~Taehyung
"Yoo hayır! Benim yatağımda neden yattınız? Umarım düşündüğüm şeyleri benim yatağımda yapmamışsınızdır. Yaaa! Kime diyorum?"
Sabahın ilk saatlerinde kulağıma dolan Yoongi Hyung'un bağırışlarıyla gözümü açmıştım. Yanı başımızda dikilmiş, öfkenin diplerini yaşayan gözlerini bize dikmişti. Yeni uyandığımdan gözlerimi ovuştururken Jin de uyanıyor olduğuna dair hareketlerde bulunuyordu.
"Senin boynuna n'oldu öyle! Ya hayır ama yaa! Benim yatağımda olmaz! Daha Hoseok'la ben bile yapmamışken, siz benim yatağımda yapmış olamazsınız! Kalkın artık!"
Sabah sabah Yoongi Hyung'un yüksek çıkan sesiyle uyanmak güzel bir deneyim değildi.
"Ne oluyor? Neden bağırıyorsun Yoongi sabah sabah?" Jin'in uykusundan yeni uyandığı için çıkan pürüslü sesiyle konuşması, ona bakmamı sağlamıştı.
"Bir de ne oldu diye soruyor musun? Ne bu haliniz? Ya her şeyi geçtim, tamam. Ya sen bu veletten bir yaş büyüksün, bir yaş! Nasıl altta olabilirsin sen yaa?" Yoongi Hyung'un söylediklerine kahkalarımla eşlik ederken duyduklarını daha yeni kavrayan sevgilim dehşet içeren bakışlarını ikimizin arasında gezdirdi.
" Ne!? Taehyung bunu bana nasıl yaparsın? Ben niye hatırlamıyorum." biraz yattığı yerde kıpırdandı. "Benim bi'yerim acımıyor, ben altta değilmişim." Söyledikleriyle daha yeni dindirdiğim kahkalarımı tekrar gün yüzüne çıkardım.
"Merak etme sevgilim, canını yakacağım bir olay yaşamadık. Sadece dün gece, öpüşmenin azıcık ilerisini yaşadık o kadar. Yoongi Hyung yanlış anladı. Hem hatırlamıyorsun belki ama dün gece 'ikimizin de hatırlaması gerekli' demiştim sana." Sözlerim bittiğinde dehşetle açtığı gözlerini normal haline getirdi ve derin bir soluk verdi.
" Oh, yani herhangi ileri boyut bir şey yaşanmadı? " benden onay aldığında devam etti "Hoseok kahvaltıyı hazırlamıştır. Hadi kıyafetlerinizi giyinip gelin."
******
"İyi ki ileri boyutta bir şey olmadı. O zaman nasıl kapatırdım bu morlukları?" Zar zor hazırlanıp okula giderken, kimsenin olmadığı sokağa girdiğimizde sormuştu bu soruyu Seokjin.
" Eminim ki o işi yaptıktan sonra morluklarını düşünemeyecek kadar acıyan bölgelerin olacak." Ben konuşmamın ardından sinsice gülüşlerimi yankı yapan sokağa sunarken, Seokjin beni hafiften omuzlarımdan itmişti. Aniden yaptığı için için azıcık sarsılmıştım.
" Çok beklersin o günleri. Hyung'unum ben senin. Her zaman üstte ben olurum nokta" dedi ve adımlarını hızlandırarak önden yürümeye başladı. Ben de adımlarını hızlandırıp ona yetişmeye çalıştım.
"O da olur sevgilim. Ha sen ha ben... Her şekilde de tensel temas oluyor. Ama o kadar da heveslenme derim sana bebeğim."
Arkasını dönüp kısık gözlerle bana bakmaya başladı. "Ya sen ne biçim konuşuyorsun sokağın ortasında? Böyle şeyler böyle yerlerde konuşulmaz." diyip tekrar önüne döndü ve eski hızıyla ilerlemeye başladı.
"Haklısın, gece başbaşayken daha rahat konuşuruz böyle şeyleri." Son iki kelimeyi bastırarak söylediğimde adımlarını bana yöneltti. Daha ne olduğunu anlayamadan kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı.
"Okula varana kadar açma sakın o ağzını."
"Okula vardığımızda açabilirim değil mi aşkım?" gülümseyerek sorduğumda oflayarak ilerleyemeye devam etti. Seviyordum onu sinirlendirmeyi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
formidable | taejin
Fiksi Penggemar[Tamamlandı] Taehyung ve Seokjin ortaokuldan beri arkadaştı. Taehyung, en çok Jin Hyung'unu çizmeyi sevdiğini fark ettiğinde bir şeyi daha fark etti. Çocuk kalbine sığdırdığı aşkından bir gün uzaklaşmak zorunda kalacağını bilemezdi. -Burada benimle...