𝐂 𝐇 𝐀 𝐏 𝐓 𝐄 𝐑 𝐓 𝐖 𝐎
謝謝你 — 𝐌𝐄𝐑𝐂𝐈 𝐌𝐀𝐔𝐕𝐀𝐈𝐒"Cüce kadar kızın beni tehdit ettiğine inanamıyorum."
Jungkook ile bozuk sokak lambalarının aydınlattığı ıssız sokaklarda gezerken, mırıldandığını duymam ile gözlerimi kısıp bakışlarımı ona göndermiştim. "Ben cüce değilim, sen fazla uzunsun."
O, gözlerini devirip bana cevap vermeden yürümeye devam etmişti. Boş sokaklarda gezerken, jaemin dışında aklımda olan şey ; neden jungkook'a güveniyor oluşumdu. Birkaç dakika önce bana jaemin'i bulmam için yardım etmeyeceğini söylemesiyle onu tehdit etmiştim. Ardından sanırım kendini ve arkadaşlarını tehlikeye atmamak adına birilerini aradı ve yardım istedi. Şimdi ise onunla birlikte kardeşimi arıyordum. Cidden, ona güvenmem doğru muydu ki ? Onunla aynı ortamda büyümüştüm, ailelerimiz yakın arkadaştı ve şimdiye kadar yüzündeki yaralar dışında kavga ettiğini falan da görmemiştim. Ya da hatırlamıyordum.
Gözlerimi onun üzerinde gezdirirken, aniden bana dönmesiyle korkudan yerimde zıplamış ve gözlerimi kocaman açmıştım. Bana tuhaf bakışlarını attıktan sonra çenesiyle karşısını işaret etmiş ve bakmamı sağlamıştı.
Biraz önümde 6 kişi duruyordu. 4 erkek ve 2 kız. En önemlisi, aralarından birinin taehyung olmasıyla şok olmuştum.
"Taehyung?!"
"Selam jen." Sanki hiçbir şey yokmuş gibi benimle rahatça konuşması ve masum, şirin, kare gülümsemesiyle bana bakması ağzımı açık bırakmıştı.
Ben şaşkın bakışlarımı hala taehyung'un üzerinde gezdirirken, jungkook hemen lafa dalmış ve onlarla jaemin hakkında konuşmaya başlamıştı. Jungkook onlara iyice anlatıp, benden jaeminin fotoğrafını istemesiyle ona ikimizin fotoğrafını göstermiştim. Jungkook, telefonumu karşımızdaki mükemmel duran 6 kişiye uzatıp bakmalarını sağladıktan sonra onları farklı yollara dağıtmıştı ve tekrar yalnız kalmıştık.
Telefonumu bana geri vermesini beklerken, o fotoğrafa bakıyor ve ardından beklediğimi fark etmesiyle telefonumu bana uzatmıştı. Ben telefonu elinden alırken, o arkamızdaki banka doğru yürümüş, kısık ama duyabileceğim bir ses tonunda konuşmuştu. "Fotoğraf güzelmiş."
Ona yaklaşıp yanına oturduktan sonra bağdaş kurmuş ve dudaklarımı aralamıştım. "Teşekkür ederim," Aklıma gelen soruyla başımı ona çevirmiştim. "Aramaya devam etmeyecek miyiz ?"
"Hayır. Bizimkiler birazdan bulur onu zaten, merak etme." Karşıdaki boş duvara bakarken, oldukça soğuk ama sakin ses tonuyla bana cevap vermişti.
İki dakika geçmesine rağmen canım sıkılmıştı ve jungkook hiç konuşmuyordu. Ona biraz yaklaşıp bana tekrar tuhaf bakmasını sağlarken, merakla ona bir soru yöneltmiştim. "Taehyung da bir serpent mi ?"
"Sana ne." Hiç şaşırmadım.
Onunla konuşurken, bana doğru düzgün bakmaması, umursamaz tavırları ve kısa konuşmaları sinir bozucuydu.
Tam ağzımı açmış, bir şey diyecekken jungkook'un telefonunun çalması ile bacaklarımı indirip banktan aşağı sallandırmıştım. Jungkook, telefonunu açınca kulağımı ona yaklaştırmış ve dinlemeye çalışmıştım ama onun beni itmesiyle bu pek mümkün değildi.
Telefonu kapattıktan sonra banktan kalkmış ve yürümeye başlamıştı. "Jaemin'i bulmuşlar. Kalk, gidiyoruz." Beni beklemeden yürümesiyle kaşlarımı çatmış ve banktan kalkıp ona yetişmek için koşmuştum.
"Şapşal, biraz beklesene."
Yine beni takmadan yürümeye devam etmiş, ellerini ceplerine sokarken, ben gözlerimi onun üzerinde gezdirmeye başlamıştım. Aslında oldukça yakışıklıydı. Jungkook cidden çekiciydi.
Aramızda gergin bir hava vardı, ikimizin de sesi çıkmazken ileriden gelen seslerle başımı öne çevirmiştim. Kardeşim ve yanlarındaki sıkça gördüğüm iki çocuk. Gittikçe birbirimize yaklaşırken, jaemin'in beni fark etmesiyle yutkunması bir olmuştu. Tamamen bize yaklaştıklarında, ne kadar kızgın olsamda daha çok korktuğum için jaemin'e sarılmıştım.
"Bir daha bunu sakın yapma, lütfen." Jaemin de ellerini belime sarmış, özür diledikten sonra ondan ayrılmış ve sertçe anlına vurmuştum.
"Gerizekalı! Senin için ne kadar endişelendim haberin var mı?!"
Jaemin, yine beni kandırmaya çalışıp masum bakışlarını yere indirip, dudağını büzmüş ve ellerini arkasında birleştirip hafif sallanırken bebek sesi çıkartmaya başlamıştı. "Üzgünüm dedim."
Ne kadar rol yaptığını bilsem de, kahretsin bu işe yarıyordu. Gözlerimi devirdikten sonra onu kolundan tutmuş, arkama çektikten sonra karşımda bana bakan üç çocuğa dönmüştüm.
"Şey, ben teşekkür ederim.." jungkook yine sessiz kalırken, yanındaki iki arkadaşı aynı anda "Rica ederim." Demişti. Onlara gülümsedikten sonra jaemin'e dönmüş ve beraber eve doğru yürümeye başlarken, o arkasını hafifçe dönmüş ve elini sallamıştı.
"Görüşürüz jaehyun hyung, yuta hyung ve jungkook hyung."
Tekrar önüne dönünce, ona daha çok yaklaşıp koluna girmiştim ve çatık kaşlarımla ona bakmıştım. "Onların isimlerini nereden biliyorsun?!"
"Sen cahil falan mısın, noona. 1. Onlarla aynı ortamda büyüdün. 2. Büyümesende onları herkes tanır."
"Bana cahil falan deme, zaten sana kızgınım babyface bak beş parmak gelir!"
Oflayıp dudağını büzdükten sonra tekrar bebeksi sesiyle konuşmaya başlamıştı. "Tamam ya, hemen de parlıyorsun."
"Kes şunu!"
sa gençlik
hangi saatlerde müsait oluyorsunuz ? yazın da o saatlerde bölümleri atayım :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
apricity 愛 jenkook
Short StoryOnunla tanıştığımda ateşle oynadığımı biliyordum ama yandığım için onu suçlayamazdım. © clairdelvne | 2020. → story. ─ jeon jungkook x kim jennie.