demek ayrı olmamız demektir. Kalbimin içine sokmak istediğim kolyemin sadece mor olmasını istiyordum...

Canım arkadaşım Jimin anlamıştı beni. Belki de aynı şeyleri o da yaşıyor diye anladı. Ama onun kolyesi bile yoktu, belki de o daha çok acı çekiyordu.

******

"Daldın gittin yine. Merak etme söylemem kimseye, tabi sen söylemediğin müddetçe."

Sonlara doğru sinsice gülme sesi çıkmıştı Jimin 'den. Jungkook' tan hoşlandığını öğrendiğim ilk zamanlarda kafamda nasıl kölelikler yaptırsam diye hayaller kurmuştum. Ama şimdi elimde hiçbir koz yoktu. Elveda hamakta uyuyan bana limonata getiren Jimin...

"Neden böyle oluyor Jimin? Biz çok mu kötü kişileriz? Hep karşılıksız mı olacağız? Hep üzülecek miyiz? Onu ne kadar seversem seveyim 'imkansız'lık  hep bizden önde oluyor. Sevgim tükenmiyor belki ama umutlarıma mezar kazsam fena olmayacak sanırım."

Konuşurken gözlerim dolmuştu çoktan. Eğer Jimin olmasaydı yanımda boğazım yırtılana kadar ağlayabilirdim ve bu zor olmazdı. Ruhum taşıyordu bu ağırlığı ama bedenim çok zorlanıyordu. 15 yaşındaydım, daha annem ve babam yönelimimi bile bilmiyordu. Sözlerimi bitirdiğimde her an ağlayacak yüzüme yapabildiğim kadar bir gülümse kondurmaya çalıştım. Yüzümü Jimin'e döner dönmez bana sarılması bir oldu.

formidable | taejin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin