FIVE.

1.2K 120 60
                                    

𝐂 𝐇 𝐀 𝐏 𝐓 𝐄 𝐑   𝐅 𝐈 𝐕 𝐄醫院 — 𝐇𝐎𝐏𝐈𝐓𝐀𝐋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

𝐂 𝐇 𝐀 𝐏 𝐓 𝐄 𝐑   𝐅 𝐈 𝐕 𝐄
醫院 — 𝐇𝐎𝐏𝐈𝐓𝐀𝐋

"Bye bye yeojin."

Kolunu kıran ve şu an hastane de olan kuzenimin kaldığı odadan çıktım. Sabah kalktığımda jaemin kahvaltıda yeojin'in kolunun kırıldığını söylemişti. Bende işim olmadığı için kahvaltıdan sonra buraya geldim.

Hastanelerden nefret ederdim. Daha küçüklükten beri bana korkunç geliyorlar. Doktorlardan da nefret ediyorum. Hemşirelerden de. Iğnelerden daha da çok nefret ediyorum. Bana göre hepsi korkunç.

Hastane'den çıkmadan önce kafeterya'nın olduğu katta gördüğüm kahve makinesine doğru yürüdüm. Kahverengi olan makinenin önünde durdum ve cüzdanımdan bozuk para çıkartıp içine attım. Istediğim kahve türünün düğmesine bastım ve hazır olmasını bekledim.

Bekledim ama olmadı.

Çatık kaşlarımla eğildim ve kahve makinesini incelemeye başladım. Bozuk muydu acaba ?

"Yanlış yaptın."

Tanıdık bir ses geldiğinde yerimde dikleştim ve yanımda duran bedene baktım.

Jeon Jungkook.

Siyah jeani, aynı renk spor ayakkabıları, beyaz tişörtü ve siyah şapkası ile sadeydi. Ama yinede çok çekiciydi ! Ellerini ceplerine sokmuş, yorgun bakışlar ile öylece bana bakıyordu. O gerçekten yorgun görünüyordu. Uzun bir süre uyumamış gibi sanki. Ellerinde yara izleri ve bantları vardı.

"Makine bozuk. Bazen elinle vurman ya da tekme atman gerekiyor."

Önüme geçip kahve makinesine tekme attı. Evet, şimdi oluyordu. Makinenin önünden çekildi ve arkama geçti. Kahve hazır olduğunda elime aldım ve jungkook'a döndüm.

"Teşekkür ederim."

Bir şey demedi sadece başını hafifçe salladı ve dudaklarını birbirine bastırdı. Ben kahve makinesinden birkaç adım uzaklaştım ve jungkook'un kahvesini almasını bekledim. Onunda kahvesi hazır olduğunda birlikte yürümeye başladık.

"Burada ne yapıyorsun ?"

Kahvesini elinde tutarken bana yönelttiği soruyla kahve bardağını dudaklarımdan ayırdım. "Kuzenim kolunu kırmış. Onu ziyarete geldim, ya sen ?"

"Bir arkadaşım kanser. Bende onu ziyarete geldim."

Dediği şeyle resmen tüylerim diken diken olmuştu. Hemen içimde bir his oluşmuştu. Sanki nefes almamı zorluyormuş gibiydi. Acıma hissiydi bu sanırım.

"Çok üzüldüm. Umarım yakın zamanda iyileşir."

Biz yürümeye devam ederken jungkook dediğim şeyden sonra başını yere eğdi. "Bunun olacağını sanmıyorum." Sesi o kadar kırılgan çıkmıştı ki içimde bir şeyler kopmuştu sanki. Ona şu an cidden sımsıkı sarılmak istiyordum ama bunu yapamazdım. Ondan fazla çekiniyordum.

Yarışın üzerinden birkaç gün geçmişti. Yarış günü jungkook böyle değildi. Bilmiyorum, belki de dışarıdan mutlu görünüyordu ama içinde acı çekiyordu. Ama bugün cidden farklıydı. Onu yıllardır tanıyordum ama ilk defa böyle gördüm, böyle yorgun ve üzgün. Arkadaşını gerçekten çok seviyor olmalıydı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
apricity 愛 jenkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin